Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: SondraBrun
    Bugün: 12
    Dün: 23
    Toplam: 90341

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1541
    Üye: 0
    Toplam: 1541

    FrpWorld.Com :: View topic - Justisar'ın Yitik Kahramanları
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Justisar'ın Yitik Kahramanları View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Walter
    Yönetici





    Joined: Oct 22, 2005
    Posts: 523
    Location: Gilead

    PostPosted: Sun Jan 24, 2010 11:08 pm Reply with quoteBack to top

    Â?Silahı iyi kullanmanın sırrı şudur evlat, onu kendi uzvun gibi göreceksin, onu koruyacak kendi parçanmış gibi onlunla beraber yaşayacaksınÂ?Â?

    SitihisÂ?in Beyaz Kalkan Demircisi,

    Dagnar Beyazkalkan



    Â?.Justisar GünlükleriÂ?




    -Yitik Kahramanlar-

    -2- Kheldar Silken


    4. Barani 1349

    4. Çağ



    Tanışma


    Sitihis sokakları kalabalıktı bugün, Batıngan Çarşısında, Kaçak Pazarı kurulmuştu. Etrafta bir sürü tezgah ve mallarını satmaya çalışan tüccarlar, Kalabalığın dükkanlarına uğramasına sevinen esnaflar ve kalabalıktan istifade edip dilenen dilencilerin mutlu günüydü. Tabi hırsızların ve üçkağıtçıların bol olduğu bir şehirde bu kadar kalabalık yerde her han cüzdanınızı kaybolmuş bulabilirdiniz, yanınıza yaklaşan dilenci her zaman sıradan dilenci olmayabiliyordu bu bozulmuş kentte.

    Ama Kheldar bunu umursamıyordu, cüzdanı cebine iki zincirle bağlanmıştı, üstüne üstlük biri çalmaya çalışırsa o elinin kesileceğini biliyor olmalıydı. Ne de olsa burada yaşamasa da Kıllı JoeÂ?nun hesabına bir müddet çalıştığı için burada namı biliniyordu. Orta boyluydu hatta biraz kısa sayılabilirdi, Saçları düzensizce kesilmişti bir tarafı kısa bir tarafı uzundu. Yüzünün sol yanını boydan boya çizip gözünün üzerinden geçen bir yara vardı. Neyse ki Hourin pençesi sol gözüne çok zarar vermemişti.

    Çzel deriden yapılma Kahverengi pelerinini omuzlarına doğru çekti. Başını yere eğdiğinde yere düşen damlarları gördü. Anlaşılan Pazar pek uzun sürmeyecekti. Zaten onun işi de Pazar değildi, kukuletasını kafasına çekip çarşının içlerine doğru yürümeye başladı. Güneydeki büyük bir tüccardan kervanını koruma görevi almıştı ama Silahlarının bakıma ihtiyacı vardı. Çnceden BrohenÂ?de yaşayan demirci FalkiondÂ?a gösterirdi silahlarını, ama bir çete kavgasına karışmıştı. Cesedi dükkanının kapısında asılı bulunmuştu.

    Onun sürekli uğrayacağı yeni bir demirciye ihtiyacı vardı. Buraya da bunun için gelmişti, aldığı haberlere göre, Güney Bozkır savaşlarının birinde sol bacağını kaybetmiş yetenekli bir cüce buraya demirci dükkanı açmıştı. Uzun zamandırda bu şehirde yaşıyordu. Adını hatırlamak için pelerininin cebinden çıkardığı kağıda baktı. Kağıtta isim ve adres yazılıydı; Â?Dagnar Beyazkalkan, Batıngan Çarşısı / 22 Numara. Â?

    Başını yukarı kaldırıp yanındaki dükkanın tabelasına baktı, Gizemli MagandusÂ?un İksirleri, No: 18. Çarpık zevkleri olan büyücüler için iksir malzemesi satan tiksintici yerden biriydi. Büyücülerden pek hoşlanmazdı zaten, o yüzden pek umursamayarak dört dükkan daha ilerledi. Gördüğü Büyük Tahtalarla kapatılmış bir kapıydı Kapının Çzerinde Â?BeyazÂ?ın yeriÂ? yazıyordu. Hızlı bir şekilde kapıyı itip içeriye girdiÂ?

    İçeride Gri Sakalları, is ve yanıklarla dolu bununun üzerinden geçen bir yara izine sahip olan Tahta bacaklı bir demirci ve ona bir şey gösteren, uzun boylu, kahverengi uzun siperlikle şapkasının içinden taşan uzun saçları olan Kahverengi pelerinli bir adam vardı. İçeriye girince adam ona başını çevirdi, şapkasının altından sadece tek mavi gözünü görebildi Kheldar, açık mavi göz ona şüpheyle baktıktan sonra kapıya yöneldi.

    Â?Görüşürüz Dagnar, yardımın için teşekkürler.Â? dedi Yanından geçerken adamın kahverengi pelerini arasına gizlediği iki gizli hançeri tuttuğunu fark etti. Bütün kasları gerildi KheldarÂ?ın botundaki mekanizmayı çalıştırması için bir topuk hareketi yeterdi ama bir olay olmadan adam kapıdan çıkıp gitti.

    Â?Ne oldu genç adam ? İstediğin nedir ? Â? diye duydu, demircinin pes, sesini. Adamı düşünmeyi bırakarak, cüceye doğru yöneldiÂ?

    Â?Mekanizmadan anlar mısın cüce efendi ? Â? diye sordu Kheldar, Ellerini tezgahın üzerine koyarak cüceye tepeden bakıyordu.

    Cüce kahkaha atarak elini tahta ayağına vurdu. Â?Bunu nasıl yaptım sanıyorsun, İnsan bozuntusu.Â? Kendi gülüyor olsa bile kahverengi gözleri alevlenmişti.

    Â?Pekala.Â? Dedi Kheldar, önündeki tezgaha cebinden bir sürü eskimiş kağıtlar üzerine çizilmiş kağıt parçaları çıkardı. Cüce hafifçe metal ayağına doğru yopallayarak tezgahın yanına gelip planlara şöyle bir baktı.Vücuda yerleştirilecek arbalet mekanizmaları ve kol yeninden hızla hançer çekmesini sağlayan yaylı mekanizmalar, Gizli cepli göğüs zırhı tasarımı gibi şeyler vardı. Cüce etkilenmiş görünüyordu.

    Â?Bu planları kim çizdi evlat ?Â? diye sordu Dagnar, uzun grileşen sakallarını çekiştirerek.

    Â?Ben.Â?

    Â?Sen mi ? Â? dedi Dagnar gözleri yuvalarından uğrayarak geriye çekildi, Yüzünden şüphe okunuyordu. Â? Demircilikten anlamayan biri bunları çizemez, ya da kiralık katil olmayan biri.Â?

    Â?Raghr, Fenda Darkon.*Â? dedi Kheldar, sakin bir sesle. Â?Ben HarlinÂ?in adamlarından biri değilim. Harlinin adamlarından hiç biri bu dili bilmezler.Â?

    Â?Cüce dilinde konuşuyorsun Evlat.Â? Dedi Dagnar önceden şüpheyle baktığı adamı sevmeye başladığı gözlerinden anlaşılıyordu. Â? Dışkapılı mısın yoksa ?Â? diye sordu.

    Dışkapılılar Hröldük adlı büyük cüce ticaret şehrindeki dış mahallelerde oturan göçebe insanlara verilen addı. Kheldar orayı ve insanları biliyordu çoğu bozkır kabilelerinden kovulmuş güçsüz adamlardı. KheldarÂ?ın onlarla alakası yoktu Â? ki kendisi DelenorÂ?da doğmuştu.

    Â?Hayır, ama oraya gitmiştim. Çç sene Kuvark madenlerinde çalıştım.Â? dedi Kheldar o zor günlerini hiç de sevilmeyen bir adam olarak başlamışken yavaş yavaş sevilmeye başladığı günleri anımsadı bir an. Â?Oradan biliyorum dilinizi. şimdi bana söyle bu tip aletleri istediğim şekilde yapabilir misin ?Â?

    Cüce planlara doğru kalın, fırça gibi kaşlarını çatarak baktı. Â?Tam olarak ne istiyorsun, Velgier ?

    Cücece dost anlamına gelen bu kelimeyi duyunca Kheldar nadiren de olsa dudakları biraz kıvrıldı. Â?Çncelikle kollara çift çelik yay sistemine oturtulmuş iki gizli hançer istiyorum bu sol koluma olacak. Sağ kolumun alt kısmına ise ufak bir arbalet üst kısmınada ufak bir nişangah istiyorum tabi bunlar gizil görünecek, bunun için özel insan derisi görünümünde bir elbise aldım her çıkarışımda bu elbiseleri yırtacak güçte olması için bu dediklerimin demir ve çelik mekanizmalar sisteminde kurulması lazım. Bunu yapabilir misin...

    Dagnar, KheldarÂ?a baktı bir süre, sonra planlara doğru döndü. Â?Bak evlat, istediğin göğüs zırhı şu an elimde mevcut, planlarına benzer şekilde planlar, HarlinÂ?in havarilerindeki ne benzer olduğu aşikar ama sen bunları kendi stilinde yapıyorsun. şimdi şu demir arbalet konusunda söz veremeyeceğim ama çalışacağım, Sağ kolu da bir şekilde hallederiz. Olur mu Evlat ?

    Â?Olur Cüce Efendi.Â?

    Dagnar, tezgahÂ?ın altına doğru eğildi. Homurdanarak oradan bölüm bölüm düğümlenmiş bir ip çıkardı. Ovkha denilen , EoswoivÂ?li tüccarların bulup yaygınlaştırdığı bir uzunluk ölçüsüydü. Cücenin ona bakışından pelerinini çıkart manasını yakalayan Kheldar, pelerinini hızlı bir hareketle çıkardı ileri uçtaki askılığa doğru fırlattı.

    Pelerin, tahta askılığın dengesini biraz bozsa da oradan düşmeyip asılı kaldı. Kheldar, pelerinini çıkardığında cüce ona şaşkınlıkla baktı. Çok güzel şeritlerle kesilmiş yarı metal yarı deri bir zırha sahipti bütün gövdesini kaplıyor sadece omuzlarını açıkta bırakıyordu. Açıkta bıraktığı omuzları kaslıydı ve yara doluydu, sağ omzunda garip rünlü bir dövme vardı. Sırtındaysa , üzerinde garip rünler bulununak kıvrımlı geniş bir pala vardı. Keskin kenarları çentik çentikti. Kollarını bilekten, dirseklerine kadar kahverengi beyaz bir kumaşla sarmıştı.

    Â? Mekanizmaları bu sardığım kumaş bölgelerine uygun olarak kurmanı isteyeceğim.Â? Dedi cücenin şaşkın suratına dik dik bakarak. Â?Ondan sora bu bölgenin üzerine eski bir büyü dükkanından tedarik ettiğim şekil değiştirici kremi kullanacağım normal bir kol gibi görünecek ben mekanizmayı çalıştırıncaya kadar.Â?

    Cüce yüksek sesle Â?hıhÂ?ladı. Â?Pah, Sadece o kumaş üzerinde yarıyor demek ki o özel kremin. Çeki birisin evlat silahlarının bir an önce elinde belirmesini istiyorsun. İyi bir Savaşçısın, mesleğin bu mu ?Â?

    Â?Genelde silahımı kullanabileceğim türlü türlü meslekler yaptım Cüce Efendi.Â? Diye cevapladı onu Kheldar, bu arada cüce onun kollarını ölçmekle meşguldü ama anlaşılan kulağı onunlaydı. Â?Mesleğim bu diyebilirim ve kendimi daha da geliştirmek için uğraşıyorum. Bu mekanizmalar daha hızlı olabilmeme olanak sağlıyor. Bence savaşta güç değil hız önemlidir.Â?

    Â?Savaş evlat.Â? dedi Dagnar gözleri dalıp gitmişti OvkhaÂ?yı elinden bırakmış sadece ocakta yanan ateşe bakıyordu. Â?Pis bir iştir. Her pis iş gibi de değildir üstelik, Kanının kaynadığını hisseder, çılgınca saldırırsın, düşmanını öldürürsün sertçe,acımasızca gerkirse kalleşçe o an bundan haz alırsın ama sonra arkanda bıraktığın şeyler son derece pistir evlat son derece kötüdür.Â?

    Â?Çldürdüğün adamlar eminim ki o pisliği hak edenlerdir Dagnar Efendi.Â? dedi Kheldar, cücenin geniş omzuna elini koyarak. Â?Bu yüzden geçmişin hayaletleri kovalamasın o yüzden seni. Ben, her ne kadar Paralı asker de olsam ölümü hak edenleri öldürdüm.Â?

    Â?Kimin ölümü hak edip hak etmeyeceğine yalnız Tanrılar karar verir evlat.Â? dedi Dagnar. Onlar ki senin kılıcına yön verenlerdir. Silahı iyi kullanmanın sırlarından biri, inanmaktır evlat. İnandığın şeyler için dövüşürsün onlardan güç alırsın bu manevi olarak seni güçlü yapar. Fiziken de silahı iyi kullanmanın sırrı şudur evlat, onu kendi uzvun gibi göreceksin, onu koruyacak kendi parçanmış gibi onlunla beraber yaşayacaksın.Â?

    Â?KİMİN ÇLÇMÇ HAK EDİP HAK ETMEYECEğİNE TANRILAR KARAR VERMEZ. Â? diye bağırdı Kheldar, cüce bir iki adım geri çekildi yüzünde şaşkınlığın ifadesi vardı. KheldarÂ?ın içindeki için için öfke, Gri gözlerine yansımıştı. Â?Tanrılar, yarattıkları canlılar üzerine kumar oynayan güç budalası aptallardır. Onlarca ölümü hak etmek iyilik ya da kötülüğe bakmaz hizmete bakar. Benim Karımı orklar öldürdüğünde o ölümü hak ediyor muydu Cüce Efendi ? HAKEDİYOR MUYDU ? Â?

    Kheldar sinirle titriyordu, O acı günün hatırası hemen gözlerinin önünde belirmişti. Dagnar, elinden geldiğince hızlı adımlar tezgahın altında gidip bir şeyler ararken, kheldar kendini zor bela tezgahın kenarındaki bir sandalyeye bıraktı.

    Â?Çzür dilerim Cüce Efendi.Â? dedi Kheldar, bir yandan da ellerine bakıyordu elleri kontrolsüzce titriyordu. Â?Bazen böyle oluyor Dagnar Efendi kusura bakma rahatsız olduysanÂ?Â?

    Dagnar elindeki metal bir şişeyi Yorgun Savaşçıya uzattı. Â?Çncelikle bana efendi demeyi kes, evlat. Anlaşılan ağır bir travma geçirmişsin, bazı şeyleri silmen gerek kafandan al şunu iç.Â?

    Â?Bu nedir böyle ?Â? dedi Kheldar şüpheyle şişeyi eline alırken. Â?İksir falan mı ?Â?

    Â?İksir.Â? Dedi Cüce kahkahalarla göbeğini tutup gülerek. Â?İç Kheldar o iksirin adı konyak gayet de güzel tesirlidir...Â?

    Kheldar şişeye baktı bir süre Konyak, sert bir içkiydi ama göğsündeki o acı onu rahatsız ediyordu. Metal şişeye şöyle bir baktı, sonra da hızla kafasına dikti, tekrar çektiğinde şişenin yarısı boşalmıştı ve bu ona iyi gelmişti, İlerde Prens lakabı ile anılacak olan adam Konyağa işte böyle başladıÂ?.


    * Değilim, Cüce Efendi

    _________________
    BeÅ? dakika süren savaÅ?lar binlerce yıl süren efsaneler yaratır. O yüzden savaÅ?ta korkuyla deÄ?il tatmin hissi duyarak ölmelisin. O zaman arkandan aÄ?layacak insan kalmıÅ? olur.
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mail
    Walter
    Yönetici





    Joined: Oct 22, 2005
    Posts: 523
    Location: Gilead

    PostPosted: Mon Feb 01, 2010 1:37 pm Reply with quoteBack to top

    Â?Burada bunca hikaye yazıldı, bunca efsane söylendi,
    ki bir adam vardı, Yıllarca efsanelerde adı geçti,
    O bir Kılıç Ustasıydı, namı duyuldu çağlarca,
    Sürerdi atını Derin Karanlıklara,Â?Â?

    Â?.Justisar GünlükleriÂ?



    _ Yitik Kahramanlar _

    -1- Silvan Fiednt


    13. Ruhfan 1227

    3.Çağ



    Hızlı adımlarla koştu, bu lanet ara sokaklar pis ve gürültücüydü. O sırada arkasında bir arbaletin kurulma sesini duydu. Bir de tehlikeli kelimesini unutmuştu. Hafifi bir tık sesi duyarken ellerini ileri uzatıp, yere balıklama daldı bacaklarını v şeklide açarak takla attı.
    Okun titreşimlerini bacak arasında hissetmişti.

    Â?Lanet olsun çok yakındı.Â? dedi ve hızlı adımlarla ara sokaktaki ufak çitten atlayarak, karışık caddeye gitti.,Hızlı adımlarla etrafı araştırıyordu Â?Havuz havuz,Â? diye mırıldanıyor etrafa tedirgin bir şekilde bakarak kalabalığı yarıyordu. bu aristokrat şehirde, bembeyaz bir havuz nerde olabilirdi ah March, onu bir bulsa öldürecekti.

    Â?Yakalayın o hırsızı, durdurun, şu şerefsizi..Â? diye bir ses duydu arkasından.

    Avcı, MarchÂ?a küfrederken Pazar yerindeki bir tezgahın üzerinden atladı ve ne yazık ki muhafızlar onu fark etmişlerdi, bir mızrağın önünden geçtiğini yandaki ağaca saplandığını gördü, çevik bir adımla o mızrağın üzerine basıp ağacın dalına tutundu oradan da karşı çatıya doğru bıraktı kendini. Çatıda yuvarlanıp ayağa kalktığında küfreden muhafızlara bakıp gülümsedi. Adamların yaylarını gerdiğini görünce bu gülümsemesi yarım kalarak ağzı o şekline dönüştü ve hızla karşı çatıya doğru fırladı, rahatça kondu çatıya.

    Hızla ilerlerken yan tarafta kavga gürültü duydu. Kavga sesleriydi, Lanet olsun March, ama o yapmazdı her zaman gizli ve sağlam çalışırdı. Yoksa sadece ahırda beklemesini söyledikleri Brian, ah lanet olsun. Çatıdan bakınca da sesler ahır tarafından gelir gibiydi.

    Sağa doğru döndüğünde ise havuzu gördü ve havuzun başında duran genç adamı, sigara tüttürmüş etraftaki kızlara bakan genç adam. Küfreden Avcı, tüm gücüyle, özel ıslıklarını öttürdü, March ve tabii muhafızlar, ona doğru baktı, ve ok yağmuruna tutulmadan önce alta gerilmiş brandalara doğru atladı. Brandanın üzerinden tahta çardağa, tahta çardaktan da bir eskici arabasının üzerine atladı adam küfredip ona yumruk savurduğunda koşarak ahıra doğru gitmeye başlamıştı bile.

    Avcı önüne gelen insanları itip, sıyrılarak ahıra doğru gitti.. Bir kükreyiş ve sert bir çatırtı duydu. Ardından acımasız sert bir ses, Â?Artık kendine koyacak başka bir baş bulursun Astgar pisliği.Â?

    Ahırdan içeriye doğru küfür ederek, girdi. Yerde bir sürü muhafız cesedi, Karşısında ise genç yaşına rağmen beyaz kısa saçlı, vücudu yaralı, iri sayılabilecek adam kocaman kavisli palasını, yüzünde delice bir sırıtış ile ona doğru doğrulttu. Avcı sinirle yüzündeki peçeyi yırtarcasına çıkardı.

    Â?Lanet olsun sana Brian, burada bir iş yapmaya çalışırken senin yaptığın şeye bak.Â?

    Brian denilen iri adam palasını indirdi, süklüm püklüm görünüyordu. Â?Of, Silvan alarmını duydum ilgi çekmek için yaptım. Yemin ederim zevk için değil.Â? Silvan ona tek kaşı ile bakınca, Â?Belki birazcık eğlenmek için olabilir. Sahi March denen soysuz otçu nerde ?Â? dedi konuyu değiştirerek.

    Silvan kafasını salladı, elini kafasındaki yeşil Bandanaya götürdü, yeşil gözlerinde sert bir ışıltı vardı. Â?Geliyor, İşlerimizi hallettik şimdi gidelim şu lanet OrchistÂ?denÂ? atları çözmeye davrandı..

    Â?O kadar kolay değil, Silvan Fiednt. Â? diye bir ses duydu kapıdan, sert otoriter bir kadın sesiydi. Kadın bile değil henüz genç bir kız, topuklarının üzerinde hızla döndü. İnanılmaz hızı ile kılıcını çekmişti bile.

    Karşısındaki kız kızıl saçlıydı, Çzel Astgar şövalyelerinin resmi kıyafetlerini giymişti yanında da şövalyeliğe yeni kabul edilen bir çömez vardı. Kılıcını çektiğinde, - kimileri kılıcına Â? diel den des armo " derdi; zırh tanımayan kılıç anlamına gelen bir söz, kendi kılıcının büyü gücünü açığa çıkarabilen tarihteki tek avcıydı normalde kılıç ustalarının büyülü kılıçları olurdu.- Çömezin gözünde korkuyu gördü, badem gözleri kocaman olmuştu....

    Â?Cidden Silvan.Â? diyebildi çömez şaşkınlıkla.

    Â?Tabi ki Silvan o atışımdan kaçabilmeyi sadece bu adam başarabilirdi.Â? dedi kız sinirle gülümseyerek, Kılıcını çekti, dümdüz, siyahlı kırmızılı bir kılıçtı. Nerdeyse kendisinin eşi yeşil gözlere doğru bakarken kız duruşunu aldı. Â?Ben Arenella Dorian Brega, ve Sen Silvan Fiednt bu kılıçla öleceksin.Â?

    Çömez ise sıradan uzun kılıcını çekti ve efendisinin sözlerini söylemeye başladı ama Kahkahalarla gülme sesi çömezin sesini bastırdı. Bu BrianÂ?dı, Â?Hep boş laf ha hep boş laf saldırın ahmaklar.Â? diye kükredi ve çömezin üzerine atıldı.

    Sert bir kılıcın savrulması çömezin inlemesi, ardından BrianÂ?ın homurtusu. SilvanÂ?ın hızlı gözleri bile BrianÂ?ın delice saldırısını, çömezin savunamadan kolunu kopmasını, BrianÂ?ın AranelleÂ?ya dönerken, kızın kılıcını BrianÂ?ın karnına saplanmasını zor bela fark etti.

    Â?Brian LornÂ? dedi kız sert bir sesle,yerde kıvranan çömeze baktı. Â?BurkasÂ?ın başına gelenleri ödeyeceksin.Â?

    Brian karnına saplanmış kılıcı tuttu. Â?Sen mi beni durduracaksın ha.Â? diye haykırdı kılıcı eliyle girdiği yerden çıkardı. Ağzından kan damlıyordu ve ayaktaydı ama bu uzun sürmeyecekti.

    Aptal direk saldırdı ve acık verdi, ArenellaÂ? denen kız iyi eğitim görmüş büyük ihtimalle Böbreğinden vurdu, Muhteşem kuvveti ile ayakta zor duruyor, Kız bile yıkılmamasına şaşırdı diye düşündü Silvan

    Â?Onu bana bırak Brian.Â? Dışarıda çatışma sesleri duyuluyordu, MarchÂ?dır büyük ihtimalle diye düşündü. Brian homurdanarak bir saman balyasına çöktü. İtiraz etmediğine göre durumu kötü olmalıydı ve Kızın işini hemen bitirmeliydi.

    Hızlı bir sağ sol hamlesiyle saldırdı, kılıcını sağa doğru kavisle savurdu sonra kılıcı döndürerek boynunu hedef aldı. Kılıçlar çarpıştı, kızın ateşli gözleri ona bakıyordu bu hamleyi zorlukla savuşturmuştu. Gözleri birbirine kenetlendikten sonra, birbirlerini savurarak ayrıldılar.

    Kız ona saldırdı, şaşırtma değildi bu direk atak saldırıydı tek vuruş kalbine, Silvan, savunmayı kılıcına döndürerek yaptı ama ArenellaÂ?nın saldırı biçimi değişti sıçrayarak gerçek hedefi belirledi kafası, Silvan son anda kafasını yana eğdi kılıcın önce soğuk, kesişini ardından sıcak kanın ,sağ kaşından akmakta olduğunu hissetti. Bandanasının, sağ kısmı parçalanmış, Tuhaf şekilde siyah sarı renkteki saçları gözükmüştü.

    Kız onun şaşkınlık anından yararlanarak kılıcını bu sefer boynuna savurdu, silvan inanılma bir şekilde başını bükerek havada takla attı, Tekmesi kızın sert, karın zırhına geldi. Ayağı acıdı ama kızda geriye doğru sendeledi.

    Â?Gerçekten çok çeviksin, ama bu seni kurtaracak mı Silvan Fiendt ?Â? dedi Kız gülümseyerek.

    Silvan ayağa kalktı, Â?Sen galiba Kılıç Ustalarını bilmiyorsun küçükhanım.Â? dedi yavaşça ve ardından kadim dilde bir şeyler söyledi Â?Des ArmoÂ? Hafif kavisli kılıcı, kırmızı bir şekilde parlamaya başladı.

    Arenella, şaşkınlıkla bir kılıca birde adama baktı Â? Sen, bir avcısın o mertebeye yükselmedin Seçtiğin kılıcı o raddede kullanamazsın.Â?

    Silvan gülümsedi Â?Denemeye ne dersin ?Â?

    Arenella saldırdı, Silvan sert bir şekilde durdurdu saldırıyı. İnanılmaz bir kızla çarpışan kılıçlara güç vermeyi keserek geriye çekildi, Arenella, dengesini biraz kaybederken, omzunun üzerinde bir kesik açıldı.

    Kız acıyla haykırarak, duvara doğru tutundu. Â?Lanet olsun sana.Â? diye haykırdı Silvan sağ kolunu nerdeyse hareketsiz kılmıştı bu darbesiyle. Kız yinede cesurca saldırdı, Silvan kızın tek elinde zor bela tuttuğu kılıcı düşürdü. Arenella elinde saldıracak bir şey olmadığını anlayamayacak kadar sinirlenmişti, Kucağına doğru düştü SilvanÂ?ın ve onu yumruklamaya başladı.

    Silvan kızın son yumruğunu eliyle tuttu. Â? Neden beni öldürmek istiyorsun ?Â?

    Â?Sanki bilmek bir şeyi değiştirecek Silvan Fiendt, Çldür beni öldür lütfen öldür beni manyak herif.Â? dedi Arenella onu yumruklayarak. Silvan BrianÂ?a bakarak kızı Samanlara doğru itti, dışarıdaki dövüş kesilmişti.

    Kız kafasını atların bölüm bölüm ayrıldığı çite vurdu.tahtaya vurdu ve bilinçsizce yere yığıldı Â?Seni öldüremem, beni öldürmeye çalışmış olsan, ölümü bu kadar cesurca isteyen birinden, senin gibi bir güzel kıza bunu yapamam..Â? dedi Silvan hem anlayışlı hem alaylı bir gülümseme ile yere yığılan kıza baktı, Bir bakışta onun ciddi bir şeyi olmadığını anlamıştı.

    Ciddi bir şeyi olan eski dostu Brian idi, Hızla yanına eğildi Kan kaybetmekte olduğunu gördü, üç gün daha hayatta tutabilirdi, Usta RagnogÂ?un derslerini dinlemiş olduğu için sevindi, Yarayı sarmaya başladı. Birden ahırın kapısından içeriye dövüşmekte olan birkaç adam girdi.

    İnce bir kılıç, bir muhafızın koltuk altını delip geçti, İçeriye giren adam, eğilerek sonraki saldırıyı savuşturdu. Hızlı bir kırbaç sallar gibi hareketle diğer muhafızın kasık ile bacak arasındaki bölgeyi biçti. O yere yığılırken Kılıcını eliyle değiştiren ymruğunu adamın şakaklarına geçirdi, adamın gözleri kayarken sol elindeki kılıcını adamın göğsüne sapladı., iki saniye sonra çıkardı ve SilvanÂ?a göz kırptı.

    Sarı saçları uçuşuyordu etrafında ağzında hala tüttürmekte olduğu bitmek üzere olan bir sigarası vardı. Kanlı kılıcını, sırıtarak omzuna koydu Â?İşi yüzüne gözüne bulaştırdın.Â?

    Yarayı sarmakla meşgul olan Silvan Â?Atları çöz MarchÂ? dedi sadece.

    Kılıcı tahta duvara saplayan March, gözlerinde hafif tedirgin ifadesiyle ağzındaki sigarayı yere tükürdü ve atları çözmeye başladı.

    Â?Beni geride bırak Silvan,Â? diye bildi Brian gözlerini zor açıyordu. Â?Ben ilerlemeyi hak etmiyorum.Â?

    Atları hızlı bir şekilde çıkaran Marc kahkahalarla güldü. Â?En son Duegarlar senin nerdeyse kolunu kopardıklarında da böyle diyordun Brian şimdi kıçını kaldırda şu ata bin.Â?
    Brian sersem gülerek SilvanÂ?a tutundu, İki Avcı zor bela onu kahverengi atına bindirdiler. Brian atın yelesine güç bela tutuna bildi.

    March kendi atına binmeden önce SilvanÂ?a baktı. Â?Sadece soruyorum, Etrafımızda bunca asker varken nasıl kaçacağız fikrin var mı?Â?

    Silvan baygın kıza doğru baktı Â?Sence ?Â?

    Â?Aynı şeyi düşünüyoruz ortakÂ?Â? dedi Marc bir barikedo sararken, kıza doğru ilerlediÂ?.


    Devam edebilirÂ?..

    _________________
    BeÅ? dakika süren savaÅ?lar binlerce yıl süren efsaneler yaratır. O yüzden savaÅ?ta korkuyla deÄ?il tatmin hissi duyarak ölmelisin. O zaman arkandan aÄ?layacak insan kalmıÅ? olur.
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mail
    Walter
    Yönetici





    Joined: Oct 22, 2005
    Posts: 523
    Location: Gilead

    PostPosted: Thu Feb 04, 2010 10:45 pm Reply with quoteBack to top

    Â?Kader, seni sona çekecek olandır.Â?

    Cüce atasözü

    ...Justisar GünlükleriÂ?


    Â?Yitik Kahramanlar-

    -1- Silvan Fiednt


    2. bölüm

    13. Ruhfan 1227

    3.Çağ



    Silvan artık başındaki paçavradan ibaret olan, yeşil bandanasını çıkardı attı. Artık onu görmelerin bir önemi yoktu. MarchÂ?a doğru döndü. March kızı sırtına vurmuş ata doğru taşıyordu. Onun önünden geçerken sırıttı.

    Â?Eee Ortak eğlenmeyecek miyiz? Â?

    Silvan da eski dostuna gülümsedi, bir zamanlar Ravon Kuşatmasından sağ çıkan çocuktan çok uzaktı artık March. şimdi kendisini dünyadaki pislikleri temizlemeye adamış kahraman bir avcıydı.

    Â?Kızı güvende tut.Â? dedi Silvan, ahırın delinmiş bir kısmından dışarıyı gözetleyerek. Dışarıda AstgarÂ?ın kısa mızraklı askerlerinin yanı sıra Gerilerden Astgar şövalyeleri geliyordu. Silvan kaşlarını çattı. Â?Geliyorlar.Â?

    Â?Güzel.Â? dedi March gülümseyerek, ArenellaÂ?yı kendi atının arkasına attı. Ardından kendisi de ata bindi ve Yeleye yapışıp yere doğru bakan BrianÂ?a döndü. Â?İyi misin Taş kafa ?Â?

    Brian kan tükürerek güldü. Â?Hiç bu kadar iyi olmamıştım.Â?

    Silvan onlar konuşurken ahırın kapısından dışarıya çıktı. Askerler onu görünce üzerine doğru koşmaya başladı. Silvan elinde tutuğu kılıcını kaldırdı ayaklarını açıp bekledi boştaki eli düşmanlarına dönüktü. Yeşil gözlerinde tuhaf bir ateş vardı.

    Â? diel den des armoÂ?Â?

    Fısıldadı antik sözcükler kılıcının birden alev almasını sağladı. Askerler geriye doğru bir adım atarken. O ileriye doğru atıldı. Kızıl Armo, alevler içinde ilerleyerek ilk kurbanının kısa mızrağını parçalayarak adamı geriye doğru savurdu. Kendi deviniminle dönen Silvan eğilerek bir mızraktan kurtuldu. Armo bir diz kirişini parçaladı.

    Yerde yuvarlanarak darbelerden kaçan Silvan sırtından destek alarak ayağa sıçradı. Çzerine gelen üç mızrağı mükemmel hızıyla savuşturduktan sonra antik dilde bir şeyler mırıldanarak kendi etrafında döndü. ArmoÂ?dan fırlayan alevler etraftaki askerleri dağıttı.

    Silvan alevinden kaçabilmiş bir askerin darbesinden rahatça kaçıp adamın koltuk altına sert bir darbe vurup askeri yığdıktan sonra karşıdan gelen üç tane Astgar muhafızına doğru kılıcını kaldırdı.

    İçindeki öfkeyle bu bebek katillerine kılıcını uzaktan boşluğa savurdu. Savurduğu alanda ortaya çıkan büyü dalgası aleve dönüşerek Çç şövalyeyi yuttu. O sırada, ahırdaki atlar kükreyerek dışarı çıktılar.

    March kızı tutarak atını SilvanÂ?ı çeviren halkaya doğru sürdü. Hemen arkasından güç bela ayık kalabilen Brian geliyordu. Bu sırada SilvanÂ?ın yüzünden sıcak terler süzülüyordu başındaki yaradan akan nerdeyse sağ gözünü işlevsiz kılıyordu. İki askeri daha durup yere serdiğinde March konuşmaya başlamıştı.

    Â? Belki Klasik bir konuşma olacak biliyorum ama elimizde bir rehine var.Â? diyordu March Yeni uyanan Arenella şaşkınlıkla boğazına yakında duran ince kılıca bakıyordu. Â?Geçmemize izin verin, kızı bırakalım. Yoksa bizimle birlikte bu kızda dâhil buradaki bazı kişiler ölebilir.
    Arkadaşımın gücünü gördünüz, belki bazılarınız Çç Avcıları duydunuz.Â? Burada duraksayıp etraftaki askerlere doğru baktı. Â?Belki bazılarınız ne kadar Tehlikeli olduğumuzu biliyorsunuz. Riske girecek misiniz ?Â?

    Etraflarını çeviren askerler bir an bu konuşma arasında duraksadı, ama bu duraksama alevlerin arasından rahatça çıkan üç tane Astgar şövalyesini gördüklerinde değişti. Ortalarından gelen uzun kızıl saçlı, iri yarı olan adamı nerdeyse bütün Astgarya tanıyordu. Soyu Çnlü şövalyelerin kurucusu Wigort CorpeanÂ?ın soyundan gelen büyük muzaffer komutan Hugh CorpeanÂ?dan başkası değildi.

    Silvan zor bela sendeleyerek, gelen üçlüye baktı gücünü neredeyse tüketmişti. March kızın kızıl saçlarının arasından geçerek, kılıcı kızın boynuna yakın mesafede doğru tuttu. Â? Hey Kızıl Kafa, elimizde bir şövalyen var. Yaklaşırsan kellesini ayaklarının dibine atarım.Â?

    Hugh Corpean yavaşça kıvrımlı kızıl kılıcını çekti. Diğer ikisi de aynen onu taklit ettiler. Â?Bizde yenilen kişi ölüme mahkûmdur, yenilen zayıftır, yenilen hem kendisini hem de tarafını aciz bırakır.Â? Mavi gözleri donuktu ve gözleri MarchÂ?da değildi SilvanÂ?daydı. Ve bizim aciz kişilere ihtiyacımız yok March Soldert.Â?

    Â?Pekâlâ.Â? dedi March, kılıcı kızın boynundan çekti ve atından indi. Â?O zaman sizi ikimiz öldürmek zorunda kalacağız, umarım askerlerini saldırarak bizi öldürme onurunu basit bir askere bırakmazsın Komutan Corpean. Gerçi ikiye üç olacağız amaÂ?Â?

    Â?Kim demiş ikiye üç olduğunuzu otlakçı seni.Â? diye hırladı Brian atından zor bela inerken. Yarası kapanmış gibi gözükmesine rağmen sola doğru sendeliyordu. Â?Bu iksirleri kullanmamaya niyetliydim ama baktım ki ölmek isteyen şövalyeler var bir içeyim dedim.Â?

    Brian, SilvanÂ?ın sağına geçti, solunda ise March vardı. Brian büyük korsan kılıcını çekti.
    March kılıcını yere paralel tutarak rakibine doğru uzattı boş elini beline koydu, gözlerinde mavi gözlerinde derin bir ateş vardı. Çatlamış dudakları aralandı

    Â?Vis Diel de gammaÂ?

    Kılıcında gözle görülen bir değişme olmadı, Bu arada karşıdan gelen sağ yanına siyah demirden bir maske takan kel bir adamın kılıcı bir pala biçimindeydi. Siyah maskenin altındaki gözü kırmızıydı fakat diğer gözü açık kahverengi tonundaydı

    Â?Ben Dranos Cassits, seni cehennemler çukuruna, ChorosÂ?un emriyle göndereceğim March Soldert.Â?

    Diğer yanda ise Brian büyük korsan palasını, gökyüzüne doğru tutup yavaşça rakibine doğru indirdi. Rakibine indirdikten sonra sol koluyla tutuğu kılıcın sağ koluna destek yaptı. Yaralı yüzü, kısa beyaz saçlarının arasından sızan terle parlıyordu, gri gözleri düşmanının üzerindeydi

    Â? Rohne Opal fielo.Â?

    İri yarı adamın kılıcında bir değişme olmadı. Karşısındaki Rakip ise kısa siyah saçları gözlerinin önünde düşen iri bir adamdı. Kılıcı kısaydı ve iki tane taşıyordu. Dudaklarında gülümsemeyle kılıçlarına iki kez vurdu.

    Â?Ben Ziaf Vederon, seni Çlülerin Diyarına yollayacak kişiyim Brian Lorn.Â?


    İki avcı ile iki şövalye birbirlerine saldırırken, Silvan ile Corpean karşı karşıya duruyorlardı. Gözlerini birbirlerine dikmişlerdi, alandaki bütün askerler diğerlerinin dövüşünden ziyade bu ilginç dövüşü beklemekteydi.

    Silvan, parlayan kılıcını, ona doğru doğrulttu. Â?Demek, ArmoÂ?yu durduran sendin Corpean, Gelmene şaşırdım, doğrusu.Â?

    Â?Bunda şaşılacak bir şey yok.Â? dedi soğukça, Kılıcını doğrulttu, parlayan kızıl siyah kılıcı yüzünü iki parçaya bölen bir kesit gibiydi. Â?Ben Hugh Corpean senin gibi hırsız ve Çlke bölücülerini durdurmak ve yok etmek için görevlendirildim.Â?

    Â?Dene de gör belanı Corpean.Â? dedi Silvan ve Kılıcı kor bir ateşle parlamaya başladı ve iki rakip birbirlerine saldırdı. Art arda çarpışan kılıçların sesi, bir ölüm marşı gibiydi her gelen darbede Silvan daha da güçten düştüğünü hissediyordu.

    Corpean sert bir ifadeyle kılıcı suratına savurduğunda hamleden zor bela kaçınabildi. Kılıcını onu oyalamak için öylesine savururken geriye doğru bir iki adım attı. CorpeanÂ?ın yüzüne baktığında, katı kuralcı bir ölümü gördü.

    Kılıçlar tekrar çarpıştı. Silvan düşmanının itme gücüne zor bela dayanırken, CorpeanÂ?nın yüzünde soğuk kararlılık vardı. Â?Çlümünün benim elimden olduğu için gurur duymalısın Silvan Fiednt.Â? dedi soğukça, SilvanÂ?ı gücüyle geriye doğru savurarak.

    Silvan, Kılıcıyla havaya bir rün çizdi kılcı parlayan alev kütlelerini düşmanına yolladı. Hugh Corpean kılıcının havada oluşturduğu tek bir darbede alevleri yok etti. Â? Zayıf.Â? Dedi, ileriye atılarak.

    Saplama hamlesini, kılıcıyla durduran Silvan, rakibinin arkasına geçmek için hamle yaptı, ama Corpean akıllı bir hareket geriye çekilerek. SilvanÂ?nın arkasına geçip, geç avcının sırtını boydan boya kesti.

    SilvanÂ?ı yüz üstü düşmekten kılıcı kurtardı. Kılıcına dayanarak ayakta durabilen, Genç Avcı yere kan tükürdü. Corpean onun yanı başına kadar geldi Â? şu ana kadar çok hırsızlık yaptın, çoğu kişinin hakkını çaldın ama artık bitti.Â?

    Astgar şövalyesi kızıl-siyah kılıcını kaldırdı, Kadim Astgar kılıcı batan güneşin ışınları altında parladı. Silvan ise yeşil gözlerini ölümü olacak adama dikti. O sırada yan taraftaki Arenella haykırdı Â?Onu mahkemeye çıkartmadan öldüremezsiniz efendim. Onu önce tutuklamak zorundasınız.Â?

    CorpeanÂ?ın soğuk, mavi gözleri, Genç, güzel şövalyeye dikti. Â? Konuşabilecek durumda değilsiniz Bayan Brega. İşler sizin için daha kötü olmadan, susmanızı tavsiye ederim.Â? diyerek kılıcını SilvanÂ?a doğru savurdu.

    Silvan, ölümü beklerken birden yere doğru çekildiğini hisseti. Kılıcın yüzünü yalayarak geçişini hissetti. Ardından acı bir çığlık duydu. Gözlerini açtığında ArenellaÂ?nın kucağında kanlar içinde yattığını gördü.

    Kılıç kızın omzunda uzun bir kesik açmıştı. Â?Neden ?Â? dedi Silvan, şaşkınlıkla.

    Arenella, yorgun yorgun gülümsedi, Â?Beni baygın sandığın zaman söylediğin şeyleri duydum.Â?

    Â?Yazık.Â? diye bir ses duyuldu tepelerinden. Â?Çnlü hırsızlardan Silvan bir çömezin yardımına ihtiyaç duyacak kadar düşmüş. Avcıların onuru bu kadar mı azaldı. şimdi, ölümün acı çukuruna girmeye hazırlanın.Â?

    Silvan onu korumak için ağır yaralanan kıza baktı. Bir de tepelerindeki şövalyeye. Bir tarafta kuralları çarpıtıp ihtiyaçlarına göre istediklerini yaparken, kimileri de gerçek onur için her şeyi yapıyorlardı.

    İlerde düşmanlarının korkulu rüyası olacak olan yeşil gözlerinde, bir alev tutuşu. Sönmüş olan üç metre uzaktaki kılıcı alev almaya başladı. Kız, şaşkın gözlerle ona bakarken, Silvan ona savrulan kılıcı tutan kolu sertçe tuttu.

    CorpeanÂ?ın gözleri şaşkınlıkla açılırken, Silvan boştaki elini kaldırdı, Armo birden elinde belirdi. Â?Bazı konularda çok erken davranıyorsun Hugh Corpean.Â? diyerek kılıcını düşmanının kılıç tutan koluna savurdu.

    _________________
    BeÅ? dakika süren savaÅ?lar binlerce yıl süren efsaneler yaratır. O yüzden savaÅ?ta korkuyla deÄ?il tatmin hissi duyarak ölmelisin. O zaman arkandan aÄ?layacak insan kalmıÅ? olur.
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mail
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.55 Saniye