Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: NathanielH
    Bugün: 0
    Dün: 35
    Toplam: 90364

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 2035
    Üye: 0
    Toplam: 2035

    FrpWorld.Com :: View topic - Çapulcular Çetesi
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Çapulcular Çetesi View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Alenthas
    Forum Yöneticisi





    Joined: Oct 04, 2007
    Posts: 2670
    Location: Innsmouth

    PostPosted: Sat Dec 05, 2009 6:55 am Reply with quoteBack to top

    Herkes akşam 8'de barda olacaktı. Jacques milleti toplayacağından dolayı ve yapacak işi olmadığından saat 6'da bardaydı. Her zaman yaptığı gibi bardaki taburelere oturmak yerine bu sefer normal bir müşteri gibi masalardan birine geçmişti. Garson kız gelip ne içeceğini sorduğunda, Jacques ağzını açmadan önce kızın suratına baktı. Çünkü kelimeler ağzından döküldüğü zaman yüzündeki şaşkınlık ifadesini görmek istiyordu.
    Yapma sarışın kız biraz sokak fahişelerine benziyordu. Makyajını eksik etmemiş ama yorgunluktan veya hüzünden dolayı gözlerinin altı simsiyahtı. Yanakları ise içeri çökmüş gibiydi.
    "Sadece su." dedi. Kızın yüzü, Jacques'ın umduğu gibi şaşkınlıkla çarpılmamıştı. Umursamıyordu demek. Eh, kim onu suçlayabilirdi ki?
    Back to top View user's profileSend private message
    WeS_DeX
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jan 03, 2007
    Posts: 736
    Location: Grand Line

    PostPosted: Sat Dec 05, 2009 10:34 am Reply with quoteBack to top

    Franky etrafındaki topluluga baktı. Bir kaç saattir neredeyse her gün oldugu gibi icip muhabbet ediyorlardı. Elini hic istifini bozmadan cebine soktu ve metelikleri dısarıya cıkarmadan cebinden saydı. "Peehh bugün de kazancının neredeyse hepsini yemişşin Franky!" diye söylendi kendisine. Hava kapalıydı fakat yagmur yagacak gibi durmuyordu. Saatin kac oldugunu merak ediyordu, aksam JB ile bulusacaktı. Bahsettigi gibi kolay ve getirisi bol bir iş ise JB'ye yardım edecekti."Hmm... Gemi kullanmaktan bahsetti. Taşımacılık gibi basit bir iş olsa gerek" düsüncelerinden sıyrılarak saatine baktı ve sırıtarak Gaston'a döndü "Hey Gass benim gitmem gerek. Belki bir süre etrafta olmayabilirim ama döndügümde sana koca bir şişe viski getirecegim. Tabi eger simdi beni gitmem gereken yere atarsan..." dedi ve parmagının ucuyla eski motoru gösterdi. Gaston bir kac anlamsız kelime mırıldandı ve "Viski karsılıgında..." dedi.Bir kac dakika sonra motora atlayarak yola cıktılar.
    Yaklasık 10 dakika sonra Franky motordan inmiş ve iki sokak ötedeki barın yolun tutmustu. İste buradasın Yaki. Barın kapısını acıp yavasca ilerledi gözleri etrafı taradı ve sonunda aradıgı adamı görünce, o tarafa dogru yöneldi."Hahaaa hey JB bakıyorumda benden baska gelen olmamıs." dedi koca bir gülümsemeyle ve JB'nin tam karşısına oturdu. Eliyle garsonun dikkatini cekti ve bir ufak viski söyledi."Cok fazla soru sorup kafanı kurcalamayacagım JB fakat beni aldatmadan, yapacagımız isin tam olarak ne oldugu söylemeni istiyorum. Hatta bu işte sadece ikimiz arasında sır kalacak noktalar varsa cagırdıgın diger insanlar gelmeden söylemen en mantıklısı olur Askerlik Arkadasım". dedi ve sırıttı. Jacques'e güvenirdi Franky.
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mail
    Alenthas
    Forum Yöneticisi





    Joined: Oct 04, 2007
    Posts: 2670
    Location: Innsmouth

    PostPosted: Sat Dec 05, 2009 10:50 am Reply with quoteBack to top

    "Ortada gizli saklı bir şey yok açıkcası. Yani, en azından sizden saklayacağım bir şey yok. Ama başkalarına anlatmaman daha iyi olur. Bir kaç gün önce Pliar'dan dünyaya gelen bir kargo gemisi ortadan kayboldu. Kargoda baya değerli bir madde varmış duyduğum kadarıyla. Tek yapmamız gereken kargo gemisini bulmak ve içindekileri ... ödünç almak. Tek sorunumuz kullanacak gemiyi nereden bulacağız, işte işler burada biraz karışıyor. Aslında aklımda bir plan var ama... Eh neyse, diğerlerini bekleyelim istersen. Aynı hikayeyi tekrar tekrar anlatmak istemiyorum."
    Back to top View user's profileSend private message
    Aegron Linwelin
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jul 18, 2007
    Posts: 2614
    Location: Bursa

    PostPosted: Sat Dec 05, 2009 6:39 pm Reply with quoteBack to top

    Akşam olmuştu bile. Yaki'nin çoktan gitmiş olacagını düşünerek o da yola çıktı. Söylediği sözler hala aklının bir köşesinde sürekli yankılanıyordu.''Kolay bir iş ve krallar gibi yaşamak'' Ne kadar zor yada tehlikeli olabilirdi ki diye düşündü kendi kendine. Çstelik kaybedecek birşeyide yoktu. Sefil hayatı dışında. Düşünceler içinde yürürken önünde görmediği bir sus birikintisine ayagı direk daldı. Lanet olsun sırasımı şimdi Ayağı tamamen sırılsıklam olmuştu. Havanın gitgide kararması acele etmesinin gerektiğini sürekli ona hatırlatıyordu adeta. Sonunda gelmişti. Barın kapısından içeri girdiğin de azda olsa üşüdüğünü farketti. İlerde Yaki'yi farketmişti ve onlara doğru ufak bir el hareketi yaparak yanlarına yürüdü. Bir sandalyeyi çekerek o da masaya oturdu. Sabırsız oldugu her halinden belliydi. Eee Yaki...??

    _________________
    Thanks Mario but The princess is in another castle!!
    Mr.Green Razz
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's websiteMSN Messenger
    Possessed
    Site Ã?izeri





    Joined: Mar 13, 2006
    Posts: 958
    Location: Tanrilarin Unuttugu Yerden...

    PostPosted: Sun Dec 06, 2009 12:52 am Reply with quoteBack to top

    Saatine baktı genç adam. Seiko marka eski ama hala tıkır tıkır çalışan bir saatti bu baktığı. Saat dedesinden kaymaydı, gene de yıllara meydan okumuştu. Saati kullanan adamın da Japon mallarına güveni tamdı.

    "8'e 17 mi var?! Lanet kere lanet, geç kalmak istemiyorum!!" dedi kendi kendine. O sırada dolmuşta yanında duranlar şöyle bir baktı genç adama. Beklemekten ve bekletilmekten nefret ederdi. şu anda ikisini de yapıyordu; trafikte bekliyordu ve arkadaşını barda bekletiyordu. şans işte, trafik de bir sıkışmış ki açılmıyordu. 10 dakikadır aynı kavşaktalardı. Genç adam dolmuşun penceresinden dışarı baktı.

    "Aslında buraları biliyorum, çok kalmamış; inip yürüsem mi?" dedi gene kendi kendine. Paltosunun önünü ilikledi ve indi araçtan. Hızlı adımlarla arkadaşıyla sözleştiği bara vardı. Çok iddiası olmayan bir mekandı burası. Genç adam da barın o özelliğini seviyordu, sık sık buraya uğramasının nedeni oydu. Saatine baktı, 8'i 12 geçiyordu.

    "Peh, geç kaldık!" dedi ve kapıdan içeri daldı. şapkasını çıkardı, kalabalıkta göz gezdirdi. Onu çağıran arkadaşı JB her zamanki gibi bar taburelerine geçmemiş, bu sefer bir masada oturuyordu. Yanında da iki kişi vardı, tanımadığı iki kişi.

    "Hayda, başka insanlar mı var işin içinde?" dedi, elbet bir gün onlarla tanışacağını biliyordu; ama bugün hiç yeni insanlarla tanışacak havası yoktu. Masaya ağır adımlarla yaklaşmaya başladı. O sırada etrafı kesiyordu, tanıdık birine rastlayacağından değil, sadece çevredeki insanları inceliyordu. Masaya iyice yaklaşınca kalabalığın arasından arkadaşına el kol salladı. Ardından bir sandalye çekerek masaya geçti ve herkese bir selam verdi.

    _________________
    I am Lord Amean, The King of North, Leader of Zederus..
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's websiteMSN Messenger
    WeS_DeX
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jan 03, 2007
    Posts: 736
    Location: Grand Line

    PostPosted: Sun Dec 06, 2009 6:19 am Reply with quoteBack to top

    Jacques ile yaklasık 10 - 15 dakikadır muhabbet ettiklerini tahmin ediyordu Franky. Söyledigi viski henüz bitmisti. "Jacques bana söyledigin işten bir arkadasıma bahsettigimi sana söylemeyi unuttum." dedi ve biraz cekingen bir sekilde karsısındaki adama baktı. Jacques sert görünümlüydü, en azından kendisine bakınca oldukca sert."Hey hey dur! henüz bir sey söylemeden ekleyeyim, uzun yıllardır tanıdıgım bir arkadasım. Eh böyle önemli bir isten bahsettin ve bende söyleyebilecegim, güvenebilecegim ve yardımı dokunabilecek tanıdıgım tek insana anlattım durumu. Bana güven bu konuda. Hem ne kadar işe yarar bir takım olursak o kadar iyi diye düsündüm " dedi ve sırıtarak barın kapısına dogru kafasını kaldırdı. Bir kac saniye sonra kapıdan iceri giren gümüş rengi sacları olan adamı görünce sırıtması bütün suratına yayıldı ve Aegron'un kendilerine yaptıgı el isaretine karsılık verdi. "Hmm işte bahsettigim insanda geldi JB " dedi ve yanlarına gelmiş olan bembeyaz teni olan arkadasına baktı " Aaah hoşgeldin Gümüş. Tanıstırıyım..."

    Tanısma faslı henüz bitmisti ki yanlarına birisi daha geldi. Anlasılan beraber calısacaklarımızdan birisi de bu herif. Yeni gelen adamın selamına karsılık verdi ve kendisini tanıttı. "Gelecek baska kimse kaldı mı JB?" dedi. Yapacakları işten dolayı heyecanlıydı Franky. Uzun zamandır sokaklarda gösteri düzenlemekten baska bir sey yapmamıstı ve bu degisiklik ona iyi gelecekti buna emindi. Hem hayatında hiç uzaya cıkmamıstı korksada bunun bir süre sonra gececegini sanıyordu. Cebinden oldukca ilginç bir cakmak cıkardı ve parmakları arasında onunla oynayarak anlık bir düsünceye daldı.. Uzaylılar Yaki...Uzaylılar! Gercekten uzaya cıkacaksak orada bir cok uzaylı vardır degil mi Yaki?...Korkunç yaratıklar olduklarından eminim ama eger bir tanesi bana gereginden fazla yaklasırsa onu affetmem asla...
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mail
    Alenthas
    Forum Yöneticisi





    Joined: Oct 04, 2007
    Posts: 2670
    Location: Innsmouth

    PostPosted: Sun Dec 06, 2009 9:33 am Reply with quoteBack to top

    "Eğer başka gelecek yoksa tamamız." dedi Barbaros'a bakarak. Barbaros olumsuz anlamda kafasını salladı. "Tanıştırayım, Barbaros, Yaki. Yaki, bu da Barbaros." sırıttı. "Bu arkadaş da Gümüş'müş."

    "Beyler, bir kaç gün önce ... of, şuna bir isim verelim, x maddesi taşıyan -ki duyduğuma göre baya değerli bir şeymiş- bir kargo gemisi ortalıktan kayboldu. Tek yapmamız gereken bir gemi bulduktan sonra kayıp kargo gemisini bulmak. Onu bulmak zaten yeteri kadar zamanımızı alacaktır, ama en azından rahat olacağız. İşin zor kısmı bir gemi bulmakta ... iyi bir gemi bulmakta. İşte bu noktada ben sizden bir kaç adım ötedeyim, içerisinde kargonun en son bulunduğu koordinatlarla birlikte çok gelişmiş bir gemi bugün dünyaya indi. Tek yapmamız gereken onu çalmak."

    Deri ceketinin içerisinden bir kağıt parçası çıkarttı. "Mekanın krokisini elimden geldiği kadar çizmeye çalıştım. Gördüğünüz bu yer Pliar konsolosluğu, sıkı denetim altında." Krokideki bir noktayı işaret ederek "Bu noktada kamera yok. Aynı zamanda muhafızlar buradan çok nadir geçiyor." Parmağını kroki üzerinde hareket ettirdi "Buradan geçmemiz gerekiyor fakat şuradaki kapıyı koruyan bir muhafız var. Onu bir şekilde indirdikten sonrası yolumuz açık. Ama bu noktadan sonra ne yapılması gerektiğini ben de bilmiyorum, doğaçlama yapmamız gerekecek. Bu arada, mecbur kalmadıkça kimseyi öldürmememiz gerekiyor, dünya ve Pliar arasında gerginlik yaratmanın alemi yok. şimdi, beni takip edin lütfen." diyerek ayağa kalktı. Krokiyi cebine attı ve barın sahibine üç-beş kuruş bırakıp dışarı çıktılar. Jacques'ın külüstür arabası hemen barın önündeydi. Arabanın arkasına gidip bagajı açtı. İçeride her türlü silah, alet edevat bulunuyordu. "Sorusu olan?"
    Back to top View user's profileSend private message
    Possessed
    Site Ã?izeri





    Joined: Mar 13, 2006
    Posts: 958
    Location: Tanrilarin Unuttugu Yerden...

    PostPosted: Mon Dec 07, 2009 1:43 pm Reply with quoteBack to top

    "Güzeeel..." dedi Barbaros. Gördüğü manzara hoşuna gitmişti. Çeşit çeşit silahlar ve alet edevat gözlerinin önünde duruyordu. Resmen seç beğen al, herkes istediğini bulabilirdi bu bagajda. Aklına gençliğinde karıştığı anarşist gruplar arasındaki çatışmalar geldi. O zamanlar da biri tüm silahları grup üyelerinin önüne yığar, herkes hücum edip eline geçeni alırdı. Ama şimdi herkes olgunca silahları inceliyordu, Barbaros'un da gözü toktu. "Susturuculu bir tabanca ile levye ve çekiç yeter bana. Ama çatışmaya gireceksek hafif bir otomatik silah almalıyım. Bunu sana bırakıyorum JB, sen daha iyi biliyorsun." Kafasını kaşıdı Barbaros, soracağı bir şey vardı. "Bir de... Konsolosluğun korumalığını yapanlar hangi ırktan?"

    _________________
    I am Lord Amean, The King of North, Leader of Zederus..
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's websiteMSN Messenger
    WeS_DeX
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jan 03, 2007
    Posts: 736
    Location: Grand Line

    PostPosted: Mon Dec 07, 2009 3:32 pm Reply with quoteBack to top

    JB bagajı actıgında Yaki gördüklerine inanamadı. Burada bir sürü silah vardı. Gözüyle silahları inceledikten sonra ne alacagını düsünmeye basladı. "Hey JB burada bir bölüge yetecek kadar silah var, 4 kişi oldugumuzdan süphe duymaya baslıyorum" dedi ve kücük çaplı bir kahkaha attı. Alacagın silahları iyi düsünmen lazım Yaki."Kararımı verdim. Ben iki tane Enerji tabancası..." dedi ve tabancaları alıp belinin iki tarafına yerlestirdikten sonra " bir tane de yetenegimi kanıtlayabilecegim bir silah olan..." diyerek saskınlıkla bakakaldı bagaja. "Sen...Sen bu silahı nereden buldun Jacques?" dedi ve eline bir keskin nişan tüfegi aldı."Bu cok eski ve mükemmel bir silahtır. Dragunov bir diger degisiyle SVD... Ben birde bunu alıyorum." silahı hala inceliyordu. İki adet yedek sarjör aldıktan sonra "Ben hazırım" diyebildi sadece.
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mail
    Alenthas
    Forum Yöneticisi





    Joined: Oct 04, 2007
    Posts: 2670
    Location: Innsmouth

    PostPosted: Mon Dec 07, 2009 4:18 pm Reply with quoteBack to top

    "Bunlara ileride çok ihtiyacımız olabilir diye düşündüm. Hem kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez, değil mi? Heh. Barbaros, makineli tüfek alacaksan açık alanda kurşunlu olanlar her zaman daha avantajlıdır. Muhafızların çoğunluğu Karghalı, fakat insanlar da var."
    Back to top View user's profileSend private message
    Aegron Linwelin
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jul 18, 2007
    Posts: 2614
    Location: Bursa

    PostPosted: Mon Dec 07, 2009 6:07 pm Reply with quoteBack to top

    Gümüş'ün yüzünde hoş bir gülümseme oluştu. Bir sürü silah bir arada çok hoş görünüyordu. Macerayı severdi ama bu silahlara baktıkça işin ne kadar tehliklei olabileceğini bir daha düşündü. Karghalıları duymak onu silahları almaya biraz daha teşvik etti. O köpeksi şeylerle yakından daha iyi mücadele edeceğini bilsede silah işine yarardı. Eskiden beri aldığı yakın dövüş eğitimi ona silahsız da kendini savunmayı ögretmişti. İki tane enerji silahı alıp beline taktı ve hafif bir gülümseme ile Hadi bakalım dedi.

    _________________
    Thanks Mario but The princess is in another castle!!
    Mr.Green Razz
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's websiteMSN Messenger
    Alenthas
    Forum Yöneticisi





    Joined: Oct 04, 2007
    Posts: 2670
    Location: Innsmouth

    PostPosted: Fri Dec 11, 2009 5:50 pm Reply with quoteBack to top

    JB kendisine eski kuşak makineli tüfek, susturuculu tabanca ve bıçak almıştı. "Her şey tamamsa gidelim." diyerek direksiyonun başına geçti. Yarım saat içerisinde bir ara sokağa park ettiler. "Geldik, konsolosluk buradan iki blok ötede. Bu arada beyler, uzun bir zaman boyunca hiç sigara içemeyeceğiz. Malum, gemi duman altı olmasın. Yolda giderken cam açalım falan muhabbeti de olamayacağına göre..." sırıttı "...şimdiden üstümüzdekileri bitirirsek iyi olur."

    Bir saat içerisinde muhabbet ede ede bitirdiler bütün paketleri. Elemanların birbirlerini daha yakından tanımalarından olsa gerek hafif laubalilik seziliyordu. JB silahları çantalara doldurmuş ve herkese dağıtmıştı. Bunlara ileride ihtiyaçları olacaktı. Aralarında gergin fakat sulu muhabbet dönerken konsolosluğun dış duvarına varmışlardı, üç metrelik metal duvar beyaza boyanmış ve gayet estetik görünüyordu ama sonuçta demirdi. Ve en önemlisi üç metle uzunluğundaydı. Ne kadar hoş görünüyor da olsa kendisini dünyadan izole etmeye çalıştığı apaçık ortadaydı, bu durum Pliar ve dünya arasında olan dostluğun pek güçlü olmadığını, ya da en azından Kargha'ların insanlara pek güvenmediğini gösteriyordu. Hatta belki de insanların barbar olduklarını düşünüyorlardı, belki bir noktada haklı olabilirler ama onlar da kesinlikle sütten çıkmış ak kaşık değillerdi.

    Jac çantasını yere bırakıp bir kanca çıkarttı. "Umarım ilkokulda beden dersine gereken önemi vermişsinizdir." diyerek kancayı duvarın öteki tarafına atıp sabitledi ve teker teker içeri girdiler. "Her beş dakikada bir buradan bir muhafız geçiyor, onun bir tur daha yapmasını bekleyelim ve gözden kaybolunca geldiği yerden gitmemiz gerekiyor." İki dakika içinde muhafız sol taraftan gelmiş ve sağa doğru kaybolmuştu. "Geldiği yer, yani bizim gideceğimiz yeri geçtikten sonra..." diye parmağıyla sol taraftaki binanın duvarıyla dış duvarın oluşturduğu küçük bir koridoru gösterdi. Dış duvara bakan bir kapıyı koruyan muhafız arkasındaki kapıya yaslanmış uyukluyordu "...gemiye ulaşacağız. Sonra ver elini Meksika." yapmacık bir sesle "Aman, Brener işte."

    Uyuyan Kargha muhafızını sessizce geçiyorlardı ki JB omuz silkti ve tabancasının kabzasıyla adamın kafasına geçirdi ve yere düşmesine sebep oldu.

    Sonunda gemiye ulaşmışlardı, dört kişinin yönetebileceği kadar küçüktü ama yine de büyük bir gemiydi, hatta sanat gibi gemiydi denilebilir. Yalnız tek problem gemiye binebilecekleri hiç bir yer yoktu, dümdüzdü adeta, ne bir kapı, ne de başka bir şey.

    "Eh, bu operasyonun beyni ben olabilirim ama burada ben de tıkandım. Ben derim ki içeri girip birileriden bilgi alalım."

    (RP dışı: tabii burada bilgi alalım derken "squeeze info" olarak algılayın, Türkçede nasıl derim bilemedim Dil )
    Back to top View user's profileSend private message
    WeS_DeX
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jan 03, 2007
    Posts: 736
    Location: Grand Line

    PostPosted: Fri Dec 11, 2009 7:20 pm Reply with quoteBack to top

    Muhabbet henüz sona ermişti ki JB aracı park etti. Uzun bir süre tütün icememek mi? Ne düsünüyor bu Jacques!. Benim tütün icmeden durmam imkansız. Neyse ki yedek paketlerden haberleri yok. Hahahaha gemideyken duman sorununa bir cözüm bulursun Yaki, simdilik görevime kitlensem iyi olucak. Uzaya cıkmadan ölmek gercekten acınası olur. Gerekli alet edevatların olması Franky'ye güven veriyordu. İyi bir nisancıydı ve elinden gelenin en iyisi yapacaktı bütün bu serüven boyunca. Daha önce böyle farklı bir yapı görmemisti Franky. Etrafını iyice kesti ve konusmaya basladı "Demek burası Pliar Konsolosluğu haa? Daha da garip olcagını tahmin etmezdim zaten. Henüz dünyadan cıkmadık ama burası zaten dünyanın icerisinde bir yere ait gibi durmuyor." dedi ve simdilik Jacques'in arkasından sessizce yürümeye karar verdi.

    Bir süre sonra demir bir kanca kullanarak iceri girmeyi basarmıslardı. İcinde oldukca sarsıcı bir his belirdi. JB'nin güvenlikle ilgili olan uyarılarını dinledikten sonra "Hadi şu işi sorunsuzca halledelim!" dedi ve Gümüş'e dönerek sırıttı. Her zaman ki gibi Gümüş'ün yüzünde her hangi bir ifade görememisti, ne korku ne heyecan nede her hangi baska bir ifade. Belki de gördügü halde anlayamıyordu emin degildi. Bir kaç dakika sonra lanet olası bir Kargha belirmis ve istifini bozmadan yürümeye devam etmisti. "Sanırım simdi bizim sıramız geldi." dedi ve JB'nin -...sonra ver elini Meksika- sözünden sonra sırıtarak karsılık verdi "Keske gercekten de Meksika'da bir işimiz olsaydı. Brener kimin umrunda!" dedi ve gülümsedi bu gülümsemenin ardında oldukca fazla bir heyecan vardı.

    Uyuyan Pliar'lı muhafızı gecerken JB'nin işi riske atmayarak onu bayıltması eglenceliydi "Bir daha ki sefere bunu benim yapmama izin ver Jacques!" dedi ve muhafıza baktı "Hem biraz alıstırma olmus olurdu benim icin." Gemiye ulastıklarında hic bir sekilde giriş olmadıgını farketmeleri biraz üzücüydü. Simdi ne yapmamız gerekiyor acaba. Belki bir yerlerde gemi hakkında bilgi bulabiliriz. diye düsünürken konusmaya basladı "Bir Kargha'nın bir insana hic bir sekilde bilgi verecegini sanmıyorum ama eger biraz isgence edersek...Yada gemiyle ilgili bir kagıt parcası bulabilirsek... Belki de burada olan bir insan bulabiliriz, hem insanlar isgenceye dayanıksızdır en azından, köpek balıklarına göre eminim öyleyizdir!" dedi ve gemiyi yakından incelemeye basladı.
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mail
    Possessed
    Site Ã?izeri





    Joined: Mar 13, 2006
    Posts: 958
    Location: Tanrilarin Unuttugu Yerden...

    PostPosted: Sat Dec 12, 2009 12:35 am Reply with quoteBack to top

    Barbaros, herkesin mühimmatını almasını bekledi, diğerleri alacağını aldıktan sonra da bagajdan istediği malzemeleri toparladı ve ek olarak JB'nin önerisine göre bir de hafif otomatik silah aldı. Ardından JB onları arabaya çağırdı ve içeri doluştular. Tüm yol boyunca aldığı silahları inceledi Barbaros. Kullanması gerektiği zaman yabancılık çekmek istemiyordu. Neyse ki tabanca da otomatik tüfek de daha önce en az bir kere kullandığı modellerdendi.

    JB'nin "Geldik" demesiyle dışarı baktı Barbaros. Daha önce hiç bu konsolosluğun civarına gelmediğini fark etti. Herkes arabadan dışarı çıktı ve yavaş yavaş konsolosluğa doğru ilerlediler. JB'nin dediğine göre iki blok aşağıdaydı konsolosluk. Gemiyi ele geçirdikten sonra sigara içemeyecekleri için herkes aceleyle bitiriyordu paketlerini. Gene de Barbaros üç tane sigara bıraktı paketinin içinde. Zaten peş peşe içmeyi de pek sevmezdi.

    Konsolosluğa vardıklarında yaklaşık üç metre duvarlar önlerinde yükseldi. Kancalı iple duvarı aşıp içeri sızdılar. Tüm grup JB'yi izliyordu, onun dediğinden kimse çıkmadı, aslında gayet uyumlu bir takım olmuşlardı. Barbaros'un daha önce bulunduğu gruplarda hep mutlaka biri çıkıntılık ederdi.

    Tam uyuyan bir Kargha muhafızının yanından sessizce geçerken JB bir anda ona tabancasının kabzasıyla vurarak yere devirdi. Bir an Barbaros irkildi, tam "Napıyorsun be?!" diye çıkışacaktı ki son anda tuttu sözlerini. JB işini biliyor görünüyordu, demek daha önce de bu çirkin şeylerle karşılaşmıştı. Eğer bunu Barbaros'tan isteselerdi büyük ihtimalle uzaylının neresine vuracağını şaşırırdı.

    Sonunda geminin bulunduğu mekana vardılar. Enteresan bir gemiydi, küçük tombul bir denizaltıyı anımsattı Barbaros'a. Dış malzemesi de parlak bir metaldi, herhalde dünyada bulunmayan bir elementtendi. İçine girmek için bir kapı aradılar ama hiçbir iz dahi yoktu metalin üstünde. Barbaros hesapdışı işlerden nefret ederdi, plana göre gemiye atlayıp kaçacaklardı. şimdi ise geminin içine girmenin bir yolunu bulmaları gerekiyordu. Kendi kendine sinirlendi, öfleyip pöfledi. Yakalanma riski şimdi daha da artmıştı ve zaman aleyhlerine işliyordu.

    _________________
    I am Lord Amean, The King of North, Leader of Zederus..
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's websiteMSN Messenger
    Aegron Linwelin
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jul 18, 2007
    Posts: 2614
    Location: Bursa

    PostPosted: Sun Dec 13, 2009 2:07 pm Reply with quoteBack to top

    Gümüş beline geçirdiği iki silahı arabay bindikten sonra çıkardı ve bildiği bir kaç şeyi kendi kendine düşündü. Daha önce kullandığı bu silahı acaba nerede ve ne şekilde kullanacaktı. Kİm bilebilirdi ki?

    Yol boyunca yeni takımıyla muhabbetler koyulaştı. JB nin sigara larını bitirmesini istemesi diğerleri gibi onu pek üzmemişti. Sigaraya aşırı bağlı biri olmamıştı hiç bir zaman Gümüş. Arka cebindeki hafif ezilmiş sigara paketini çıkarıp içinde iki sigarayı hızlı hızlı içti. Hatta ikincisini içerken bitirmesi gerekmediğini düşünürek yere fırlattı ve ayağıyla ezdi. Bunu yaparken sanki içtiğine pişmanmış gibi davranıyordu.

    Konsolosluğa vardıklarında gördükleri duvar karşısında bazıları tedirginlik yaşasada Gümüş için bu hiç problem değildi. Sokaklarda bunun gibi çok duvar aşması gerekmişti zaten. Kanca yardımıyla kolayca duvarı geçtiler. Artık konsooloslugun içindeydiler ve tehlike yavaş yavaş vücüdunu sarmış ve daha temkinli davranması gerektiğini ona adeta hatırlatıyordu beyni.

    Gümüş bir çok pis işe bulaşmıştı ve birçok grup arkadaşı olmuştu bu yolda ama hepsi parayı gördüklerinde birbirlerini öldürecek gibi davranan tiplerdi. Ama bu grupta ona farklı gelen birşey vardı.Kendini bu grupta daha rahat hissediyordu ve doğru dürüst tam bir pisliğin içine bulaşmadan birşeyler yapması onu mutlu da ediyordu.

    Bu düşünceler içinde Karghalı bir muhafızın yanından geçerken JB nin onu kabzasıyla bayıltmasını izlemesi hoşuna gitmişti. Bunu bir kez olsun kendiside yapmak istiyordu. Yol boyunca yüzünde pek anlamalı bir ifade yoktu Gümüş'ün hep düşünmüştü neredeyse ama vücudunu kaplayan heyecan duygusu yüzünde umursamaz bir gülümsemeye dönüşmüştü şimdi.

    Gemiye geldiklerinde herkesin peşinden içeri girdi ve JB nin ne yapmaları gerektiğini söylemesini bekler gibi etrafı inceledi. Etrafta pek birşey görememesi sinirlenmesine de neden olmuştu.

    Eeee ne yapıyoruz?
    diyebildi en sonunda ve yol boyunca az konusan Gümüş'ün ağzından kelimeler çok sert çıkmıştı.

    _________________
    Thanks Mario but The princess is in another castle!!
    Mr.Green Razz
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's websiteMSN Messenger
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.57 Saniye