Joined: Jun 14, 2005
Posts: 1521
Location: Ýstanbul
Posted:
Sun Jan 07, 2007 8:39 pm
Bu başlık altında, hem şiirlerimi hem de kısa hikayelerimi sizlerle
paylaşacağım. Sizlerde eğer beğendiyseniz iyi, tatlı, hoş,
beğenmediyseniz her türlü acımasız yorum, eleştiri ve puanlamanızı
eksik etmeyin. Kendimi geliştirmem açısından bunlara ihtiyacım var.
Tek ricam, yorum yaptığınız hikaye yada şiir için uzun alıntılar
yapmamanızdır. Sadece yorumun ilgili olduğu bölümle ilgili alıntı
yaparsanız, başlığın düzeni açısından hoş olacaktır.
İlgilenen tüm arkadaşlara teşekkürü borç bilirim.
Hepinize saygılarımı sunarım.
Joined: Jun 14, 2005
Posts: 1521
Location: Ýstanbul
Posted:
Tue Jan 09, 2007 5:59 pm
Hayata kapıyorum gözlerimi
Karanlık mağaralara gizledik düşlerimizi,
En acımasız fırtınalara karşı tırmandık.
Mısralarımız henüz olgun değildi,
O yüzden bu hayatta çok yıprandık.
Yalanımız oldu gülmeye çalışmak,
Kandırdık bize en düşkün hayalleri,
Düşmemek için yaptık elimizden geleni,
Gelmeyen ise, biraz isyankardı, biraz da deli...
Tutunduğumuz her halat korur bizi
Attığımız her adım bir kuvvete karşı koyuyordu
Ben kuralları çiğnemek istedim,
Ama tutunacak bir ipliğim bile yoktu.
Ve düşüyordum ne yazık ki.
Düşüyor, düşüyor, düşüyordum.
Görmemek için kendi sefilliğimi,
Hayata kapıyorum gözlerimi...
Joined: Jun 14, 2005
Posts: 1521
Location: Ýstanbul
Posted:
Thu Jan 11, 2007 5:27 pm
Küçüğüm
-1-
Kucağındaki çiçekleri oraya buraya dökerek, koşarak yaklaşıyordu.
Gözleri denizin mavisi, saçları toprağın rengiydi. Küçücük ayakları
masumdu, kirlenmiş yaşam basamaklarını tırmanmamıştı henüz,
beklentileri kadar masumdu. Küçüktü. Küçüğümdü. Ve göğsü kızıldı
boyanan gökyüzüm kadar. Ağlıyordu, düşürüyordu çiçekleri elinden.
Gözlerini, o güzel gözlerini kapıyordu bir daha açmamak üzere.
Kalbinde kurşuni renklerle birlikte, beni de götürüyordu.
Yerçekimi tüm vücudumun kontrolünü eline geçirirken, tıpkı betondan
soğuk yer gibi, geçmişin de anıları hızla yüzüme doğru geliyordu.
-2-
Karımla hoş vakit geçirmek, her zaman yapabildiğim bir şey değil.
Köyümüzün sorumlusu olarak ben her gün sabahlara kadar çalışmak
zorundayım. Bırakın hoş vakit geçirmeyi, birbirimizi bile çok nadiren
görebiliyorduk. Onu seviyordum ama. Ondan çok sevdiğim tek şey, kızı,
kızımızdı. Bu Dünyanın bana verdiği en büyük hediye. Yaşamam için
gerekli bir sebep. Sabahları uyandığımda yüzümdeki gülümsemeydi. O sabah
da koşarak gelmişti yanıma ve öperek uyandırmıştı beni. 6 yaşındaydı.
Evimizin yakınlarından bir lazer topu geçerek kilisenin koruma kalkanları
tarafından etkisiz hale getirildi. Umursamadık.
"Babacım" dedi. Sesinde bir telaş. Hemen açtım gözlerimi. Onun gözleri
yaşlıydı. Heyecanlı bir şekilde, "Ne oldu kızım? Sorun ne?"
"Babacım, özür dilerim," dedi. Bir yandan hıçkırıyordu.
"Ne yaptın kızım? Her ne olduysa bil ki ağlamanı gerektirecek kadar önemli değildir."
Biraz sakinleşti. O sırada karımda uyanmıştı. Merakla kızımızı izliyorduk.
Konuşmaya başladı. Çzülmemesi için sığındığım maske çok güçlüydü.
Köyün savunma planları. Onları şifreli bir çanta içinde saklardım.
şifre 5 kere yanlış girildiğinde çanta otomatik olarak kendisini yok eder.
Gözümün önünden bir an için o planların hazırlandığı seneler ve
kopyalarının başka hiçbir yerde saklı olmadığı geldi. Kızım 5 kere yanlış
girmişti şifreyi. "Ne oldu anlamadım babacım. Bir anda patlayıverdi."
Evimizin yakınlarından bir roket mermisi geçti. Komşu binanın koruma
kalkanına çarpıp etkisiz hale geldi. Umursamadık.
Ben gözlerim boş boş ileri bakarken karım onu kucağına aldı ve, "Tamam
kızım, önemli değil. Hepsi geçti, korkacak bir şey yok." Sonra bana döndü
ve, "Onun içinde ne vardı kocacığım? " diye sordu. Karımı umursamadan
kızıma bakarak sordum. "Ne zaman patladı çanta?"
"Bu sabah babacığım, seni uyandırmadan biraz önce."
Aceleyle dışarı çıktım.
Geçtiğim sokakta bir çatışma yaşanıyordu. Fazla göze çarpmamaya
çalıştım. Bir asker beni fark edip elindeki lazer silahının tüm enerjisini bana
harcadı. Umursamadım. Koruma kalkanları hala çalışıyordu. Çnümde başka
bir asker bir keskin nişancı tarafından boynuna gelen bir mermiyle yere
yıkıldı.
Ne yazık ki herkese yetecek kadar koruma sağlayamıyorduk.
Ve bir süre sonra, bu sefiller gibi, bizde serseri mermilerin hedefi olacaktık.
Artemis Entreri, çalışmalarınız çok güzel.
ancak hikaye ile ilgili yorum yapmak gerekirse ; birbirinin devamı niteliğinde yazdığınız bu parçalar bana birbirinden uzak gibi geldiler. anlatımda çok keskin bir dönüşü olduğundandır belki de. ve "geldi,gitti,yaptı, etti" gibi deyişler yoğun benzetmelerinizin ardından çok sıradan geldi.
ama baba olmadan bu duyguyu vermeniz de güzel. olmadığınızı düşünüyorum tabii..
Joined: Jun 14, 2005
Posts: 1521
Location: Ýstanbul
Posted:
Mon Jan 15, 2007 1:30 am
Kelebek
Ne istediğimi ben biliyorum sanki?
Bilsem üzermiydim küçücük yüreğimi?
Neler sığdırmaya çalıştım ben halbuki..
Neler kaldı kapının dışında,
Nelere yeltendim şu ufacık hayatımda,
Bir dublör olabildim en fazla
Halbuki başrol için herşeyimi verirdim
Yönetmen güldü bana
"Sen" diye haykırdı suratıma
Neyin var ki senin evlat?
Annemdi konuşan
Ateşime baktı,
Beni sıcacık sarmaladı
Bir masal anlattı
Ben masal oluverdim
Anlatacak neyin var senin?
Diye sordu senarist,
Yazacak bir hikaye ver dedi bana,
Ben hikayeyim dedim.
Güldü,
Küçük bir kızdı,
Hiçbir şeyi yoktu ve ben dalga geçtim,
Neyin varki ulan senin diye bağırdım
Gülebilmek için neyin var dedim.
Senin yüzün zaten maskeli dedi makyöz
Ve şu aptal gülümsemeyi kes
Çzür diledim maskemi çıkarmaya yeltendim
Ama olmuyordu işte,
Herkes beni izlerken,
Çıplak kalamıyorum.
Diyorum psikoloğa,
Uyuyor nedense,
Sıkıcı hayatımdan olsa gerek
Sonra saat çalıyor ve bir gözünü açıyor
Zamanın doldu diyor,
Sanki ben bilmiyorum
Değil mi küçük kız
Yine sen olduğuna göre
Çzel olmalısın diyorum
Bana bakıyor sahipsiz sahipsiz
O yüzden değil diyor
Benim de bir şeyim var
Göstermeye geldim
Hafifçe boynunu eğiyor,
Avuçlarını açıyor...
Bundan sonra kendime ne yapsam,
Fayda etmiyor...
sevdiğim şarkı, anlamlı ve sevdiğim bir resim...ve üzerine kurulu yazılanlar... bu çok hoş bir çalışma olmuş ve bir o kadar da karmaşık. diğer yazılanlardan farklı. "hikaye" , aklından pek çok şey geçmiş olmalı yazarken. çünkü yön bulmamla yönümü şaşırmam bir oldu. ordan oraya girdim çıktım. her satırda kelebek aradım, sonunda karmaşık zihninden çıkıp resimde buldum. ve bu yazılanlar ,resimsizken sona koca bir soru işareti bırakır sanırım.
bu karmaşanda boğulan olmaz umarım...
Joined: Jun 14, 2005
Posts: 1521
Location: Ýstanbul
Posted:
Wed Feb 07, 2007 1:23 am
Yabancı bir ‘Sen’
Bir daha asla dönmemek üzere edilen yeminlerle karışık
Ve o camların buğusuna yazılan aşk sözcükleri kadar masum olsa da
Çlmek için sahneye çıkmak kadar zordur
Gerçekte ne hissettiğini söyleyebilmek
Mısraları büyülü bir şiirin içine hapsedebilirsin o yüzden
Her yazılan ölümsüz, her söylenmek istenip de
Geride hep acı bir tat bırakanlar
Bir şairin kaleminden, bu şiire akarlar..
Kendine yabancı bir 'Sen' gizli bu ruhunda.
İçerisi o kadar dolmuş ki, kendini bulamaz olmuş
Yinede umutlu, sanki her hikayenin sonunda
Derler, tüm keder ve kasvet yok olurmuş
Sevdiğin, yada sevdiğini sandığın
İnandığın, yada inandığını sandığın
Hepsi teker teker seni vurunca
Gülüyorum yüzüne, çünkü pek sararmış.
Ve kapıları açılıyor yağmurun huzurunda
Duacısı olmuş kalbinin, tüm değer verdiklerin.
Birer çiçek atıyorlar o uzun düş yoluna
Pek çoğu sana sahip olabilmek için.
Bak işte o çiçekler büyüdü, sana sesleniyorlar.
“Anne, beni de kucakla !” diyorlar.
Her biri bir aşkın meyvesi anıların,
Kalbinde dolaşan kanla besleniyorlar.
Geçmişin vampir kollarına kendini bırakma !
Cesaret ister kendine kazığı saplayabilmek,
Bununla yaşamak pek bir zordur
Geriye dönebilmek içinse…
Çlmek için sahneye çıkmak kadar zordur
Gerçekte ne hissettiğini söyleyebilmek…
_________________ Been there. Seen that. Got the scars.
Joined: Jun 14, 2005
Posts: 1521
Location: Ýstanbul
Posted:
Tue Feb 20, 2007 9:00 pm
İnanamasam da bu masala...
Koşmak için hazırlanmıştık bu Dünya'ya
Emeklemeyi geç öğreniyor insanlar
Bana gel yapıyordu bir tarafta annem,
Diğer tarafta düşmanlar vardı,
Küçük bir çocukken en iyi biliyor insan,
kimin cici
kimin pis olduğunu...
Uçurumun eşiğinde durup da aşağıya bakıyor.
Çalamıyor bir parça,
Çünkü hislerini mısralara dökemiyor bu çok saçma
Nasıl koyulabilir sanrılar gerçeklerin yerine
Koyu bir bulut sanki bu ezgi
Yağdırdıkça yağdırıyor
Dövüyor beni
Sürüklüyor uçurum kenarına
Ve lanet ediyorum herkese
Çünkü beni kandırdılar
Annem demişti bana ruhumuz olduğunu
Kandırmış beni,
şimdi kanıyor o yüzden,
Ruhsuz bir hayat
Gözyaşının akmadığı bir yüz,
Kıvrılmıyor asla bu ağız,
Sözlerim dökülemiyor özgürce.
Tüm inandıklarım
birer birer
yokoluyor sessizce...
_________________ Been there. Seen that. Got the scars.
Joined: Jun 14, 2005
Posts: 1521
Location: Ýstanbul
Posted:
Tue Feb 27, 2007 10:25 pm
Garipseyemedim (?)
Duacısı olduğum tüm bu renkler;
Buzlardan maviler, yüreğimden kırmızılar
şarkılardan sarılar ve hatta griler,
Hüzün dolu bulutlardan.
Alevleri içinde bu hayatın;
bazıları yıprandıkça, kimileri yeniden doğuyor.
Burkulmuş her bir kalp için,
Yaraya 1 gün boyunca buz, asla yetmiyor.
Soldukça soluyor güllerle beraber tenin;
sana dur diyor,çok fazla kan bağışladın
bana, bize, sessizliğe,
ve üzgünüm,
kırmızı birer boyadır bu kan yapıcı besinler
Tuvalde bu asık yüzler neden ;
Kimi çaresiz, kimi kimsesiz
bir umuda, bir şarkıya muhtaç
ki varsa ruhu, dansetsin.
Kapalı bir kutu olsa da, deliver;
Çünkü akması, ağlaması gerek
yağmur gibi, gelişigüzel, kurallara inat
mahvetsin güzelliği, ama hissetsin
Buzlardan maviler iyileştirir ya seni
Kırmızılıklar hayat verir tekrardan
Sarışın şarkılarla dans et durma,
Tekrar hissetmek için, biraz da yağmur ağla.
_________________ Been there. Seen that. Got the scars.
'sevmek' kelimesi rastgele serpiştirilir ya etrafa,en basit yorumdur ;belki de en özü...işte ben o sözcüğü bu şiirine yüklüyorum;çünkü bu şiiri gerçekten çok sevdim.
maviye doyamadım,kırmızıya yetemedim,sarıya kucak açtım,griyle damla olup aktım...
ama karar veremedim; ' yağmur ağla' mı, ' yağmurla ağla' mı, yoksa ' yağmurda ağla' mı?
bana burası bir kusur gibi geldi sanki ;ama baştan sona bir bütün içinde akıp giden,renklerden dizelere açılan bu şiir tek kelimeyle sihrini yitirmez sanırım.
Joined: Jun 14, 2005
Posts: 1521
Location: Ýstanbul
Posted:
Thu Mar 22, 2007 10:57 pm
Köle Martı
O sadece bir martı,
Ne bulutlarla dans edebilmiş,
Ne de tuzlu suyun tadına bakabilmiş.
Çifte sonsuzluğun ortasında,
Suçsuz yere hüküm giymiş.
Hiçbir kilit bu kafesi açmıyor.
Çırpınıyor boşuna, ama nafile !
Bırakmam onu gökyüzüne,
İşte güzel, oyuncak bir vapur
Ona verdiğim değerin simgesi.
Çünkü biliyorum, yorulunca tüm martılar,
Vapurlara sığınır genelde...
Kime aşıksın, neye muhtaçsın, banane !
Sen sadece bir martısın.
Umutsuz, sahtekar bir ozanın,
Silik dizelerinde yaşayan,
Ve belkide bu nedenle
Tek dileği, kanat çırpmak olan...
Kaleminiz asla kırılmasın !
_________________ Been there. Seen that. Got the scars.
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum
FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.
FRPWorld, yeni bir frp dünyası
Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır. Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.