24 dizisindeki gerçek zamanı deneyeyim dedim ben de, bakalım okuyup beğenen olacak mı? Rahat olun okurken, dizideki baş karakter Jack Bauer ile alakası yok yani hiç bir şekilde spoiler söz konusu değil dizisiyle ilgili...
New Yorkta gecmesi olaylarin benim icin nostaljik oldu.. : ) ) Bunun disinda kesinlikle sahneler cok guzel ve surukleyici, karakterler de oyle. Ama belki birkac yan olay daha eklenebilir, sonucta filmde, bir saatlik bolumun gercekten bir saat surmesini biraz da icice gecen bir suru olay sagliyordu. : ) )
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
okunacağını bilsem uzatır bir saatin daha dolu dolu geçmesini sağlardım ama bu kadarı bile çoğu kişiye uzun gelecektir diye tahmin ediyorum. yorumun için sağol Firble...
Bence uzatma Okunma açısından değil ama konuyu bu şekilde bir saat olarak işlemen, yer ve zamanı ayrı ayrı belirterek anlatman sanki bir dizinin içinde sahneden sahneye atlıyormuşum hissi yarattı ki oldukça sevmeme yol açtı.
Gerçekten çok güzel başlamışsın. Devamını da en kısa zamanda okuruz umarım.
_________________ Thanks Mario but The princess is in another castle!!
Joined: Jan 25, 2005
Posts: 2113
Location: Duskwood
Posted:
Thu Sep 02, 2010 7:51 pm
Quote:
Yoğun geçen kar yağışının ardından güneş kendini yeni göstermeye başlamıştı. En sonunda kış yerini bahara bırakmaya karar vermişti. Yollarda yürümek işkenceydi hala ama, dükkanların camları bile soğuktan çatlamıştı, direklere yanlışlıkla değdiğinde ise derini kopartacak kadar soğuğun hala etkisini sürdürdüğünü acı içinde keşfedebiliyordun.
şimdi bir kere bu açılı şahnesi beni tam kalbimden yakaladı, hava durmunu anlatarak başlayan hikayelere bayılırım. insana hayal kurmak için aklına bir zemin hazırlıyor.
kalan iki bölümü de heyecanla okudum. 24 dizini pek seyretmemiştim ama olayların sahne atlayarak anlatım şekli çok hoşuma gitti, özellikle özet kısmı mükemmeldi. ipek gibi pürüzsüz bir anlatım kullanmışsın catboy, ve cidden diziden bir sahne olsa ancak bu kadar olurdu. Ortiz karakterini çok beğendiğim de eklemek istiyorum, arlo'nun aksine. kendisine gıcık oldum.
: ) ) ) Acikcasi hikayedeki bir yan hosuma gitti. Ozellikle ikinci bolumde, hem gozumde film sahneleri gibi sahneler canlanabiliyor, hem de insanlarin ic seslerini de bildigimiz icin hikaye daha renklenmis.... Aklimda birkac tane soru var aslinda muhtemelen CTU dan birisi de ajan cikacak.. Aslinda mekanlari da aklimda belli yerlere yerlestirdim. Mesela su ucuz otele Latin Amerikali ya da Afrikadan goc etmis birileri de ugrayabilirdi. : ) )) ) Hamam Boceginden bahsedince de benim aklimda hemen tahtakurusu canlandi... Daha olay hala belirsiz ama sanirim.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
Joined: Jan 25, 2005
Posts: 2113
Location: Duskwood
Posted:
Mon Sep 06, 2010 8:25 pm
Ççüncü bölüm de pek hoşuma gitti, özellikle Gürhan karakteri çok ilgimi çekti. Daha önce de kendisini pek çok hikayede gördük. Burada ise Arlo'nun yardımıcısı rolünde, pek uysal ve akıllı veee cici bir karakter olarak kendisini beğeniyoruz. Kahvenin köpüğü kalmadığı için ciddiyetle üzülüyor, gözlüğünü bile tutmuyor. Ama senin yazılarını ve tarzını gayet iyi bildiğim için Gürhan'ın ileride kilit karakter olacağından eminim, ve ayrıca başka süprizlerde bizi bekliyor olabilir!
Onun dışında, artık Mandy için söyleyecek tek kelime bulabiliyorum, o da sosyopat. Sevgilisini bile içi acımasına rağmen öldürebilmesi beni şoka uğrattı. Gerçi ikinci bölümde adam ile kızını gözünü kırpmadan öldürmesi de tüyler ürperticiydi.
Cole'un başına gelenler konusunda ise tahminim, kendi bankasını soyduran adamın, Ortiz'in neler döndüğünü anladığını fark ettiği için kaçırılmasını emretmiştir.
Benim asıl merak ettiğim Gürhan karakteri, bence önemli bir şeyler yapacak (yapmalı da ). Mandy sonraki bölümde kaç kişiyi öldürür bilmiyorum ama Arlo'nun salaklıklarına da devam edeceği kesin gibi.
Çok başarılı bir bölümdü, sonrakinide bekliyoruz efendim
Joined: Nov 29, 2006
Posts: 864
Location: Istanbul
Posted:
Tue Sep 07, 2010 10:22 am
En çok hoşuma giden karakter Mandy. Laga lugaya girmeden çekip vuruyor. Umarım hikayenin sonuna doğru içinde bastırdığı insanlığı hatırlayıp hidayete ermez. Böyle kalsın, kötü olsun.
Gürhan tam beklediğim gibi çıktı, Ilyra gibi ben de artık yazılarını tanıdığım için Gürhan'ın Mandy ile bir bağlantısı olduğunu az çok tahmin ediyordum. Ama asıl önemlisi, Gürhan'ın CTU'nun içinde ne aradığı... İstediği bilgilere kendi imkanalrı ile ulaştığına göre CTU'yu hangi amaçla kullanacağını henüz bilemiyoruz. Genç olduğu için bir suç örgütünün lideri olma ihtimalini yok sayıyorum, büyük ihtimalle bir başka istihbarat biriminin bir üyesi. 26 kişilik örgütün bir elemanı olma ihtimali de var, ama bu da gençliği yüzünden kafamda azalttığım bir ihtimal.
Clive Owen'ın oynadığı Inside Man diye bir film vardı. Bu kasadan çıkan belge onu getirdi aklıma ister istemez. Hatta sakız çiğneyen Davon'u okuyunca o geldi aklıma. İzlemeyenler için filmi spoil etmek istemem:
Spoiler:
Orada da bankanın sahibi kendi bankasında, kendisi ile alakalı çok önemli bir belge saklıyordu. Adam bir Nazi savaş suçlusuydu ve belgeler suçlu olduğunun kanıtıydı.
Bu gizli örgüt nasıl bir şey acaba?
Ama Henry'nin bu belgeye ulaşması için neden bir soyguna ihtiyacı var? Kendi bankası olduğu için bu işi daha kolay halledemez miydi?
Muhtemelen Henry'de bu örgütün bir mensubu ve bu örgütün üyeleri birbirlerini tanımıyor olabilirler. Ben yaralı yüzlü adamın da o listede isminin olduğundan şüpheleniyorum.
Gürhan sonuda iyi tarafta çıkacak gibime geliyor. Bu yasadışı anlaşmanın zararını gören kesimden olabilir.
Gelelim hikaye ile ilgili eleÅŸtirilerime.
Anlatımın çok sürükleyici ve yalın. Bu büyük bir meziyet Catboy. Yazacağın kısmı çok iyi seçiyor, anlattığın kısımla öncesini ve sonrasını fazla detaya girmeden okuyucunun zihninde canlandırıyorsun. Bu da hikayeni oldukça sürükleyici bir hale getiriyor. Bu şekilde kısa kısa yazılan bir aksiyon hikayeleri türünün öncüsü bile olabilirsin.
Ama bir tane de negatif eleştirim olacak. Daha ilk bölümde "New York Bankası" yazısını okuduğumda yüzüm biraz ekşidi. Biliyorsun Amerikanın ilk bankası o... Yani onun sahibi senin kurgunda Henry Reed, ama işin aslı Bank of New York tek bir sahibi olamayacak kadar eski ve büyük bir banka. Hissedarların temsilcilerinin oluşturduğu bir Board of Management'i ve bu BOM'un atadığı bir CEO'su vardır.
Çzellikle macera yazarları, dünyada meşhur olanları hiç değilse, araştırmaya çok büyük önem veriyorlar artık. Maceranın geçtiği mekanı, ülkeyi yalayıp yutup, ondan sonra kalemi alıyorlar ellerine. Bir sürü uzmanla görüşüyorlar, uzmanı olmadıkları bir konuda uzman bir karakterin yaptıklarını anlatabilmek için.
House gibi dizileri izledikten sonra eski Türk filmlerindeki doktorlara gülmüyor muyuz? Steteskop'u hastanın sırtına dayayıp çektikten sonra, "Amansız bir hastalığa yakalanmış, tıp bu konuda çaresiz." dediklerinde?
Daha hikayen bitmediği için kesin bir söylemde bulunmayacağım, belki bu da kurgunun bir parçasıdır veya belki kurgunun bir parçası haline getirmeyi düşünebilirsin. Ama pek çok yazar böyle bir durumda, hele ki konu hukuk cambazı bankalar olduğunda ve eserini bastırmayı düşünüyorsa,jenerik, uydurma bir banka yazıverirler.
Azmine ve bol eser oluşturmana bakarak yakında kitap basmaya başlama olasılığın da çok büyük. Böyle şeylere yavaş yavaş alışman lazım.
_________________ <div><strong>ÇıÄ?lıkta henüz umut vardır, çıÄ?lık atmak güç ister. Tehlike, fısıltıdadır. Çünkü fısıltı bir tükeniÃ…?in ifadesidir.</strong></div>
Ohhhhhhhhhh beeeeeeee....
Bu sonunda son bölümüde okuyup yorum yapabileceğim için dışa vurdugum bi duyguydu. Bir kaç gün daha geciksem sanırım ben de kafamda bir silahla uyanıp Gürhanla tanışma zevkine ulaşabilirdim. Neyse.
Başta kendi ismini verdiğin birini böyle aptal biri gibi gösterdiğini sansamda sonra okurken kendi ismini verdiği bir karakteri boş bırakmayacağını farkedip sonunda da bunun yanıtını almam açıkcası beni mutlu etti. Çykünün de giderek ilginçleşmesi ve başından beri hoşuma giden saat ve dakikalara ayırarak yazman öyküye daha da bağlanmamı sağladı dostum. şu an için çok güzel hatta süper gidiyor diyebilirim. Gerisini heyecanla bekliyorum.
_________________ Thanks Mario but The princess is in another castle!!
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum
FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.
FRPWorld, yeni bir frp dünyası
Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır. Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.