Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: KristaCast
    Bugün: 32
    Dün: 35
    Toplam: 90396

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 966
    Üye: 1
    Toplam: 967

    Şu An Bağlı:
    01 : egevix

    FrpWorld.Com :: View topic - ZAMAN KILICI
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     ZAMAN KILICI View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Ghost_OF_A_Rose
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Oct 08, 2003
    Posts: 338

    PostPosted: Fri Jan 23, 2004 3:11 pm Reply with quoteBack to top

    "Her şehrin ana kontrol merkezleri vardır ve batı da Monoc için öyle. Ne kadar krallıklar arası hırsızlık ve yasa dışı işler varsa hepsi batı aracılığıyla olur." dedi Santia.

    Faras daha da ilginçleşen konuya çoktan kaptırmıştı kendini ve ağzından çıkan tek şey;
    "Yani?" oldu.

    Santia arkasına yaslandı ve kollarını rahat bıraktı. Bildiklerini konuşmaktan fazlasıyla hoşlanıyormuş gibi bir hali vardı.Bildiği için ve bunların merakla karşılanıyor olması için.

    "Yanisi...Hırsızlar büyücülerle şimdiye kadar hiç iş yapmadı ve ben tarih süreçlerini de göze alarak büyücülere asla güvenmediğimi ve güvenmeyeceğimi söylemek zorundayım. Kısacası her durumu düşünmüş olmalıydınız. Elinizdeki en büyük kozu vermişsiniz."

    Bu yorum ve tesbit içten ve doğal söylenmiş olmasından ötürü Faras'ı hoşnut kılmıştı. Gözlerini devirdi ve hayranlık nidası çıkararak gülümsedi. Santia için bu gülümseme kesinlikle tek bir anlam taşıyordu....baştan çıkarıcı...

    "Düşündüğümden daha çok şey biliyorsun..."

    "Gördüğünden de..."

    "Aslına bakarsan bu işe bende pek içim rahat girmiyorum. Büyücüler konusunda sana katılıyorum. Ama batı konusunu senin anlattığın şekilde bilmediğimizi de söylemeliyim."

    "Ne yani lanet büyüklükte lanet bir loncasınız ama bunu hiç bir hırsızınız bilmiyor mu?"

    "Sen dışında hayır."

    "Ben de loncanın hırsızı olmadığıma göre..."

    "Çzgürlüğe de toz kondurmuyoruz yani."

    "Prensip..."

    İkisi içinde içten kahkahalar atılmıştı. Aralarında başlayan iletişim sohbetle hoşlaşmış ve ısınmaya başlamıştı. Faras ayağa kalktı ve hanın arka tarafına doğru yürümeye başladı bunu yapmadan önce de Santia ya oturmasını ve geleceğini söyleyen bir işaret yapmıştı. Bekleyecekti...İstese de kalkamazdı...Çyle de yaptı...

    _________________
    YaÅ?am; ölümle onur arasında gidip gelen ince bir çizgiden ibaret..."Toprakla birim" kabul ediyorum bu sözü...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Ghost_OF_A_Rose
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Oct 08, 2003
    Posts: 338

    PostPosted: Fri Jan 23, 2004 4:04 pm Reply with quoteBack to top

    Uzun omayan bir süre bekledi Santia. Bunun sonunda iki büyük kupa bira bitirmişti ama hızlı içmişti yine de uzun süre beklemedi... Faras geldiğinde yanında sarışın ve hoş bi kadın vardı. Hırsız gibi değildi ama kolyesinden süikastçilerden olduğu anlaşılabiliyordu... Faras onu masaya konuk etti ve Santia ile tanıştırdı.. Adı Liny idi bu kızın. güzel ve etkileyici bir fiziğe sahipti. Oturdu ve gülümsemeyle Santia'ya baktı. Santia Faras'a soru sorarcasına odaklanmıştı. Faras konuşmaya başlamanın zamanın geldiğini biliyordu.

    "Senin düşüncelerinde ve benim güvenebildiğim tek süikastçi...O na anlat ama hanımlar ben gitmeliyim.."

    Santia şaşkındı ama bir şey söylemedi. Masa da aynlız kaldıklarında hala birbirlerine bakıyorlardı...Santia içinden onun da geçtiğini düşündüğü bir kelimeyi çıkardı "rakip"....

    _________________
    YaÅ?am; ölümle onur arasında gidip gelen ince bir çizgiden ibaret..."Toprakla birim" kabul ediyorum bu sözü...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Ghost_OF_A_Rose
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Oct 08, 2003
    Posts: 338

    PostPosted: Tue Jan 27, 2004 4:16 pm Reply with quoteBack to top

    Uzun bir süre aynı düşünceleri barındırdığını gözleyebildiği kızla konuştu. Akşam yüzünü göstermeye başlamıştı bile. bugün yapması gereken şeyi yapmamaıştı ilk kez askerleri izlemişti ve daldığı konuşma sonrası bunu hatırladığında çok geç olmuştu. Ayağa kalktı ve gözünü kızdan ayırmadan elini uzattı.

    "Sizinle konuşmak bir zevkti. Umarım size anlatmaya çalıştığı şeyi gerçekleştirebilirsiniz."

    "Merak etme...faras bilmeyecek ve bu benim için hiç sorun değil."

    Santia planını uygulamak için yardımcı bulmuştu. Bu işte loncanın haberinin omayacağı bir şey olacaktı. öğrenildiğinde tepkileri şevkle bekleyecekti...

    _________________
    YaÅ?am; ölümle onur arasında gidip gelen ince bir çizgiden ibaret..."Toprakla birim" kabul ediyorum bu sözü...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Ghost_OF_A_Rose
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Oct 08, 2003
    Posts: 338

    PostPosted: Thu Jan 29, 2004 4:34 pm Reply with quoteBack to top

    Santia bugün askerleri izlemeyi kaçırdığı için sinirleri bozuk bir halde dolaşmaya başlamıştı belki de. Farkında değildi ama hayat onun oyun oynuyoruz sandığı anada ciddileşiyordu ve bu kalbini sorgulamasını sağlıyordu.Adımlarını hızlandırdı ve tanıdık biriyle karşılaşmamak için dua etti tanrıçasına ama birini dışlamıştı zaten tanrıçada onun duasını uzun zamandan sonra ilk kez kabul etti. Ama düşündüğünde farklı bir konumda. Bir hanın arka çıkışında yani dar bir sokağa açılan çöp boşaltma kağısının yanında duvara yaslanmış bir şekilde bir asker oturuyordu. kan revan içinde...santia'nın canını acıtırcasına....Vaz geçtirmek için uğraşıyordu sanki zaman...yaşamaktan vazgeçmesi için...

    _________________
    YaÅ?am; ölümle onur arasında gidip gelen ince bir çizgiden ibaret..."Toprakla birim" kabul ediyorum bu sözü...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Ghost_OF_A_Rose
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Oct 08, 2003
    Posts: 338

    PostPosted: Fri Jan 30, 2004 11:00 am Reply with quoteBack to top

    Hızla duvara yaslanmış askerin yanına çömeldi ve gözlerinin içine odaklandı Santia. Canının acıdığını gururundan belli etmeyen ve dişlerini sıkarken bile gülümsemeyi başaran bir askerdi bu. Santia'nın uzun zamandan sonra görmeyi isteyeceği yegane insanlardan biriydi belki de. Edgar... Ama neden yaralıydı. işte bu soruydu onu delirten. Sesindeki endişeyi istemeden dışarı vurdu ama başka şansı yoktu.

    "Lordum! ne oldu size? lanet olsun."

    Sonradan bu argo kelimeyi söylediği için pişman olmuştu ama ağzını kapatması fayda getirmedi, yaralı haliyle gülebildiği kadar canlı güldü Edgar.

    "Lütfen leydim haklısınız....Aslında ne olduğunu bende kesin bilmiyorum... Burada uyandım desem yeridir."

    "Peki kalkabilir misiniz?"

    "Tabiii.."

    Santia bunu duymuş ayağa kalkarken ensesine inen bir darbeyle karanlığı gördü...uzun sürede öle kalacaktı...

    _________________
    YaÅ?am; ölümle onur arasında gidip gelen ince bir çizgiden ibaret..."Toprakla birim" kabul ediyorum bu sözü...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Ghost_OF_A_Rose
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Oct 08, 2003
    Posts: 338

    PostPosted: Mon Feb 02, 2004 1:24 pm Reply with quoteBack to top

    Santia bedenini titreten bir soğuklukta açtı gözlerini. İç karartıcı ve üşütücü bir soğuklukla, taş kağlı bi oda...oda demeye bin şahit,... küçük bir hapishane hücresi gibi. Yanlızdı ve üşüyordu. konuşacak biri de yoktu. üstelik elbisesi de yırtılmıştı. bu hiç hoşuna gitmemişti...getirenlerin başka emelleri de olmuştu bu kesin. dudakları kurumuştu....ama buna tezat olarak bedeni deli gibi soğuktu. Edgar'ın nereye götürüldüğünü bilmiyordu ama merak etmeye başlamıştı. Buraya neden getirildiği hakkında tek bir fikri yoktu ama içinde hapsolduğu yapı ona çok şey anlatıyordu....süikastçiler....

    Bunlar geçerken aklından hücre kapısı açıldı ve içeri garip bir hayvan kürkü montu olan bir adam girdi. Mükemmel ve çok sıkı bir vücudu vardı Santia'nın gözlediğ.. kesinlikle fiziğini iyi kullanna biriydi. Savaşta....uzun boyu onun dikkat çekmesini sağlayan bir diğer unsurdu. orta yaşlardaydı ve saçları hafifçe kıraşmıştı. Santia'nın dizlerini doplamış haline baktı ve onu süzdü. sonra karşısında ki masaya yavaşça dayanıdı.

    "Getrdiklerinde bana bu kadar güzel olduğunu anlatmamışlardı."

    "Teşekkür ederim ama ben aynı düşünceleri barındırmıyorum...sizin için."

    "Ah! yapma güzelim kızmadın öyle değil mi?"

    "Kaçırıldığıma mı senin karşımda yaptığın ukalalığa mı?"

    "Her ikisi de.. Her neyse seni giydirdiklerinde odama getiriler orada daha rahat konuşuruz inan bana....hoşakal."

    Santia elini duvara geçirdi ve snirlerine hakim olabilmek için tanrıçasına yalvarmaya başladı. Bu iş çok uzayacaktı hel de Süikastçilerle hırsızların karşı karşıya kaldıkları bir durumda...

    _________________
    YaÅ?am; ölümle onur arasında gidip gelen ince bir çizgiden ibaret..."Toprakla birim" kabul ediyorum bu sözü...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Ghost_OF_A_Rose
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Oct 08, 2003
    Posts: 338

    PostPosted: Sun Feb 08, 2004 11:32 am Reply with quoteBack to top

    Santia giymek zorunda kaldığı şeyden hiç memnun olmamıştı. saray kadınlarnın giydiği tarzda bir elbiseydi ve o elbiselerden nefret ederdi. Buz mavisiydi ve korselerinde vücudu sıkmaktan başka bir işe yaramayan aksesuarlar olduğunu düşünmesi giymesine engel olamamaıştı. Büyük bir odadan, saçma sapan bir koridordan geçirirlip adamın odasına götürüldü. Eğer burası tahmin ettiği yerse bu adamın adı Kızıl olmalıydı. Bu onun gerçek adı değildi tabii. Süikastçilerin patronuydu ve hırsızlar arasında bile fazlaca yaygın bir ünü vardı.

    Santia içeri girdi ve girer girmez gözlerini üzerine dikmiş adamın işaretiyle bir koltuğa oturdu. Adamın sesi farklı anlamlar taşıyabilecek kadar soğuktu.

    "Çok güzel olmuşsunuz leydim."

    "Teşekkür etmememi bekleme benden."

    "Yo. beklemedim zaten."

    "Evet..Neden buradayım?"

    "Acelecisin bayan Santia."

    "Acele? Bu lanet elbiseyi bile giyecek kadar ağır davrandım bence."

    "Peki öyle olsun. Buradasın çünkü sen Kunduzların kozusun. benim için büyük tehlikesin bebeğim. Her şeyi çözüp planımı bozmana izin veremem öyle değil mi?"

    "Plan alnet olası süikastçiler. zaten bu müttefiklik içinde herkes birbiri için plan yapıyor hepinizin ayağı zaten çukurda..."

    _________________
    YaÅ?am; ölümle onur arasında gidip gelen ince bir çizgiden ibaret..."Toprakla birim" kabul ediyorum bu sözü...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Ghost_OF_A_Rose
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Oct 08, 2003
    Posts: 338

    PostPosted: Mon Feb 16, 2004 2:13 pm Reply with quoteBack to top

    Adamın söylenen karşı hiç bir tepki vermemiş olması canını sıkmıştı aslında çünkü beklediği ve yaratmayı arzuladığı etki ve tepki bu değildi. suikastçilerin beklenenden daha farklı bir güç kazanmış olduklarını fark etmek zor olmamaıştı Santi için ama yine de şaşkınlık ifadesinden yoksun bu adamın gözlerine muzur ve sapık bakışlarını dikip, konuşması hiç hoşuna gitmiyordu. Zaten erkekle pek iyi iletişim kuramayan Santia, böyle katillikten öte isteklere ve yeteneklere sahip adamların karşısında da hiç konuşamıyordu. Çoğu zaman da sınırını aşardı. Tıpkı şimdiki gibi.

    "Sadece onurunuz olmasaydı bazı şeyleri göz ardı etmek kolay olurdu ama loncalar da yapılan işlerin pislik derecesi onurla ifade edilemeyecek kadar büyük...."

    Adam gözlerini kızgınlıkla kıstı ve Santia'nın boğazına hançerini dayadı. santia irkilmemiş ve korku tepkisi vermemeişti ama arkasına yaslanmak zorunda kalmıştı. boğazında oluşmaya başlayan sıcak ince çizgiyi hissedebiliyordu. suikastçi gözlerini kısık halde odaklamışken Santia'ya sesinin en sert sesiyle konuştu...

    "Küçük hanım cümlelerini dikkatli kur. Ayrıca onurdan anlaman için sokaklarda gezmekten fazlasını yapmalısın bebeğim, bilmeme anladın mı?"

    Santia korkusunu belli etmiyor hatta belli edecek bir korku bile yaratmıyordu. Başını kımıldatmıyordu. belki de suikastçinin sinirlireni bozanda bu olmuştu ama beklediği gibi susturamadı Santia'yı.

    "Sen benim sokaklarda sizden fazla neler öğrendiğimi tahmin bile demezsin."

    "Çyle mi dersin?"

    Bu sırada hançeri Santia'nın boynundan çekmişti akan kan fazla değildi ama sıcaklığını hissettiriyordu. suikastçi hızla kendini toparladı ve hiç bir şey söylemede kapıyı vurup çıktı, kapıyı kilitledi. mumlarda sönmüştü...karanlık can alıcıydı ve düşündürücü. hiç bir ses olmadan hiç bir an yaşatmayacak kadar da korkutucu ve tehditkar...

    _________________
    YaÅ?am; ölümle onur arasında gidip gelen ince bir çizgiden ibaret..."Toprakla birim" kabul ediyorum bu sözü...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Ghost_OF_A_Rose
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Oct 08, 2003
    Posts: 338

    PostPosted: Wed Feb 18, 2004 5:06 pm Reply with quoteBack to top

    BAşLANGIÇ

    Santia iki gündür saçma sapan bir öğün yemekle beraber, bu dört duvarlı hücremsi yerde kalıyordu. Odada sadece tek bir tane büyük olmasada, küçük de denemeyecek bir pencere dışında hiç bir mimasi taraf yoktu. Söylemek zorunda bırakıldığı şeyler üzerinde fazlaca düşünmesi adına verilmişti bu günler. Çstelik uzunca bir süre daha burada bırakılacağını düşünüyordu. zaman hızlı geçmiyordu ama günde yediği dayak sayısı düşünüldüğünde bedeni çokça yorgun oluyordu ve uyku zamanı geçiriyordu. kaba saba bir adam belki de bu loncanın patronunu kızdıran bu kızın lanet olası bir lağım faresi olduğunu hayal edip tavrını ona göçe düzenliyordu. yüzü ciddi anlamda çiziklerle süslenmişti. bedenin çoğu yeri tekmelerle çürütülmüştü. kolundaki hançer kesikler acısını arttıran bir diğer unsurdu. yüzündeki çizikler güzelliğini çekici kılsada, bacaklarındaki morluklar için aynı şeyi düşünemiyordu.

    ikinci günün gecesi de aynı şekilde geçiyordu, sabaha doğru adamı beklemekle...dövülmek ve hançer çizikleriyle boğuşmak için. Ama dikkatini buğlu pençereye çevirdi Santia birden bire. Kalktı yerinden ve buğu sildi camdan....Karşısındaki uzun zamandır bekleyip, dilediği bir yüzdü...FARAS...

    Bu kez beklemekten ve uyumaktan başka bir şey yapacağını düşünüp rahatlattı kendini. Faras işaretlerle bir şeyler anlatıyordu ama anlamak güçtü. Sesini duyamıyor, dudaklarını okuyamıyordu. Ama yine anlamaı zorda olsa başardı. Dudakları en yavaş haliyle..."Seni kurtaracağım." diyordu.

    Faras, Santia'nın tepkisini beklemedi ve iki parmağını birleştirip, ileriyi gösterdi. Ağaçlardan inen dört siyah cübbeli şahıs koşmaya başladı...Biri çatıya tırmanmaya başlamış, biri içeriye girmek için kapıya yönelmiş, diğer iki kişide kanalizasyon kapağını kaldırmıştı. Faras da yüzünde ki rahatlıköla, Santia'ya göz kırpıp, ağaca çıkıp yerleşti. arbeletini çıkardı ve okunu mekanizmaya yerleştirdi. hedefini aldı ve bekledi. Santia yüzünde acı bir gülümsemeyle izliyordu olanları. Bir operasyondu neredeyse bu.. Ama yinede kurtarılmaya çalışıldığı yer suikastçılar loncası olduğundan bu oldukça da doğaldı...

    Santia rahatlamıştı, zaten daha fazla kesilebilecek bir yerinin kalmadığını düşündüğünde dövülmek artık mümkün olsa da acı vermeyecekti ama yinede hançerin tenini kestiğini görmeyeeck olmak hoş geliyordu kulağa...şimdi sadece beklemek zorundaydı...Beklemeliydi...Kapı açıldığında rakada kalacak şekilde kapının sağına duvara sırtını dayadı ve bekledi...

    _________________
    YaÅ?am; ölümle onur arasında gidip gelen ince bir çizgiden ibaret..."Toprakla birim" kabul ediyorum bu sözü...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Ghost_OF_A_Rose
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Oct 08, 2003
    Posts: 338

    PostPosted: Fri Feb 20, 2004 1:56 pm Reply with quoteBack to top

    Kapı hızla açıldı ve içeri gelenin kim olduğunu umursamadan boynuna atıldı Santia ama çırpınan ve kızı üzerinden atmak isteyen adam ellerini bir şey yapmayacağı anlamını taşıyan bir tavırla iki yana kaldırdı ve fısıltı halinde konuştu.

    "Santia...dur benim...Faras."

    Santia durakladı ve boynuna atladığı adamı bıraktı geri çekildi ve karanlıkta olda görmeye çalıştığı yüze baktı. faras kıza hiç. nir şey demedi ve elinden tutup peşi sıra koşturarak odadan ve bulundukları yerden çıktı. uzun bir süre bekleyemeyeceklerini anladıklarınsda buluşabildikleri hırsız arkadaşlarıyla yetinmek zorunda kalıp kendi loncalarının yolunu tuttular. geri de kalan iki kişinin de dönmesi için dua etmekten başka şlansları yoktu.

    Lonca kapısı içeride oturan hırsızları bir anda kendine çekerek açıldı. içeri girenler sırayla yerlerine otururlarken, Faras da Santia ile patronun odasının yolunu tuttu. ama her şeye rağmen yeterince dayanmış olan bedeni Santia ya çok baskı yapıyordu. Bir süre gözlerini açık tutmaya çalıştı ama göz kapakları ciddi anlamda ağır gelmeye başlamıştı ona. faras yanında yürümeye ÇABALAYAN kızın teklediğini fark etti. Ona tam zamanında çevirdi kafasını. Santia duvara tutundu ve kendini bıraktı. Faras'ın kucağına düştüğünde gözleri tamamen kapoanmış, yoırgunluk bedenini esir almıştı. Faras bu deli gibi etkilendiği kızı süzdü ve kucağına alıp odasına doğru yola koyuldu. Onu yatağına yatırdıktan sonra üzerini örttü ve kapıyı sıkıca kapayıp çıktı. Kızı düşünürken sabah uyandığında Faras'ın odasında uyuduğunu fark ettiğinde ne düşüneceğiydi...

    _________________
    YaÅ?am; ölümle onur arasında gidip gelen ince bir çizgiden ibaret..."Toprakla birim" kabul ediyorum bu sözü...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Ghost_OF_A_Rose
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Oct 08, 2003
    Posts: 338

    PostPosted: Sat Feb 21, 2004 8:15 pm Reply with quoteBack to top

    Santia uyandığında gözleri tanımadığı odanın dekorunu incelemeye başlamıştı. bunun lonca odası olduğu kesindi ve kimin odaısında olsuğunu da tahmin etmesi güç değildi. bedeninde sarılı duran bandajları ve bezleri fark etmesi de güç olmamıştı. Ayağa kalktı ve başının dönmesiyle yeniden oturdu ama gözleri başka bir şey için açılmıştı.

    Gözlerinin önünde bir adam duruyordu. gecenin karanlığı henüz yok olmamıştı ama karşısındaki siyah pelerinli adamın gözlerinde ki kırmızı renk ona kim olduğu hakkında bilgi de verebiliyordu. Uzun zamandan beri beklediği bir fırsat yakalamıştı bu adam. Çok eski düşmanlarından biriydi ama bu işe karışmış olması ve zaman kılıcını yönlendirecek olan kişi olması Santia yı bir anda yeniden önemli bir hırsız yapmıştı. pencerenin içeri konuk ettiği rüzgarda pelerinin havalanmasını takmayan adam...Tahan idi. Eskilerde... çok eskilerde...saf kan bir vampir...

    _________________
    YaÅ?am; ölümle onur arasında gidip gelen ince bir çizgiden ibaret..."Toprakla birim" kabul ediyorum bu sözü...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Ghost_OF_A_Rose
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Oct 08, 2003
    Posts: 338

    PostPosted: Sun Feb 22, 2004 1:12 pm Reply with quoteBack to top

    Santia gözlerini hızla yeniden açtı. Rüya içinde rüya görüyormuş gibiydi. Uyandığında yine aynı oda ve aynı dekor vardı ama hava aydınlanmıştı. Sonra pencerenin önüne baktı ve hatırlaması gerken bir şeymiş gibi, birinin olması gerketiğini düşündü. ama yoktı Tahan yoktu. Zaten o zifiri karanlıkta yoktu. Korku ve endişe hisleri de sarmamıştı bedenini. Kapı açıldı ve hızla, irkilerek ve hafif bir ürpertiyle çevirdi kafasını Santia, kapı yönüne.

    İçeri giren Faras'dı. Çzerinde yaprak yeşili bir gömlek ve o renge yakın bir pantolon vardı. Pelerini siyahtı ve dizlerinin hemen altında biten çizmeleride. Saçları ıslaktı. Yeni duş almış gibiydi. Santia o an gerçekten yakışılı görünen bu adamın kendisi için önemli olacak olmasının kaçınılmaz olduğunu itiraf etti. Faras kapıda ona baktıktan sonra gözlerini kısarak gülümsedi. Hemen önüne geldi ve durdu. Tek eli ile meçini çevirirken, tek eliyşe pencerenin kenarına dayandı. saçlarının arasında dans eden rüzgarda düşünüldüğünde, etkileyiciliği kuşku götürmezdi... Sesini en etkileyici tona getirip konuştu.

    "İyi uyuudnuz mu bakalım leydi Santia?"

    "Ah! evet harika...ya aslına bakarsan en son hatırladığım şey patrona gidiyor olduğumuz."

    "Yolda zarif bedeniniz bayılınca uyumuş oldunuz. Hem merak etme ben o işi hallettim, şimdide konuşsan olur."

    Santia rahatlamış olduğunu belli etmek istermiş gibi yatağa attı kendini. gözlerini kapadı ve kollarını iki yanda açtı. Santia rahatlayan ruhunun huzurunu hissederken Faras'ın sözlerini duydu. Sesi acılı ve endişeliydi.

    "Dün Büyücülerin lonası saldırıya uğramış."

    "Kim tarafından?"

    "Tam emin değiliz ama bir vampirmiş."

    Santia telaşla kalktı ve yatağın üzerinde bağdaş kurdu. bu beklemediği bir haberdi. Gördüklerinin tamamen rüya olduğuna yemin edebilirdi. Ama neden onu sadece görüngüden ibaret kılmıştı ki? Neden öldürmemişti? Santia bu vampirle yıllar önce karşılaşmıştı. Kardeşini gözleri önünde kana kana içen bu vampir onun için unutulmadık ve acı veren bir kişiydi. Çylede kalacaktı ama anlaşılan bu acının dinmesinesinden çok yeniden ağırlaşmasını hedefliyordu Tahan... Gözerinin telaşe halini ve birden bire büyüyen, korkulu bakışlarını fark etmemişti Santia ama o bakışlar Faras'a hedeflenmişti. Faras endişeyle oturdu Santia'nın yanına.

    "Ne oldu Santia?"

    "Ben...şey...Bir rüya sanmıştım..."

    "Neyi?"

    "Gece uyandım ki ben bunu rüya sanıyordum...Karşımda vampir vardı bana bakıyor ve kırmızı gözlerindeki nefereti içime işliyordu. Sonra yeniden uyandım ve herşey bir rüyaymış gibi geldi bana."

    Santia bir süre başından geçenleri ve kardeşini gördüğü vampiri tanıdığını ve geçmişi ile ilgili acılı kısmı anlattı Faras'. Faras tek gözünü kırpmadan ilgiyle ve şevkatle dinlemişti Santia'yı.

    "Ve dün yeniden anımsattı kardeşimi bana. Bunun için gelmiş gibiydi sanki..."

    Sözü bittiğinde gözlerinden inen bir kaç damla yaşın farkına varmmaıştı ama ilgi ve acısını paylaşamya okadar ihtiyacı vardı ki. faras'ın sarılma girişimine karşı koymadı. Başını onun göğsüne yasladı ve Faras'ın saçlarını okşamasına izin verdi. Ağlayışı hızlandı. Ama uzun zaman olmuştu içini göz yaşlarıyla dışarı vurmayalı. Faras sesini fısıltı haliyle kullandı.

    "Santi merak etme, bu iş artık ne senle, ne benle yanlızca ilgili...artık işin ta kendisiyiz ve kuralları biz koyacağız."

    Santia başını geri çekti ve soran gözlerle, şaşkınlıkla baktı onun gözlerine. Faras çenesinden zarifçe tuttu Santia'nın. Gözleri dudaklarında gezindi ve göz yaşlarıyla ıslanan dudakları, Faras'ın sıcaklığıyla ısındı. Küçük ve Santi için beklenmedik bu öpücükten sonra Faras ayağa kalktı ve kapıya yürüdü. Arkasını bir kez bile dönmedi sadece durakladı ama kapıyı kapatıp çıktı.

    Santia hisslerini anlatmanın imkansızlığını biliyordu. Herşey beklediğinden hızlı ya da karışık işliyordu. Ama biliyordu ve emin olabiliyordu ki bu iş artık tamamen planlanandan farklı olacaktı. Çstelik ona yardım edecek olanda bu işe Santia'yı sokan olacaktı. Zaman kılıcı beklenenden çok nefret kusacaktı ve intikam demirinde dolaşacak her bir damla kanda hapsolacaktı...

    _________________
    YaÅ?am; ölümle onur arasında gidip gelen ince bir çizgiden ibaret..."Toprakla birim" kabul ediyorum bu sözü...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Ghost_OF_A_Rose
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Oct 08, 2003
    Posts: 338

    PostPosted: Thu Feb 26, 2004 8:50 am Reply with quoteBack to top

    Zaman kılıcının hissiyatlarından biriydi kan dökmek. Döktüğü kanları içerdi adeta. Dünyanın hiç bir yerinde bulunamayacak, eşsiz parlaklıktaki bir demirden yapılmıştı bu kılıç. Parlaklığı güneşle beraber, rünleri yansıtır her bir rününde "kan" ve "ölüm" yazardı. Bu kılıç dövülmeye başlandığında amaçlanan çok farklı olsada, eline geçirip kullanma şansına sahip olan sadece iki kişi olmuş tarih boyunca. şimdi yeryüzünde sırra kadem basmış ama eski çağda bir rüzgarın tek parçları olan elflerin en güzeli Palantrii, diğeri yeni çağda kılıcı elinden bırakma gafletini gösteren vambir lordu Tahan...

    Zaman kılıcı bu yüzden önemliydi işte. Gücü doruk noktasında olan bir sıcaklık ve hırs sarılıydı demiri. Çldürmek bir zevk, yaşatmak bir acıydı onun için. Ama zamanında eydi Palantrii bunu kontrol etmeyi başarmış, kılıcın iradesine kalmamış, iradesini kılıca yansıtmıştı. Bu da o çağda ölüm yerine yaşam getirmişti. Kılıç bundan rahatsızdı ama sahibine aşıktı. Nasıl düşebilirdi onun pürüzsüz elf güzelliğini terk edip. Ellerindeki sahiplik duygusunun ışığını önemsemeyip...

    Tahan yeni çağda bu kılıcı almılş ki bu da karmaşık aile ağacı sonrası ona geçmişti. Yani Tahan da elf kanı vardı. Yer yüzünde kalan bir kaç elf kanından biri. Kılıcı kullanabilmesi de buna bağlıydı. Elf kanına. gerçi efsaneler her ırkın onu kullanabileceği gerçeğini kabul ediyordu acak bu mücevher hep elf soyunda doşlaşmıştı. O yüzden kılıcın aşinalığı da elf ırkınaydı. Tahan tam bir elf olmasada, onun damarlarında dolaşan kanın yarısı bu hissi kılıca aksettirmişti. Ama Tahan kılıcın iradesine yenik düşmemek konusunda, güzel elf Palantrii kadar başarılı olamamıştı. Kılıcın iradesinde köle olmuştu. Gerçi bu kan dökme işlemi bile belli bir alanda olmuştu ama yeni çağda korkunç olan şey...zaman kılıcnın çalınmış olmasıydı.

    Zaman kılıcının zamanı yansıtan ve kontrol eden bir gücü var denirdi. Ama bunu sıksık yapğamaz, öfkesinin zirveye çıkmasını beklerdi. bekldei...Çfkesi zirvede ama şimdi hırsızlar, suikastçiler ve büyücülerin ortaklaşa yaptıkları bir kaçırma fikri vardı. Ancak neree gideceğini bilmeyen kılıç için sürpriz, Santia'nın sonradan öğrenebileceği, tüyleri diken diken yapan bir gerçekti. Kılıç LOSKLIAS'a gidecekti...Yani..vampir yurduna...

    _________________
    YaÅ?am; ölümle onur arasında gidip gelen ince bir çizgiden ibaret..."Toprakla birim" kabul ediyorum bu sözü...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Ghost_OF_A_Rose
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Oct 08, 2003
    Posts: 338

    PostPosted: Fri Feb 27, 2004 9:03 am Reply with quoteBack to top

    Santia ne Faras'ı bulmak için çabaladı ne de başka birini. Kimseye haber vermeden çıktı loncadan. Arkasına bile bakmadı. Aklında o gün yerde yaralı gördüğü asker Edgar vardı. Ne olmuştu, nasıl olmuştu? bunu öğrenmenin tek yolu, saray askerlerinin çalışma yaptığı ve genelde kaçırmadığı anlar için o bildiği yere gitmekti. Çyle bir zamandık ki şimdi. Ne yapacaklarını kestirebiliyordu Santiai, ne de olabilecekleri. güneşin batmasına az kalmıştı, tam zamanında gelmişti en doğru anlamıyla. o kadar uzun uyumuştu ki. Bir gün boyunca. Faras odadan çıktıktan sonra da uyumaya devam etmişti. Bedeni yediği dayakları düşündüğünde yorgun olmakta haklıydı...

    O bildik ağacına çıktı ve beklediği anı seyredaldı. İki asker, içlerinde Edgar'ın olmadığı iki asker dövüşüyordu. bileklerinde kılıçları hızla savrulurken, gerilen kasları bu düellonun uzun zamandır devam ettiğinin bir göstergesiydi. Santia'nın şimdiye kadar tanık olmadığı bir hareket bitirdi dövüşü. Haifif sarışın olan asker hızla kılıcını attı ve rakibinin yanından kayarak geçip, kılıcı kaptı, ayağa öyle bir çeviklikle kalktı ki, hızı izleyenlerce bile tahmine yatkın değildi. Kılıcın kabzası eline yerleşir yerleşmez, rakibinin ensesindeydi ucu. Rakip arkadaşı da şaşkındı bir anda gelişen hamleden ama elinden kılıcını attı, teslim olur gibi ellerini iki yanda kaldırdı, gülümsemeleri Santia'nın bile kulağına gelen bir kahkahayla sonlandı. Eğitim komutabları alkışlarken hareketi, eğitimin sonlandığını üzülerek izledi Santia. Yapacağı tek bir şey kalmıştı, saraya girecekti...

    _________________
    YaÅ?am; ölümle onur arasında gidip gelen ince bir çizgiden ibaret..."Toprakla birim" kabul ediyorum bu sözü...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Ghost_OF_A_Rose
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Oct 08, 2003
    Posts: 338

    PostPosted: Thu Mar 04, 2004 9:56 am Reply with quoteBack to top

    SARAY DUVARLARI

    Her şey zaten karmakarışık ve anlamsızken neden aklı onda kalmıştı ki? Nasıl düşünebiliyordu ama tüm bunların ötesinde içinde ki tecrübeyle buğlanmış ses ona sarayın bazı kesimlerininde zaman kılıcı işine karışmış olduğunu söylüyordu. Saraya girmek bir de bu yönden iyi olacaktı. Ağaçtan atladı ve yere sağlam basıp, parmak uçlarını torakta tutarken gözlerini saraydan hiç ayırmadı. Bu işten ne Faras'ın, ne loncanın haberi olmayacaktı. Çstelik onu aramaya geleceklerini düşünse de kimse saraya girebileceğini akıl etmezdi. Havanın kararmasını beklemek için sırtını ağaca dayayıp, topuklarının üzerine oturdu...

    ....
    Zaten kısa bir zaman sonra batan güneşte onu karanlığın içinde kamufle etmişti. Saray ışıl ışıldı her zaman ki gibi. Kral bu diye geçirdi aklından. İstediği zaman yaşam, istediği zaman ölüm vaadediyor. Muhtemelen yakalanacak olursa Santia için ölüm vaadedecekti. Ama ne korkusu...Santia için tehilke ve risk hayat demekti. Uzunca bir hayat....

    Hızla sarayın etrafında dolaşa dolşa, duvarlarına daha da yaklaştı. Duvarlar onu rahatsız edecek kadar yüksek ve soğuktu bu kesin. Ama içeride kimin olabileceğini düşündükçe bu düşünceleri de attı aklından. Sarayın en arka duvarı; genelde saray hizmerkarlarının odalarının bulunduğu bir koridora çıkmalıydı. Daha önce yapılmayı amaçlayan ama gerçekleştirilemeyen soygunlara hazırlanırken çok kez bakmıştı sarayın haritasına.

    Duvar boyunca uzanan sarmaşıklardan birinin yardımyla tırmanmaya başladı. İlk pencereden içeriye girdi ve sadece bir gaz lambasıyla aydınlanan koridorda bir süre nefesini de tutup ilerlemeden durdu. Bu etrafı dinlemeye başladığının işaretiydi. Sırtını dayadığı dıvar kısmının hemen yanından başlayan odanın kapısının ardından, hoş fısıltılar ve aşk sözcükleri geliyordu. Ama işşin ilginç tarafı konuşulan muhabbet kralın tahttan düşüp düşmemesi konusuna kadar gelmişti. Bir plan gibi. Ama Santia kulaklarını konuşulanlara kapadı ve yavaşça, sessi,zce koridorda ilerlemeye başladı. Bir şeyleri fazla bilmek insanın başını belaya sokardı. Az bilmek her zaman iidir diye geçirdi aklından.

    Koridor boyunca ilerlerken aklında tek isim vardı ve onu bulmak hem bireysel olarak iyilik, hem de bu işe karışıp karşımadıkları hakkında bilgi için lonca açısından iyilikti.. Gece onu korumaya yeminliyke, koridorda sessiz ve zarif yürüyüşünü hızlandırdı. Ama hala sessizdi. Buradan askerlerin odalarının bir sıra halinde bulunduğu koridora geçecekti. Onda önce Edgar'ın karşısına çıkması iyi bir jest olabilirdi tabii...

    _________________
    YaÅ?am; ölümle onur arasında gidip gelen ince bir çizgiden ibaret..."Toprakla birim" kabul ediyorum bu sözü...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.66 Saniye