Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: KirbyJoine
    Bugün: 8
    Dün: 23
    Toplam: 90337

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1506
    Üye: 0
    Toplam: 1506

    FrpWorld.Com :: View topic - Fantastik Edebiyat: Kara deliğin içinde...
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Fantastik Edebiyat: Kara deliğin içinde... View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Efla
    Site Admin
    Site Admin





    Joined: Apr 10, 2004
    Posts: 3916
    Location: Ankara

    PostPosted: Wed Aug 11, 2010 9:17 am Reply with quoteBack to top

    İnternette rastladığım güzel bir yazı. Sizlerle de paylaşayım dedim. Orjinali şu adresteydi:
    http://www.sabitfikir.com/dosyalar/fantastik-edebiyat-kara-deligin-icinde-kucuk-oyuncu-isik-toplarinin-pesinde


    Fantastik Edebiyat: Kara deliğin içinde; küçük, oyuncu ışık toplarının peşinde...
    Oylum Yılmaz

    Fantastik edebiyata duyduğu ilgiyle Tzvetan TodorovÂ?un Â?FantastikÂ? kitabını eline alanlar, kısa süre içinde ciddi bir hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Çünkü Todorov, yapısalcı bir yaklaşımla bu edebi türü incelerken, her şeyden öte onun alegorik ve şiirsel okumaya kapalı olduğunu belirler. Ve türü ortaya koyan ilk eserleri ele alır: MaupassantÂ?ın, Henry JamesÂ?in, HoffmannÂ?ın öyküleri, Balzac, Nerval gibi yazarların bu türe giren romanlarıdır bunlar ve günümüzün fantastik anlatılarıyla hiç ilgileri yoktur. Çalışmanın nihayetinde ise fantastik edebiyatın KafkaÂ?yla birlikte bittiğini belirtir Todorov. Çünkü, fantastik anlatılar doğal bir olaydan yola çıkarak doğaüstüne varırken, Kafka (DönüşümÂ?ü masaya yatırarak)doğaüstü bir olaydan yola çıkarak anlatı boyunca bu doğaüstü hali doğallaştırmıştır. Yani Â?türün sorunlaştırdığı karşıtlığı Kafka askıya almışÂ? ve fantastiğe son vermiştir.

    Oysa ki malumunuz, fantastik için her şey daha yeni başlıyordur. J.R.R. Tolkien Yüzüklerin EfendisiÂ?nde görkemle ve onun ardından Ursula K. LeGuin Yerdeniz BeşlemesiÂ?nde zarafetle giriş yaparlar fantastik edebiyatın tam içine. Çstelik alegorik (her ne kadar Tolkien bunu reddetse de) ve şiirsel okumanın kapılarını açarlar türe. Yanlarında birisi daha var dır: Mervyn Peake. Bu eksantrik yazar, Gormenghast ÇçlemesiÂ?yle fantezi edebiyata onun en lirik-satirik ürününü armağan eder. Fantastik kurgu ile bilimkurgu arasındaki sınırlar bellidir belli olmasına ama fantezinin tarihine göz atarken Frank HerbertÂ?ın Dune serisi ile AsimovÂ?un Vakıf serisi de içimizden geçer ister istemez. Çzellikle Dune serisinde fantastik kurgunun izleri çok belirgindir. C.S. Lewis her ne kadar masal türüne daha çok yaklaşsa da Â?Narnia GünlükleriÂ?yle, Anne McCafreyy ise Pern serisi ile türün temelini atanlar arasında yer alırlar. 80Â?li yıllara geldiğimizde fantastik edebiyata Tery Prancet adının ve Disk Dünya kitaplarının damgasını vurduğunu görürüz. Son yıllarda ise Fantastik edebiyat okurlarının gönlündeki isim kuşkusuz Robert Jordan olur. Zira kendisi dünya üzerindeki en uzun fantastik seriye imzasını atmıştır: Zaman Çarkı.

    Fantastik, ama niçin?
    TodorovÂ?un yanılgıları ile yapısal çözümlemelerini bir yana bırakırsak, düşünürün fantastiğe dair belli bazı yargılarının günümüz anlatılarını da kapsayabildiğini görürüz. Ona göre fantastik, yazarın ve edebiyatın bir anlamda elini kolunu bağlayan iki tür sansür biçimini aşmıştır: Yazarın gerçekçi bir dille aşmayı başaramayacağı bazı izlekler doğaüstü anlatı yoluyla aşılır: ensest, eşcinsellik, çoklu birleşme, ölüsevicilik, vampirizm ve aşırı şehvet gibi toplumsal olarak sansürlenmiş sen izlekleridir bunlar. Diğer bir sansür biçimi ise yazarın kendi kendine uyguladığı sansür biçimidir; yani ben izlekleri. Her türlü taşkınlık biçimi, şeytanın, karanlık tarafın hesabına yazıldığı sürece dile getirilebilir olur. Â?Doğaüstünün işlevi, yasanın kıskacından kurtararak metnin yasayı delmesini sağlamaktırÂ?, TodorovÂ?a göre.

    Dolayısıyla hiç şüphesiz bir karşı çıkıştır fantastik edebiyat. Edebiyat zaten başlı başına bir muhalefet etme biçimiyse eğer, fantastik anlatı da onun en muhalif kollarından biridir. Hayal kurmak ne kadar özgürleştiriyorsa benliğimizi, fantezi de o ölçüde özgürlüğün peşindedir. Hayal kurmak ne denli uzaklaştırıyorsa bizi gerçeklerden ve hayattan işte fantezi de ancak o denli kaçış edebiyatı yapıyor demektir.

    Düşünürün bir başka saptaması ise dile dairdir. Ona göre, Â?Doğaüstü, dilden kaynaklanır, aynı zamanda hem bir sonucu hem bir kanıtır: şeytanlar ve vampirler yalnızca sözcüklerden ibaret olmakla kalmaz; dil, aynı zamanda hiçbir zaman olmayanı, Â?doğaüstüÂ? yü algılamamızı sağlarÂ?. Çyleyse fantastik anlatıya karşı duyduğumuz yoğun ilginin sebeplerinden biri de açık seçik ortada demektir: En başta yarattığımız dilin doğasındadır, doğaüstü. Biz onu kim bilir belki de hiç olmayacak hikayelerimizi anlatabilmek için icat etmişizdir! O zaman fantastik anlatılardan kaçmak, onu kaçmakla suçlamak, edebiyatın kötü çocuğu ilan etmek niye?

    Kim korkar ejderhalardan?

    Ursula K. LeGuin, Â?Kadınlar, Rüyalar, EjderhalarÂ? adı altında topladığı seçme yazılarından birinde bu sorunun cevabını incelikle verir. Â?Amerikalılar Ejderhalardan Niye Korkar?Â?, diye sorar önce ve sonra bu korkunun sadece Amerikalılara ait olmadığını, teknolojik olarak ilerlemiş tüm toplumların az ya da çok fanteziye karşı olduğunu belirler. Hatta sadece fanteziye değil, kurmacaya da karşıdırlar. LeGuinÂ?e göre bunun temelinde püritenlik, çalışma ahlakı, her şeyden kar etme zihniyeti ve hatta cinsel eğilimlerimiz yatar. Daha doğrusu bugün dünyayı yöneten otuz yaşını geçmiş beyaz-erkeklerin eğilimleri... İş adamlarının dünyasında Â?Savaş ve BarışÂ?ı da Â?Yüzüklerin EfendisiÂ?ni de okumak -eğer bu edime bir eğitim ya da kendini geliştirme değeri yakıştırılmıyorsa- Â?işÂ? değildir. Ve dolayısıyla da bunları okuyanlar ya kendi içlerine kapanıyorlardır sapkın bir biçimde ya da kaçıyorlardır, tabii eğer bir edebiyat öğretmeni ya da eleştirmen falan değillerse. LeGuin, zamanımızın asıl kaçış edebiyatının Â?sahte gerçekçilikÂ? olduğunu söyler. Bunun en başarılı örneğininse, Â?o bütünüyle gerçekdışı şahaseri, günlük borsa raporlarını okumaktır.Â? Oysa fantezi ile para birbirleriyle ters orantılı olarak gelişirler. Hayat anlayışınız sadece gündelik dertlerden, maddi başarılarınızdan ve iş, para, ev gibi onun türlü göstergelerinden ibaretse, bir hobbitin sihirli bir yüzüğü bir yanardağın derinliklerine atmak için gösterdiği çaba elbette ki sizi ilgilendirmez, tıpkı iktidara ve hırsa karşı gösterilen tüm insani çabaların ilgilendirmediği gibi... Â?Fantezi elbette hakikidir. Olgulara dayanmaz, ama hakikidir. Çocuklar bilir bunu. Yetişkinler de bilir, zaten çoğu bu yüzden fanteziden korkar. Fantezideki hakikatin, yaşamaya mecbur edildikleri ve kabullendikleri hayatın sahteliğine, kofluğuna, gereksizliğine, sıradanlığına karşı bir meydan okuma, hatta tehdit oluşturduğunu bilirler. Ejderhalardan korkarlar, çünkü özgürlükten korkarlar.Â? Yerdeniz Beşlemesinin dördüncü kitabı Tehanu, yazarın bu görüşlerinin en etkileyici alegorisidir belki de. Başına kötü, çok kötü şeyler gelmiş bir kız çocuğunun etkileyici bir ejderhaya dönüşümünü anlattığı bu hikayede, ruhumuzdaki özgürlük arayışını, ejderhalar ve dolayısıyla olağanüstü anlatıyı yansılar LeGuin. Dünyanın cümle kötülüklerine karşın, içimizde yaşattığımız ejderhaları uyandırmaya çağırır gibidir bizleri...

    Hal böyleyken, tüm bu korkulara ve toplumsal dışlamalara rağmen, fantezi anlatıya karşı çılgınlığa varan toplu ilginin kaynağında ciddi bir karşı çıkış olduğunu görmemek mümkün değil. Kimi eleştirmenler, bu karşı çıkışın temelinde artık tamamen çökmüş olan modernizm projesini görürler. Teorik olarak akıl çağıyla bağdaşan, bilime ve teknolojiye büyük bir inanç ve hayranlık besleyen insan zihni, tüm bunların kültürel karşılığı olan modernizmle uyum sağlayamamış, bu uyumsuzluk postmodernizmi doğurmuş ve bu doğum ise beraberinde kocaman ruhsal kara delikler yaratmıştır gönüllerimizde. Fantezi anlatılar, postmodern yaşamın kara delikleri içinde, gönlümüzü umutla dolduran, küçük, oyuncu ışık toplarıdır öyleyse.

    Fantastik edebiyatın başyapıtları

    Yüzüklerin Efendisi - En büyük kaçış destanı
    İngiliz edebiyatı profesörü ve dilbilimci J.R.R. TolkienÂ?in, çocuklarına güzel bir masal yazmak için kalemi kağıdı ilk eline aldığı an, edebiyat tarihinde yepyeni bir dönemin açıldığı ana denk düşer. Bugün kabul ettiğimiz anlamda fantastik edebiyatın kurucusudur Tolkien ve yine kabul etmek gerekirse henüz onun yapıtını gölgede bırakacak, onu aşacak bir eser verilmemiştir. Ama açılan yol öylesine geniş öylesine zengindir ki, pek çok farklı bakış açısını, türü kucaklar ister istemez. TolkienÂ?in HobbitÂ?le başlayıp Yüzüklerin EfendiÂ?siyle süren, Silmarillion ve Güç Yüzüklerine Dair adlı kitaplarıyla derinleşen anlatısının en belirleyici özelliklerinden biri, normal bir dünyada baş gösteren olağanüstülükleri anlatmak yerine tamamen olağanüstü bir dünyaya ve o dünyada geçen olaylara dair olmasıdır. Günümüzde fantastik anlatıları tanımlamak için konulmuş genel geçer bir kural haline gelen bu özellik yine bugün bize pek sıra dışı gelmese de eserin yayımlandığı 1950Â?li yıllar için kendi çapında bir sansasyon anlamına da gelir. Yapıtın ikinci başat özelliği ise insanı bir Â?türÂ? olarak ele alması ve hikaye içinde ona ikincil hatta daha da aşağı sıralarda bir yerlerde yer vermesidir. Yüzüklerin EfendisiÂ?nin başkahramanları tartışmasız hobbitler ve Orta DünyaÂ?yı terk ettikleri için hüzünlendiğimiz elflerdir. Tolkien, insanı, Â?türlerden, bir türÂ? olarak ele alırken, varoluşumuzdan bu yana aklımızı ve yüreğimizi kurcalayan, evrendeki başka akıllı varlıklara olan özlemimizi, ihtiyacımızı vurgular. Diğer yandan da Â?dünya sadece bize ait değilÂ? düşüncesine yönlendirir okurlarını.

    Yüzüklerin Efendisi, güce ve iktidara karşı verilen büyük bir savaşımın hikayesidir. Yazarına göre ise başlı başına bir tarih kitabıdır. Yazımı on yedi yıl süren, yazarının ölümüyle yarım kalan Orta Dünya tarihiÂ? Lehçeleriyle birlikte kendine ait dilleri, koskocaman bir tarihi, kendine özgü türleri olan, tıpkı bizim yaşadığımız dünya gibi karmaşık ve zorlu bir yerdir Orta Dünya ve Yüzüklerin Efendisi Orta DünyaÂ?da geçen en dramatik, en görkemli epik hikayedir. Fedakarlık ve dostluk, doğa sevgisi ve barış üzerine yazılmış bir yolculuk, bir büyüme hikayesi.

    Tolkien, kovuğunda oturan basit bir hobbitin 111Â?inci yaşgünü kutlamasının hazırlıklarını anlatmaya başladığı daha ilk anda, belki de romanın daha ilk satırında, bize büyük, tahmin edemeyeceğimiz kadar büyük bir hikayenin içinde olduğumuzu sezdirir. Bu sezdiriş, roman ilerledikçe artarak devam eder, heyecanımıza heyecan katar. En şahanesi ise yazarın bizi bir kere bile hayal kırıklığına uğratmayacak olmasıdır. Hikayenin hiçbir yerinden eli boş dönmeyiz ve belki de yüz milyonlarca insan sırf bu sebepten Yüzüklerin EfendisiÂ?ni böylesine çok severiz. Boşluk kelimesi, TolkienÂ?in literatüründe yok gibidir. Bir büyücünün her zaman tam vaktinde olması gereken yerde olduğunu, her altının parlamadığını ve her gezginin yolunu yitirmediğini çok iyi biliriz.

    Narnia Günlükleri - Olmayan ülkede büyüme savaşı
    C.S.Lewis, Yüzüklerin Efendisi ile aynı yıllarda kaleme alır Narnia GünlükleriÂ?ni. Onun TolkienÂ?le iyi arkadaş olduğunu ve iki yazarın sık sık bir araya gelerek görüşlerini paylaştıklarını biliyoruz. Narnia Günlükleri, özellikle kahramanlarının çocuk olması ve kurgusu itibariyle fantezi bir hikayeden çok masal türüne yaklaşsa da fantastik kurgu olarak kabul edilir. Kahramanlarımız NarniaÂ?ya gerçek dünyanın içinden geçtikleri gizli bir kapı aracılığıyla girerler. Burası, kötü bir hükümdarın emrinde, halkının tarihini unuttuğu bir ülkedir... Kahramanlarımızın kötülükle yüzleşip, tamamen kurtarmakla yükümlü oldukları büyüleyici, içimizdeki o yok ülke ve bu yok ülkede geçe masalsı, kendin özgü bir büyüme hikayesidir bizleri bekleyen.

    Yazıldığı dönem ve üslubu göz önüne alındığında Narnia GünlükleriÂ?nin türün temelini atan eserlerden biri olduğu kabul edilir. Bu kabul edişte hikayenin bugün bile hala çok sevilip okunmasının da önemli bir rolü olduğu söylenilebilir.

    Yerdeniz - Yeryüzüne bir zarif dokunuş
    Ursula K.LeGuin, bir üçleme olarak tasarladığı, zaman içinde altı kitaba ulaştırdığı Yerdeniz serisini 1960Â?lı yılların sonunda yayımlar. Fantezi hikayelerinin hala bir edebiyat türü olup olamayacağının tartışıldığı bu yıllarda Yerdeniz Büyücüsü edebiyat çevrelerine verilmiş, lafı gediğine oturtan etkili bir yanıt olur. Çstelik dili öyle etkileyici bir biçimde kullanmıştır ki yazar, türün saygınlık derecesini o zamana dek görülmemiş bir biçimde yükseltmiştir.

    YerdenizÂ?in öyküsü fantastik edebiyatın klasik kurgusu olan kahramanın epik yolculuğu temeline oturur. Yazarın deyişiyle yolculuk üzerine uzun helezon biçiminde bir kurguÂ? Efsanevi kahramanımız genç büyücü GedÂ?in olgunlaşma yolculuğunun hikayesinde, onun üzerinde yaşadığı adalardan mürekkep Yerdeniz dünyasını ada ada tanımaya başlarız ilkin. Zira tanımak önemlidir çünkü, LeGuin bu fantastik öykünün merkezine isimlendirme dediği şeyi koymuştur. İsimlendirme, Yerdeniz dünyasındaki büyü sanatının temelinde yatan unsurdur. Yerdeniz dünyasının büyücüleri kişilerin, hayvanların, bitkilerin ve nesnelerin gerçek isimlerini bildikleri zaman büyü yapabilirler ancak. Büyü, bir anlamda tanımak, bilmek, daha doğrusunu söylemek gerekirse bilgi demektir. LeGuin anlatısı boyunca bilginin gücünü vurgulamaktan vazgeçmez. Diğer yandan da dil ve gerçeklik ilişkisini, dilin aynı anda hem hapsedici hem de özgürleştirici tavrını sorgular ustalıkla.

    Ejderhaların ve büyünün özel bir yeri vardır Yerdeniz serisinde. Ejderhalar, olgun, güçlü, bilge yaratıklar olarak karşımıza çıkarlar ve işte tam da bu nedenle kayıptırlar. Ruhumuzun ta en gerilerine sürgün ettiğimiz, Â?ötekiÂ?leştirdiğimiz yanlarımızın birer temsilcisi gibidirler. Büyücülük ise bir anlamda sanatçılık demektir. Bu bağlamda LeGuin, Yerdeniz serisinin sanat, yani yaratıcı tecrübe ve yaratıcı süreç üzerine olduğunu söyler.

    Ancak bu temel izleklerin yanı sıra YerdenizÂ?in her kitabı ayrı ayrı izlekler üzerine kuruludur. Yerdeniz Büyücüsü, büyümek üzerinedir; Atuan Mezarları, cinsellik ve cinsel kimliğini bulma savaşına dair yazılmıştır; En Uzak Sahil ölümü, Tehanu, kötülüğü ve o kötülükle yüzleşebilmeyi, Çteki Rüzgar ise, dönüşümü ve yaşamı anlatır.

    Gormenghast Ççlemesi - Tartışmasız özgün
    Edebiyat dünyasının en gizemli, en eksantrik ve belki de en kadri kıymeti bilinmemiş kalemlerinden biri olan Mervyn PeakeÂ?in elinden çıkma Gormenghast Ççlemesi için; kimileri fantastik edebiyatın gelmiş geçmiş en iyi yapıtlarından biri olduğunu, kimileri onun gotik yazın kategorisine sokulması gerektiğini, kimlileri eserin kategori dışı kabul edildiğini, çoğunluk ise fantastik edebiyatın tahtına oturmada Yüzüklerin Efendisi dışındaki tek aday olabileceğini söyler. Hepsi temelde haklıdır aslında. Zira Gormenghast bu yargıların aynı anda hem hepsi hem hiçbiridir çünkü. Ve işte tam bu noktada elimizde ve aklımızda yapıta dair tek bir şey kalacaktır: Yapıtın tartışmasız özgünlüğü.

    Ççlemenin iki kahramanı vardır: Steerpike ve Titus. Steerpike, ahçı yamaklığından Gormenghast şatosunu ele geçirmeye dek yükselecek, hırslı, hasis ve bir o kadar şahane bir anti-kahramandır. O GormenghastÂ?ı içten içe yıkmaya ve fethetmeye koyulduğunda karşımıza Gorgmenhast tarafından yutulmuş nice tuhaf karakter çıkacaktır. Titus ise, binlerce yıldır hüküm süren bir hanedanın tek varisi ve şatodan, tüm o geleneklerden kurtulup dış dünyayı tanımaya can atmaktadır. Bu iki kahramanın, üçleme boyunca sürecek gerilimi arasında gözlerimizin önünde tekrar tekrar tek bir şey yükselir: Gormenghast, Â?eklemli surların yumrukları arasından parçalanmış bir parmak gibi yükselen ve saygısızca göğe işaret edenÂ? o şato. Bilinmeyen bir zamanda, bilinmeyen bir diyarda var oluşunu sadece ve sadece kendisini bilmekle bulan bir şato... Nereden çıktıkları bile bin yıllar önce unutulmuş gelenekler ve adetlerle ayakta duran; kendini, içinde yaşayan belki de yarı-deli tüm karakterleri, delicesine ciddiye alan...

    Anthony BurgesÂ?e göre üçlemenin anlatımı, eski pagan hikayelerine yakındır. Çlen ritüel ustası, çıkagelen kahraman, şato, hizmetçiler koridoru, dağ, göl, çarpık ağaçlar, tuhaf yaratıklar, önseziler ve karanlık... Bunların hepsi tarih öncesi bir AvrupaÂ?ya aittir. Ççlemeye hem bu bağlamda, hem de yazarın kullandığı son derece görkemli dilin etkisiyle epik terimini yakıştırabiliriz.

    Sözün kısası, diğer fantastik serilerden okuyucu kitlesinin azlığıyla da ayrılan Gormenghast Ççlemesi, hem fantastik kurgunun hem de modern edebiyatın tartışmasız klasiklerinden biri. Ayrıca, Dost Körpe tarafından Türkçeleştirilmiş eserin çevirisi de ne mutlu ki Yüzüklerin Efendisi ile Yerdeniz serisinin çevirisi kadar etkileyici.

    Diskdünya Serisi - Fantezi bir şaka olsa!
    Yaşam ve ölüm, tanrı ve öteki dünya üzerine yazılmış, bu kavramları mizahi bir dille sorgulayan, Â?komikÂ? yanı ağır basan farklı bir fantastik seridir Tery PratchettÂ?in DiskdünyaÂ?sı. Yazar, komik ve sakar büyücü kahramanıyla asil duruşlu, vakur ve bilge büyücü imgesini bir güzel kırar zihinlerimizde. Ve kimilerine göre, daha önce fantezide görülmemiş bir şekilde, Shakespearevari bir yergi ustalığı gösterir seri boyunca.

    Disk dünya, bir kaplumbağanın sırtında uzayda yol alan, dümdüz bir dünyadır. Yazarının deyişiyle Â?bir dünya ve tüm dünyaların aynasıÂ?. Günümüzün mega-metropollerine; hırsızları, fahişeleri, karanlık sokakları, hiç oturmamış altyapısı ve iç bulandırıcı tüm mezbelelikleriyle pek benzeyen, DiskdünyaÂ?nın baş mekanı Ankh-Morpork ekseninde etkileyici bir sistem eleştirisi yapar Pratchett. Yazarın keskin dilinden ürün verdiği edebiyat türünün kendisi de nasibini alır. Pratchett, fantastik kurgunun trajedinin ve destanların içinden çekip çıkararak yeniden yarattığı kılıç ve kral mitlerini yerden yere vurmaktadır. Ve bu bağlamda Diskdünya serisi aracılığıyla, fantastik kurgu içinde oldukça farklı bir kapı açmıştır.

    Ejderha Mızrağı Destanı - Hiç durmaksızın büyüyen bir destan
    Â?Kahinin GülüÂ?, Â?KarakılıçÂ?, Â?Çlüm KapısıÂ? serileriyle de tanıdığımız fantastik anlatının efsanevi ikilisi Margaret Weis ve Tracy HickmanÂ?ın en önemli serisidir Â?Ejderha MızrağıÂ?. Krynn adlı dünyanın Ansalon kıtasında geçen ve edebi olarak o kadar da güçlü olmayan bu anlatının önemi hiç durmaksızın büyümesinde yatar. şöyle ki, Weis ve Hickman bu seri için öncelikle üç ana kitap yazmışlardır (Güz Alacakaranlığının Ejderhaları, Kış Gecesi Ejderhaları, İlkbahar şafağı Ejderhaları), ancak yarattıkları dünya o kadar sevilip benimsenmiştir ki hem kendileri hem de pek çok farklı yazar bu dünyada geçen çeşitli hikayeler kaleme almışlar ve almaya da devam ediyorlar. Ejderha Mızrağı adı altında seriler serileri, tarihçeler tarihçeleri kovalıyor. Ve Ansalon hep yaşıyor.

    Ejderha Mızrağı serisinde son durum: İngilizcede basılmış tam 190 kitap!

    Zaman Çarkı - Bırakın Ejder bir kez daha zamanın rüzgarlarına binsin
    Yazarı Robert JordanÂ?ın 2007 yılındaki ölümüyle 11. ciltte kalan, dünya üzerindeki en uzun fantastik serilerden biri:Zaman Çarkı. Ama hayranları ve takipçileri zaten biliyordur, JordanÂ?ın tamamlayamadığı serinin son cildi (ki onun da üç kitaptan oluşacağı ilan edildi), yazarın notları eşliğinde Brandon Sanderson tarafından tamamına erdiriliyor. Bu bağlamda elimizde Zaman Çarkı serisinin 12. Kitabı: Fırtına Toplanıyor var. Mürekkebi kurumadan söyleyelim, SandersonÂ?un kaleme aldığı kitap Jordan hayranlarını hayal kırıklığına uğratmayacak düzeyde.

    Zaman Çarkı dünyasında Tanrı yoktur. Çark dünyanın ve üzerinde yaşayanların kaderlerini dilediği gibi dokur. Bizler bu olağanüstü dünyayı Â?Yenidendoğan ejderÂ?in yeniden doğduğu zamandan itibaren tanımaya başlarız. Roman başlar başlamaz anlarız ki İki Nehir adı verilen yerde basit bir çiftçi ailesinin oğlu olarak dünyaya gelen, koyun çobanlığı yapan kahramanımız Rand AlÂ?ThorÂ?un kaderi, çarkın dokuduğu desenler arasında belki de en görkemlisi olacaktır. Zira o Zaman Çarkı dünyasında yüzyıllardır beklenen, kehanetlerde dillendirilen Â?Yenidendoğan EjderÂ?in ta kendisidir. RandÂ?ın ondan önce dünyaya gelen, Karanlık VarlıkÂ?la yaptığı savaşın sonucunda gücün eril yarısını lekeleyen ve yeryüzünü kaosa teslim eden bir önceki Â?ejderÂ?in başarısızlığına uğramaması mümkün müdür? Gücün temiz dişil yanını kullanan Aes SedailerÂ?den birisi tarafından bulunan ve kaderine yönlendirilen RandÂ?ın yolculuğuna İki NehirÂ?den dört arkadaşı daha katılacaktır ve bu beş toy insan Karanlık Varlıkla yapılacak Son Savaş da dahil olmak üzere insanlığın kaderini etkileyen önemli görevlerde bulunacaklardır.

    Zaman Çarkı, liderlik, siyaset, savaş, hırs, entrika üzerine yazılmış bir eser, dünya üzerinde hala hüküm süren ataerkil, savaşçı politikaları tıpkı bizimkine benzer bir dünya yaratarak eleştirir Jordan. Anlatının kahramanları iyi bir siyasi mücadele kurguladıkları ölçüde başarılı olurlar. Ancak başarının bedeli kendine ve sevdiklerine yabancılaşmakla ödüllendirilir ne yazık ki. Kişinin kendini tanıması, içindeki zayıflıkla da güçle de yüzleşmesi gerekliliğinin altını çizer gibidir yazarımız. Rand, hem dünyanın kurtarıcısı hem yıkıcısı olarak beklenir. Açık ki, Jordan gücün erkeklikle birleşiminden savaş ve yıkım, kadınlıkla birleşiminden siyaset, entrika ve bir parça da bilgelik öngörmektedir.

    Gelelim beklenen o büyük Son SavaşÂ?ın ilk kitabına. Fırtına ToplanıyorÂ?da savaşın bir adım öncesinde saflar sıklaşıyor, taraflar daha da belirginleşiyor ve kahramanlarımız görevlerini tamamen kabulleniyorlar. Hikaye birbirlerini hiç görmeseler de Yenidendoğan Ejderliğiyle barışmaya çalışan Rand ve Beyaz KuleÂ?nin en tepesine Amirlyn Makamına ulaşmaya çalışan Egwene arasında geçiyor, yani gücün dişil ve eril yarısının karanlığa karşı kendilerini tamamen bulma ve güçlendirme süreci işleniyor. Beyaz KuleÂ?nin Seancan baskınına karşı verdiği mücadele ve EgweneÂ?nin kuleyi birleştirmek yolunda attığı adımlara dair yazılmış bölümlerin özellikle etkileyici olduğunu söylemeden geçmeyelim.

    _________________
    Chaos is the law of nature,
    Order is the dream of man.
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's website
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Sat Sep 25, 2010 6:55 am Reply with quoteBack to top

    Okuyunca şöyle düşündüm. Fantastik olanın olağanlaştırılması da bazen öyküyü çok ilginç hale getirebiliyor. Çrneğin Kafkanın Dönüşüm ve Davası çok hoşuma giden kitaplardı... Bilmiyorum belki ben bu tarz hikayeleri daha çok seviyorum.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.53 Saniye