Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: atocih
    Bugün: 10
    Dün: 27
    Toplam: 89931

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1572
    Üye: 1
    Toplam: 1573

    Şu An Bağlı:
    01 : atocih

    FrpWorld.Com :: View topic - Hükümsüzler
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Hükümsüzler View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Walter
    Yönetici





    Joined: Oct 22, 2005
    Posts: 523
    Location: Gilead

    PostPosted: Thu Jan 06, 2011 8:09 pm Reply with quoteBack to top

    "21 ruhun anlaşması denge üzerine kuruludur. Ne bir fazla ne bir az, denge bozulursa bütün diyarlara yıkım gelir."

    Yüce Ejderha "Rüzgarbiçen"

    Glaroth



    “Hüküm nedir Arcevin ?” dedi uzun boylu, bordo renkli pelerinli adam, ilgiyle elini taşlaşmış, savaşçının üzerinde gezdiriyordu. Siyah gözleri duygudan yoksun gibiydi, kukuletası açık olduğundan, Uzun kızıl, saçları açığa çıkmıştı. “Hüküm bildiğimiz anlamda kontrol demektir, bu bir nevi iç güdü gibi. Bu taşlaşmış yaratıklar bu sahip olduğum beden olduğumuzdan daha farklı, daha güçsüz daha korunmasız. Fakat daha uygar…”

    Hafif kamburunu çıkarmış paçavralar içinde ateş yakmaya çalışan, bir gözü kör bir ucube gibi görünen Arcevin. “Hüküm dediğin bizden çok uzakta Baxulios,” dedi sadece.

    “Doğru söylüyorsun” dedi Baxulios siyah gözlerini kubbe şeklinde tasarlanmış yıldızlar döşenmiş tavana bakarak. Heykellerin arasında dolaştı. Birçok savaşçı, büyücü ve birçok ırk ve yaratıktan oluşan heykeller bütün geniş salonu kaplıyordu. Salonun iki metre çapında, büyük sütunlar tutmaktaydı. Birçok sütuna ince işlemeleri Rünlerle kazınan tuhaf isimler yazılmıştı. Çoğunun değerli taşlarla bezendiğine şüphe yoktu. “Çok gelişmişler bu kadarını ummamıştım.”

    “Justisar, birçok ırkı potasında erittiği için her zaman en gelişmiş kıta olarak kalacak.” dedi Arcevin, bir meşaleyi tutuşturmayı başararak. Ayağa kalktı, kısa boylu ve tıknazdı, yüzü hatırlanmayacak derecede sıradan olan adamın beyaz kör olan gözü onu biraz dikkat çekici kılıyordu. “Buradan çıkmalıyız.”

    “Onu biliyorum Arcevin.” dedi uzun boylu, yakışıklı Baxulios, kızıl saçlarını elinin tersiyle düzeltirken. Arcevin, tek gözüyle etrafı gözlemeyi ihmal etmiyordu. Yan yana duran iki adam zıtlıkların birleşimi görünüyordu. Uzunluğu kısalığı, çirkinliği güzelliği ile tabi iyiliği ve kötülüğünde zıtlığı.

    “Dikkat çekmeden çıkamayacakmışız gibi görünüyor.” dedi Baxulios, en sonunda sıkılmıştı. Sol elini havaya kaldırdı. Dirseğine kadar kolu, İnce bir beyaz ışığa dönüştü. O sırada Arcevin, yanındaki adamın kolunu tutarak büktü. Hemen cebinden çıkardığı ufak bir metali ışığa temas ettirince, Baxulios’un kolu tekrar normal haline döndü.

    “Ne yapıyorsun Arc -”

    “Asıl sen ne yapıyorsun be adam ?” dedi Arcevin hırıltılı genizden gelen sesiyle, “Kubbe yıkılırsa, ortadaki sütunlarda yıkılır, ardışık şekilde bunlar birbirini izler, sonra kendi kendimize mezarımızı yapmış oluruz.

    Baxulios, hızla dönerek kısa boylu adamın gırtlağına yapıştı. “Buradan çıkmam gerek ,Arcevin. Ona ulaşmam gerek. Hala yaşıyor mu bilmeliyim ?”

    “Birimizin öldüğünü sende hissettin değil mi? Onu hatırlayınca gitti hülyalı halin.” dedi
    Arcevin, yakasını kurtararak üzerini düzeltti Bunun bir manası yoktu üstü başı gayet dağınık bir biçimdeydi. Homurdanarak etrafa baktı “Yaklaşık İki üç bin yıl öncesiydi değil mi ?”

    Kızıl saçlı yakışıklı adam, Baxulios, evet manasında başını salladı. Gözleri güzel bir elf dişisinin üzerindeydi. “ Bu güzel bir kız değil mi? O is bundan çok daha güzeldi Arcevin. Çok daha güzel…”

    “Biliyorum.” dedi, kel başını kaşıyan Arcevin, sütunların etrafını incelemeye başladı, Baxulios ise, gözleri elf kadında geçmişi düşünüyordu. Güzel badem gözleri düşünüyordu, gülümseyince içinin cız edişini, midesindeki garip kasılmayı. Baxulios hep kendini sevmişti ta ki onu görmeden önce… “Buradan gitmeliyiz, hiçbir şey bulamadın mı Yüce Demirkerten

    Arcevin ? Bir çıkış yolu olmalı. Soraya ‘ya ulaşmak zorundayım. ”

    Arcevin, zamanın çok gerisinde kalmış lakabını duyunca gülümsedi. “Arıyorum, Işıksoğurtan. Seni bir zamanlar çok sevdiğin kadına ulaştıracak olan yine benim demek.” Baxulios on doğru sertçe bakınca “Ha ha arıyorum arıyorum.” diye gülümsedi kısa boylu adam.

    “Ne kadar arasan da bulamayacaksın Arcevin.” dedi karanlığın köşelerinden gelen bir ses. “Çünkü bu oda sizi mühürlemek için yapıldı.”

    İki adam şaşırmış bir biçimde ikisine doğru gelen, Kan kızılı cüppesi geliş hızıyla savrulan, meşaleyle geçişinde bütün meşaleleri yakan bir adam gördüler.Salon büyük intişamla aydınlandı bir çok suretin glgesi duvarlarda belirdi. Adam hızla gelirken kukuletasının altında beyazlamış sakalları cübbesinin altında parlak gümüş zırhı kızıl meşala ateşinde öfkeyle yanıyormuş gibi görünüyordu. Her adımı büyük salonda yaknkılanan bir davul sesi gibiydi.

    “Sen sen de kimsin ?” dedi Arcevin “Bizi nerden tanıyorsun, burada kimse bizi tanıyamaz. Sen-”

    “Bunun önemi var mı ?” diye araya girdi Baxulios, elinde beyaz bir ışık belirmişti bile.

    “Salaklaşma Baxulios.” diye hırladı Arcevin, gözleri, ışığı yansıtan alev gibi pelerini ve gümüş rengi zırhındaydı. “Bizi yenebileceğini düşünmese buraya girmezdi.”

    Vücudu ateş gibi öfkeyle yanan adam, kukuletasını açtığında gözleri dolu, yaşlı bir adama dönüştü. Vücuduna uymayan yaşlı görüntüsü, ve gözlerindeki derin manayla, onları tanıdığını gösteriyordu. “Hiç değişmemişsiniz. Arcevin, Baxulios.”

    “Glaroth.” Diye fısıldadılar iki adam şaşkınlıkla. Baxulios bir anda o güvenini yitirmiş omuzlarını düşürerek kalakaldı. Elindeki ışık topu kayboldu dizlerinin üzerine çöktü. Arcevin, yüzünde korkunç bir ifadeyle geriye çekildi. Glaroth’un yüzündeki gerçeği görmüştü “Bizim ne olduğumuzu biliyorsun. Buraya o yüzden geldin. Bizi infaz etmeye. Kardeşlerini öldürmeye”

    Glaroth,’un gözünde dolan damla aşağıya kaydı. “ Siz zaten yaşamıyorsunuz ki ? Sadece öyle olduğunu sanıyorsunuz. Ben sizi özgürlüğe ulaştırmaya geldim, Çzgünüm kardeşlerim çok üzgünüm siz artık hükümsüzlerden birisiniz.”

    _________________
    BeÅ? dakika süren savaÅ?lar binlerce yıl süren efsaneler yaratır. O yüzden savaÅ?ta korkuyla deÄ?il tatmin hissi duyarak ölmelisin. O zaman arkandan aÄ?layacak insan kalmıÅ? olur.
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mail
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.54 Saniye