Joined: Oct 04, 2007
Posts: 2670
Location: Innsmouth
Posted:
Sat Mar 01, 2008 7:11 pm
Küçük şehrin nacizane hanı bugün dolup taşmaktaydı. Çocuğundan yaşlısına yediden yetmiş herkes şehire yeni gelen bu ozanları dinlemek için hanı dolup taşırıyordu. Han o kadar doluydu ki, yaşlılar ve yetişkinler taburelere otururken, gençler ve çocuklar ise yerde oturuyorlardı. Sahneye iki tane adam yavaşça yaklaştığında soluğunu tutmuş heyecanlı çocuklar hatırı sayılır yükseklikte bir sesle nefes aldılar.
İki tane ozan vardı sahnede, birisinin elinde bir ney ve diğeri ise yan flüt tutuyordu. İzleyicilere göre sağ taraftaki ney tutan adam, siyah saçlı, kara gözlü, kara kaşları ve ince bir bıyıkla tam anlamıyla bir osmanlı delikanlısı olduğunu metreler öteden fark ettiriyordu. Çzerinde bir ceket ve onun altında bir kazak giyiyordu. Altında ise şalvar vardı, deri bir çizme giymekteydi.
Diğeri ise yine siyah saçlıydı fakar bir yabancı hissi veriyordu izleyenlere, sivri uçlu bir sakalı ve yeşil gözleri vardı. Pardüseyi andıran siyah ceket giymekteydi, ceketin altında koyu bir lacivert tunik giyiyordu. Gri pantolonunu bacaklarının çeğreğini kaplayan deri çizmelerinin içine tıkıştırmıştı.
Elinde ney olan başladı çalmaya, uzun uzun çaldı. O kadar acılı çalıyordu ki insanların gözleri dolmuştu. Kimi askerdeki oğlunu hatırlıyordu, kimi uzaklardaki yarini.
Ardından bir süre durdu. Elinde flüt tutan adam ayağını yere belirli aralıklarla vurmaya başladı, ardından ney çalan tek bir notayla tekrar çalmaya başladıktan bir kaç saniye sonra flütlü olan ayaklarını yere vurarak dans ederken flüdünü çalmaya başlamıştı.
Performans öylece devam etti. Bittiğinde bir alkış tufanı tutmuştu. Osmanlı yiğidi elinde neyiyle indi sahneden, izleyicilerin arasına.
Bir tabure rica etti oturanlardan, hanın tam ortasına oturmuştu. Başladı hikayesine...
Alperen söze *Bana Alperen derler!* diye başlamıştı.Bu ismi savaştan önce askerleri neyiyle coşturup, savaşta mertçe savaştığı için kazanmıştı. Alp yiğitlik manasına geliyordu, eren ise Allah yolundaki insanlara deniyordu. O adını savaşarak kazanmıştı, Bizans Devleti ile defalarca kez savaşmış, hayatında bir kez olsun bir Müslüman’a kılıç sallamamıştı. Bu yüzden sadece Osmanlı Beyliği’nde değil, diğer beyliklerde de sevilirdi. O sert, yiğit sesiyle konuşmaya başladı.
*Bana Alperen derler, Anadolu’dan gelen bir aşığım, Beşirlilerden idim, ta ki bütün beylik kılıçtan geçirilene dek! Maraş’ı bildin mi? Hah! Nah oradanım! şerrefsiz haşereler, bütün beyliği kılıçtan geçirdiler.Bir Türk de gelip kurtarmadı mı! Yanarım da Türk’lerin gelip kurtarmadığına yanarım! Herkesim nah bu gözlerimin önünde şehit düştü.*
Ses tonu sürekli şiddetliydi. Neredeyse hiç kısmıyordu sesini.
*.Pederimi de validemi de gözümün önünde yaktılar, ne demek biliğiniz mi? Bacımı nah şöle dibimde okladılar ( o sırada ayaklarının hemen ucunu gösteriyordu), nah böle koççuk biraderimi ( bu sefer dizlerini göstererek) belime bağladıkları iplen boğdular biliğiniz mi? Nerden bileceğiniz?*
Handakiler gittikçe daha çok duygulanıyorlardı, hemen yanından yabancı görünümlü kişi ise yan flütünü çalıyordu. Alperen devam etti.
*Yârim bana yâr olamadan kara toprağa yâr oldu, diri diri toprağa gömüp kafasını taşladıydılar, biliğiniz mi? Ben niye böğle yanık çalarım şincik öğrendiniz mi?Böttüüüün bunlar olurken, Türk bellediğiniz neredeğdi?*
Kendisi bütün bunları görürken sürekli, ertesinde aylarca ağladığı için, artık ağlamıyordu.Bütün bunlar olurken kendisi 16, yâri 15 yaşındaydı ve o günden sonra Eren, artık Alperen idi.
_________________ I always knew I was a star And now, the rest of the world seems to agree with me.
The reason we're successful, darling? My overall charisma, of course.
I never thought of myself as the leader. The most important person, perhaps.
Krostis Trabzon Rum Devletindeki rum bir tüccarın oğluydu. Anadolu topraklarında eşkiyaların baskını amcasıyla beraber yolculuk ettiği kervanından bir tek onu sağ bırakmıştı. Bir şekilde kasabaya sığınmış. Yazları tarlalarda çalışarak yaşıyordu. Bir rumdu ve üstelik de müslüman değil de hristiyan kalmakta ısrar etmişti. O nedenle insanlar ona hep mesafeliydi. Çstelik de Trabzon'la savaşın başladığı bu dönemde...
Sesi kötü dense de şarkı söylemekten hiç bıkmamıştı. şimdi bu kadar övülen şu ozanlar gelmişken onları dinlemek için gelmişti.
Al Piron gibi garip bir isimleri vardı. Ya da başka bir isim... Türkçeye bir türlü alışamamıştı ki... Neyse kışın her halikar da ne iş ne de yemek bulacaktı? O halde en doğru olan şey dinlemekti...
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
Ardından sustu. İnsanlar genellikle bu hikayeyi duyduklarında gülme krizine giriyordu. Alışmıştı artık, kahkahaları bekledi, fakat hiç bir kahkaha gelmemişti. Herkes dört kulağıyla dinliyordu ve görünüşe göre üzülmüşe benziyorlardı. Derin bir nefes alıp devam etti. "Anlayacağınız üzere soylu bir aileden geliyorum, ebeveynlerim beni sürekli komutan olmaya zorlayıp eğitim veriyorlardı. Fakat benim isteğime tamamiylen aykırı bir meseleydi tabii ki. Ben savaşmayı sevmem, hayır. Beni savaşmaya zorladılar, halbuki kardeşim Charles -ah ne saçma! Hâlâ kafam karışıyor! Neyse, kardeşim Charles bunun için yaşıyordu, yatıyor, kalkıyordu ve siyaset konuşuyordu! Fakat ilk ben doğduğum için sürekli üstüme geliyorlardı. Sonunda bende dayanamayıp Paris'i terk ettim."
Ardından bir süre daha durdu, "İşte budur hikayem dostlar, anlayışla dinlediğiniz için teşekkür ederim sizlere. Böylelikle sizede dünyadan haberler vermiş oldum," dedi gülümseyerek.
diye söze başladı Alperen tam halk şaşkınlığını dile getirmek üzereyken.
*Loviz (dili dönmüyordu zaten) 1393 dediydi ya hani!Hah, işte o gavur takvimindedir.Bizim takvimde 795 yapar!*
Sonra halk hafiften anlayarak yeniden sessizleşmişti.
Ardından genç yiğit Anadolu'da olanları anlatmaya başlamıştı.Kendisi Tarih ve Din ilmine meraklıydı.4 kitabı da ezbere bilirdi.Babası önemli din alimlerindendi.Alperen bütün bunları anlatırken 21 yaşındaydı.Zaten o yaşta bile fazlasıyla iriydi.Anadolu'nun neredeyse bütün topraklarını gezmişti.Malatya'da bulunmuş, İzmir'de bulunmuştu.O sıralar yıllardan miladi 1401, hicri 804 idi.Osmanlı'nın hızlı bir şekilde ilerlediği dönemlerdi.Beyliklerin çoğunu topraklarına katmıştı ve bir zamandır savaş olmuyordu.Fakat Timur, Anadolu'ya doğru ilerlemeye başlamıştı.Alperen bunu biliyordu ancak halka söyleyip söylememekte kararsızdı.Timur'un ordusu küçümsenecek gibi değildi.
*Ağalar, Timur'u biliğiniz mi, Osmanlı'ya saldırıya geliyormuş, Suriye'yi almış bilenem.Tez vakit harp çıkabilir.Muharebeye hazır olun.*
Kendileri Anadolu'nun ortalarındaki Engürü denilen, küçük şehirdelerdi.Hep orada kalıyorlardı o sıralar.Zaten Alperen ile Louis yeni tanıştıkları için, henüz fazla yolculuk yapmıyorlardı, bu 2 ya da 3.'ydü.
_________________ I always knew I was a star And now, the rest of the world seems to agree with me.
The reason we're successful, darling? My overall charisma, of course.
I never thought of myself as the leader. The most important person, perhaps.
İlginç bir hikaye diye düşündü Krotis. Bir Katolik Avrupalı ile bir müslüman beraberlerdi demek...
Trabzon'da ne katolikler sevilirdi ne müslümanlar... Evet hikayeleri ilginçti... Timur'u da duymuştu. Büyük bir komutan olduğu söyleniyordu. Aynı zamanda vahşi...
Ancak bazıları onun aslında Beyazıt'tan çok daha adil olduğunu da söylüyorlardı. Aslında bu bile onun Anadolu'ya giremek isteyeceğinin kanıtıydı. Trabzon duvarların arkasında güvendeydi. En azından Timur Osmanlı yerine Anadolu'ya yerleşinceye kadar. Ancak Müslüman Anadolu Osmanlı ordusu yenilirse tamamen bile kaybedilebilirdi.
Neyse ilginç bir konuşma olacak gibiydi. İnsanların arasında Timur'a sempati duyan kişilerin konuşup konuşmayacağını merak etti Krotis... İyi ki de yaklaşan büyük ordu bir hristiyan ordusu değildi.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
Joined: Oct 04, 2007
Posts: 2670
Location: Innsmouth
Posted:
Fri Mar 14, 2008 12:46 am
Hanın içerisindeki herkes mırıldanarak aralarında konuşuyordu, böyle bir haberin büyük panik ve büyük bir tartışma yaratacağına emindi. O sırada kalabalığın içinden otuzlu yaşlarında pala bıyıklı bir adam konuyla alakasız bir soru sordu ortalığı yatıştırmak için "Sen efendi Luyiz! Sen şimdi gavur mısan?"
Louis Alperen'e cevap arayarak baktı. Alperen ise gülümseyerek "Demek isteyor ki başka diyarlardan mı gelirsen."
Louis anlayarak "Haa...evet, evet. Dediğim gibi Fransadan geliyorum," dedi.
"Peki sen nasıl böyle iyi Türkçe konuşuyirsen?" dedi aynı adam.
"Hımm, güzel bir soru. Aslında sadece Türkçeyi değil, yanında bir çok dili de pek iyi bilirim. şey...zamanında dünya dillerine çok meraklıydım da," dedi Louis. Ardından Alperen'e döndü "Peki dostum, anlat bakalım şu Timur'da neyin nesiymiş? Adını hiç duymadım açıkcası. Haydi bir şarkıyla anlat, belki böylelikle gözünü kaplayan aşk denilen o kara örtüyü savaşın kızıllığıyla açarsın ha?" dedi flüdünü eline alarak. Böyle doğaçlama şarkılarda şarkıyı söyleyen mimikleriyle sonraki kıtanın duygusunu belli ederdi, çalan tarafsa ona göre çalardı. Her zaman şarkıyla müzik bir birini tamamlamadığı için müziği çalan genellikle kısık bir sesle çalardı.
O sırada tartışmaya girecek bir kaç kişi ağızlarını kapayıp şarkıyı dinlemeye koyuldu. Tartışma sonrada yapılabilirdi, şehirlerine her zaman böyle ozanlar gelmiyordu.
Alperen gülümseyerek Timur'u anlatmaya başladı.Alperen, ozanlığın dışında beylikler arasında ulaklık da yapardı ara sıra, çoğu padişah, vezir, hatta ağalar bile tanırdı onu.
*Siz fil bilmezsiniz, Timur ordusuna o hayvanlardan kattı.Boyu nah şu çınar kadar (dedi hemen dışarıdaki çınarı göstererek ki bunu duyanlar şaşkınlıktan ne diyeceklerini bilemediler.) ağırlığı hepinizin toplamından fazladır.Çyle bir çığırır ki, arş yer ilenem değişir.Timur onlarlanam gireceğemiş Anadolu'ya, çirkin bir Türk imiş, müslüman imiş, aksak imiş.Ancaaak, herkes ondan korkar imiş.Ellehem fillerinden korkayılar ya, neyse...*
Sonra Louis'in Ellehem'i anlamadığını farkederek, ona *Herhal demek!* diye açıkladı.
_________________ I always knew I was a star And now, the rest of the world seems to agree with me.
The reason we're successful, darling? My overall charisma, of course.
I never thought of myself as the leader. The most important person, perhaps.
Vay vay vay diye düşündü Krotis. Timur'u görmüş gibi şu Türk belki de onun yendiği ülkelerden birisinden gelmiştir. Ve Osmanlı yı da savaşın içine çekmeye çalışıyordur. Belki bu iyi bile olabilirdi. Osmanlı Trabzon'a göz dikmekten vaz geçerdi. O da rahat ederdi. Ancak artık geri dönmeyi düşünmüyordu. Belki Anadolu'yu gezebilirdi. Ya da Anadolu'nun da ötesini. Sta Boli'yi çok merak ediyordu. Osmanlı'nın Kostantiniye dediği şehir. Yunanlılar için sadece şehirdi... Bir milletin Sta Boli gibi bir şehri varsa başka hiçbir yere şehir diyemez denirdi.
Neyse belki ufak da bir katkı vermek gerekir diye düşündü Krotis.
Ben de duydum diye konuştu sesini fazla yükseltmemeye çalışarak Müslüman devletlerini yok ederek ilerliyormuş. Timur için aslında Hristiyan oldu diyorlar Trabzon'da...
Birden kendisinin de Hristiyan olduğunu ve bunun kendisine karşı bir tepki yaratabileceğini düşündü. Biraz da korkarak durumunu düzeltmek amacıyla Roma'daki papanın emrindeymiş diyolar diye ekledi.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
Alperen adamın dediklerini dikkatle dinledi, fakat Timur'u adı gibi biliyordu, fakir ama dindar bir aileden gelmişti.Çok zeki, bir o kadar da dindar bir insandı, fakat Anadolu'da sevilmezdi.Korkulurdu anlatılan efsaneler yüzünden.
*Hatalısan, Timur ermiş bir Muhammedî dir.Çlür ammaaa, dininden dönmez.Hemide mümkünü yoktur ki papanın emrine gire.O Halife için koşturur habire.*
Sonra biraz düşününce adamın haklı olup olmadığını, haklı olma ihtimali de vardı, fakat mümkün değildi.Düşünceleri karmakarışıktı Alperen'in.Timur asla öyle bir şey yapmazdı, ama bu adamın da yalan söylemesi için bir sebep yoktu.
*Bre sen söylesen ya gardaş, Timur'un kâfir olduğunu nereden duymuşsan?*
_________________ I always knew I was a star And now, the rest of the world seems to agree with me.
The reason we're successful, darling? My overall charisma, of course.
I never thought of myself as the leader. The most important person, perhaps.
Bilmem... Birkaç gezgin anlatmıştı bana... Müslüman ülkelere saldırıyormuş sadece... Hem de Hristiyan ülkelerinin basına bela olan Müslümanların üzerine... Simdi de Osmanlı'ya saldıracakmıs diyorlar... Aslında Hindistan'a gidecekmis ama Sta Boli yani Konstantiniye düsmesin diye dönmüş Osmanlı'ya...
Sonra bir süre anlattıklarının anlaşılması için durdu. Ben Trabzonluyum be ozan kardes... sevmem Sta Bolidekileri ancak iyi oyuncudur onlar... Oynatırlar devletleri avuçlarinde... Timur'u da kandırmıs olabilirler... Sta Bolililer...
Ama sen bilirsin Hiç var mı saldirdiği Hiristiyan ülke...
Krotis tehlikeli bir oyuna girdiğini biliyordu ama zevkli bir oyundu bu... Hele bir Rum için çok zevkli idi...
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
*Söylediğin doğrudur, sadece Muhammedî'lere saldırır, ancaaaak niyeti bötüüün İslam'ı tek çatıya sokmağdır.Eğer Muhammedî'ler birlik olmazlarsa, östüne alınma amma, böttün cihan bir araya gelmez, gavurların heppiciği Mösluman olamaz.Timur önce Möslüm'leri bir araya getirecek.Sonra Cihan'ı fethedecek.
_________________ I always knew I was a star And now, the rest of the world seems to agree with me.
The reason we're successful, darling? My overall charisma, of course.
I never thought of myself as the leader. The most important person, perhaps.
Gerçekten ilginç gidiyordu tartışma çok değişik noktalara gidebilirdi. Krotis sonuna kadar gidecekti. Hem bu yeni ozanın kim olduğunu merak ediyordu. Aklında bir ihtimal vardı ama...
O zaman Osmanliyi de katacak kendisine... Buyuk bir savas olur o halde... Bayezid vermez bu ülkeyi savasmadan... Amma Osmanli ordusu da güclüdür. Batinin onca milletini yendi birkac yil önce daha... Çstelik de tek basina diğer müslimanlari almadan yanina Timur gibi...
Amma bu savas Hristiyanlarin de isine yarayacak kesin... Timur olmasa Bayezit üç bes yila alirlar diyolardi Roma'yi bile...
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
Huor adamın kim olduğunu sormadan önce birkaç ilave yapmak istedi.
*Doğru deyon, ancaaaaaak, Timur'un amacını Osmanlı'da gödeyor.Osmanlı da doğuya ilerleyo, ekisi de birbirinden korkuyo, ancaaaak, buradan en çok Osmanlı zararlı çıkar, çönkü Timur'un ordusunun yanında Beyazıd'ın ordusu çok köçcük.*
*Bre gardaş söyler misen ki sen kimsen?
_________________ I always knew I was a star And now, the rest of the world seems to agree with me.
The reason we're successful, darling? My overall charisma, of course.
I never thought of myself as the leader. The most important person, perhaps.
Ben Krotis Tirabzonluyum. Hiristiyanım ben de senin arkadasin gibi.
Böyle bir tartışmanın ortasında bunu söylemesi doğru olmayabilirdi. Ancak artık adımını atmıştı.
Ama sanirim asil savas simdi müslimanlar arasinde olacak. Osmanlı askerleri toplar Anadoludan o zaman... Sen diyosin ki şansi yok Osmanlinin...
O zaman Anadolu Timur'un olacak yakinda... Buralarda da olabilir savas... Gerci Beyazit belki beklemez Timur'u o saldirir Acem ülkesine..
Ne ise ozan kardes.. Burali değilim ama severim burayi. Ne yapmali ki buranin insani... Belki şimdiden Timur'u desteklemeli mi sence? Eğer Hiristiyanlara karsi müslimanlari birleştirmek istiyorsa.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum
FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.
FRPWorld, yeni bir frp dünyası
Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır. Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.