Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: AldaTrudel
    Bugün: 11
    Dün: 23
    Toplam: 90340

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1652
    Üye: 0
    Toplam: 1652

    FrpWorld.Com :: View topic - Bir Yaşam Bir Prens
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Bir Yaşam Bir Prens View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Poll :: Devamı mı Görmek İster Misiniz?

    Evet
    85%
     85%  [ 6 ]
    Hayır
    14%
     14%  [ 1 ]
    Total Votes : 7


    Author Message
    DarkEleman
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Nov 14, 2003
    Posts: 4
    Location: Antalya

    PostPosted: Sat Nov 15, 2003 2:00 pm Reply with quoteBack to top

    Bölüm 1
    Sistram'ın Sonu


    Adayi çevreleyen deniz geçen gece olan firtinadan yorulmus bugün hafif bir meltem ile oksaniyor ve bundan zevk alircasina hafif hafif dalgalaniyordu. Kendini havaya teslim etmis, özgür bir kusa benziyordu. Adayi sarip sarmalayan yemyesil ormanin içinde gelen gizemli kokular tüm adayi etkisine almisti. Kuslar agaçlarin dallari arasinda birbirlerini kovaliyorlar, sarki söyleyip birbirlerine kur yapiyordu. Sahildeki kumlar deniz ile beraber oyunlar oynuyordu iki çocuk gibi.

    Denizin kumlar ile oynadigi yerde sonsuz mavi denizin ufuklarina bakan uzun boylu, iri cüsseli, hafif esen rüzgâr ile omuzlarinin arkasina dalgalanan uzun grimsi saçlari ve denizlerin bile kiskandigi mavi gözdeki renkleri ile oldukça yakisikli sayilabilecek bir adam duruyordu, sag elinde kuma batirmis oldugu kilicinin kabzasini oksayarak.

    Çzerinde kollarini ve omuzlarini açikta birakan dügmeleri açik bej renkte bir yelek vardi. Yapili vücudunun bazi yerlerinde çok eskiden açilmis olan yaralarin izleri gözüküyordu. Altinda ise bileklerine kadar uzanan bez parçasi kumasinda bir pantolon vardi. Ayaklari ise çiplakti ve deniz med-cezirleri ile parmak uçlarini oksuyordu. Çzerindeki elbiseler hafif dalgalaniyordu denizden gelen rüzgâr ile. Kemerinin yaninda yere kadar uzanan kini vardi. Kabzasini oksadigi kiliç denizin üstendeki parlayan günesi taklit etmeye çalisircasina parildiyordu. Adamin çiplak ayaklarinin aksine deniz kilicin ucunu oksayamiyor sadece etrafini sarabilip tekrar geri dönüyordu. Denizin tek bir damlasi bile altindan olan kilica dokunmayi basaramiyordu.

    Ufuklara bakan adamin aklindan ise bir zamanlar krali oldugu ülkenin hayalleri geçiyordu. O, bir kraldi. Sistram Imparatorlugunun yüce krali idi. O, Kral Shimeran DarkShineÂ?di. DarkShine isminin kulaklarda duyulmasi korku ve cesareti insanlarin içinde yasatabiliyordu. Ama bunlarin hepsi geçmiste kalmisti.

    Ufuklara bakan Sistram KraliÂ?nin yanina, beline kadar uzanan altin sarisi saçlari, ayni Kral gibi mavi gözleri, yeryüzündeki tüm kadinlari kiskandiracak bir güzelligi ve tertemiz, sade yüzü ile kralin arkasindan yaklasip yanina geldi. O da mavi gözleri ile denizin ufuklarina bakiyordu. Çzerinde siradan bir beyaz cüppe vardi. Kral DarkShine yanina gelen kadinin gözlerine bakti derin derin. Ikisi de denizi unutmus birbirlerinin mavi gözlerinin içlerine baka kalmislardi. Kral DarkShineÂ?nin onu görmesi ile aklindaki düsünceler bir anda degisti. Artik aklinda, SistramÂ?dan bile önce tanidigi ve her zaman yaninda olan ülkesinin kraliçesinin Sistram henüz yasiyorken olan zamanlari kafasinin içinde canlandirdi.

    Kraliçe Yun DarkShine. Uzun yillar Shimeran ile birlikteydi, ama kocasinin aksine eski günleri aramiyor, onun için onun yaninda olmak ona yetiyordu. Kral yaninda oldugu her an onun için mutlu olmasi için yeter hatta artardi bile.

    Kral DarkShine kilicini kumdan çikarmasi ile birlikte deniz kilicin isisından kurumus olan kuma hemen sarildi digerleri gibi oyunlarina katilmasi için. DarkShine kilicini kinina yavasça soktu. Kraliçe DarkShineÂ?na dogru egilip onun kan kirmizisi olan dudaklarina bir öpücük kondurdu. Bunu yaparken kraliçenin yüzünde güzel bir tebessüm olustu. Kralin bu hareketi yapmasi çok hosuna giderdi. Zaten krala olan aski ilk gün ki gibi taze idi. Hiç bir zaman sevgisinden bir tutam bile kaybetmemis bilâkis her geçen an daha da fazlalasmisti.

    SistramÂ?in sonunun gelmesi ile bu adaya gelmislerdi hayatlarini devam ettirebilmek için. Yok olmus bir krallik olmasina ragmen yeryüzünde hiç unutulmayacak efsanevi bir krallik olarak geçti tarihçilerin mürekkeplerinden kitaplara dökülen satirlarinda.

    Gücü ve kudreti esi benzeri olmayan bir krallikti Sistram. Ordularinin zaferleri hâlâ dilden dile dolasmakta ve tüm yeryüzünde bilenmekteydi. Ordularinin her bireyi alanlarinda üstatti. Yenilginin anlamini hayatlari boyu bilmeyen bireylerden olusturulmustu ordular. Savaslarda krallari ve ülkeleri adina savasirlardi. Istisna bile olarak kralina ve ülkesine ihanet etmeyi aklindan geçiren olmazdi. Sonsuz sevgi ve saygi ile bagliydilar krallarina.

    Sistram Halki ise çaliskan ve zengin insanlardan olusmaktaydi. Yasadiklari binalar yeryüzünün en iyi mimarlarinin ellerinden çikan eserlerdi. Sehirlerdeki yollar ve binalar en iyi madencilerin ellerinde islenmis mavimsi taslardandi. Sehirlerin her birinde yer yer parklar yapilmis, içleri yemyesil çimenler ve rengarenk çiçekler ile süslenmisti. Içlerinde çocuklar çesitli oyunlar oynuyorlardi her zaman. Parklarin etraflarindaki havuzlarin tepelerinden bosalan gür sular, siriltilari ile sehrin havasina ayri bir enstantane katiyordu.

    Yeryüzünde SistramÂ?a karsi hiç bir krallik kin beslemese de tüm bu güzelliklerden midesi bulanan biri vardi. Uzun yillardan beri SistramÂ?i yok etmenin verdigi hirs ve hayali ile yasiyordu. Ayni Sistram kadar üne sahip olan Kara Büyücü Khalein Thor.

    Bu amaçlarina ulasmak için kendisinin efendisi oldugu ve çok uzak diyarlarda Gölge Denizi olarak anilan ve gölgeler kadar siyah olan denizin ortasindaki, yine ismini denizden alan Gölge Satosunda sürekli çalismalar yapiyordu.

    Çalisma odasinda kitaplarin arasinda bogulup kaybolan büyücü önündeki kitabin satirlarini soguk elinin ucundaki uzun gri tirnaklari ile takip edip mirildanarak okuyordu. Basi öne egik soluk gri suratinda parlayan kipkirmizi gözleri ile de harfleri takip ediyordu. Odasinin içinde hiç bir mesale yanmasa da, üzerinde hiç günes dogmayan denizin ayinda odasina pencereden sizan isik odayi tamamen aydinlatmasa da büyücü için bu yeterli bir isikti. Zaten Thor isigi sevmeyen, hep karanliklarin ve gölgelerin arasinda dolasan bir büyücüydü.

    Satirlari hizli hizli okumaya devam ederken elini ve gözlerini bir kelime üzerinde sabitlestirdi. Kan kirmizi gözleri bir ates gibi yanmaya basladiginda yüzünde seytani bir gülümse olustu ve kitabi çok yavas bir sekilde kapattiktan sonra bir süre uzun tirnaklarini kitabin pürüzlü cildinin üzerinde gezdirdi. Aradigini bulmustu.

    Kral ve kraliçe sahilde artik batmak olan günesi izliyorlardi. Günesin son isiklari gökyüzünü masum bir pembe renge bürümüstü. Deniz, üzerine son isinlari yansitan günesi ugurlarken üzerine birakmis oldugu son isinlari dalgalari ile sekillendirip onu ertesi güne ayni sekilde karsilamak üzere ugurluyordu.

    Â? Baba, baba nerelerdeydiniz sizi ariyordum?Â? diye haykirdi yanlarina ormanin içinden heyecan dolu ince sesi ile gelen çocuk. 5-6 yaslari civarinda olan siyah saçli, yasindan dolayi uzun olmayan ama yine de düzgün fizikli, mermer gibi pürüzsüz yüzü ve yine ayni saçlari gibi siyah gözleri vardi. Kosarak kral ve kraliçenin yanina geldi. Kral DarkShine çocugun yanina heyecanla gelmesinden ve haykirmasindan bir sorun olabilecegini düsündü. Â? Bir sorun var evladim?Â? dedi çok nazik ve kibar bir ses tonu ile. Bu ses tonu küçük çocugun yüregini oksamisti sanki. Â? HayirÂ? dedi sevecen bir tavirla Â? sadece nerede oldugunuzu bulmaya çalisiyordum baba. Ormanin içine gittim orada ama sizi bulamadim. Sizi bulamamanim verdigi üzüntü ile dönerken sizi burada görünce çok sevindim.Â? Kral Shimeran DarkShine ogluna sarilarak Â? buradayiz oglum, zamani gelen kadar buradayiz.Â?

    Kral ve Kraliçenin yanina gelen çocuk SistramÂ?in yikilmasindan henüz bir kaç gün önce hayata gelmisti. Prensin dogmasi ile SistramÂ?da büyük senlikler yapilmisti ama bu senlikler savasa gitmek için sehirden ayrilan ordu ile son bulmustu. Kral oglunun ismini yildiz takimi anlamina gelen XiloCient olarak koydu. O artik Prens XiloCient DarkShine olarak anilacakti yeryüzünde.

    Sistram ordusu sehir kapilarindan ugurlanmis ve zaferle dönmeleri için arkalarindan sayisiz dualar edilmisti. Ordunun içinde ogullari olan anneler onlarin gidislerini gözyaslari içinde izlemisti kalplerinde derin bir aci hissederek.

    Ordu her yönüyle savasa hazirdi. Askerler parlatilmis zirhlarini giymis, kraliyet amblemini tasiyan tuniklerini zirhlarinin üzerine geçirmis, bir ellerinde üzerine kraliyet amblemi islenmis olan tutmak olduklari büyük kalkanlar hazirdi. Kiliçlar ise savas için bilenmis kinlarinda savas davullarinin çalacagi ani bekliyordu yerlerinden çikmak için.

    Hava kararmisti, Sistram ordusu karanligi bastirmak için mesalelerini yakmis savas meydanina dogru emin adimlar ile gidiyordu. Ayin isiklari, içine girdikleri ormanin agaçlarindaki dallarda bulunan yapraklarin arasindan kayarak yeryüzüyle öpüsüyordu nadiren.

    Çok uzun bir yolculuk olmustu. Ormanin derinliklerinde kamp kurmak için uygun bir arazi olmadigi için yorucu yolculuk durmadan devam etmisti. Günes dogmaya baslarken Sistram ordusu ormanin derinliklerinden çikmis dinlenmek için uygun bir kamp alanina gelmislerdi. Günesin isinlari yapraklarin arasindan süzülüyordu ordunun üstüne dogru. Bulunduklari yer agaçlarin yapisik olmadigi genis bir alandi. Â? Burada duruyoruz!Â? dedi elini havaya kaldiran Sistram komutani. Â? SistramÂ?dan yola çiktigimizdan beri durmadik, kamp yapip biraz dinlenmek için burasi uygun bir yer.Â?

    Genis bir alana çadirlar açildi. Atlarin her biri agaçlara baglandi. Günesin yakici sicagina ragmen insanlar kampi kurmak için çok çalismislardi. Çadirlara çekilen askerler üzerlerinde ki yorgunlugu atmak için derin uykuya daldilar.

    Komutanin çadirina giren kamp gözcülerinden biri Â? Efendim iki atli kampa dogru geliyorÂ?. Komutan oturdugu yerden dogrularak kalkti. Çadirini açtiginda günes sanki içeri girmek için sabirsizlik bekliyormus gibi isinlarini aniden içeri süzdü. Gözlerini ovusturan gelen iki atliyi gördü. Gözleri net görmese de gelen atlinin birinde zirhindaki kralin amblemini gördü.

    Atlilar komutanin çadirinin önüne kadar gelip durdular. Ikisi de atlarindan indi. Kralin amblemini tasiyan zirhlar içerindeydi ve basindaki migferden yüzü gözükmüyordu. Atinin basini hafif oksadiktan sonra komutana dönüp sag elini yumruk seklinde kalbine bastirdi ve sert bir sekilde indirdi. Avuçlari ile migferini tutup yukariya kaldirip basindan çikardi.

    Komutan karsisindaki yabancinin migferi çikarmasi ile onu tanimanin verdigi heyecan ile hemen önünde egildi Â? Hos geldiniz Yüce Jhimra Akasin!Â? diyerek karsiladi. Bunu söylerken JhimraÂ?nin önünde diz çökmüs basi öne egik ve sag eliyle kinindaki kilicinin kabzasini tutuyordu. Bu SistramlilarÂ?a has bir selamlama idi ve sadece iki kisiye karsi yapilabilirdi. Bunlardan biri Kral Shimeran DarkShine digeri ise onun bas muhafizi Yüce olarak anilan Jhimra AkasinÂ?di ve su an önünde selam vermis olan komutanin hemen karsisinda duruyordu.

    Komutan ayaga kalkti. Â? Gelis sebebiniz nedir? Yüce Jhimra.Â? diye sordu resmi bir dilde. Jhimra tuniginin cebinden rulo seklinde bir kagit çikardi. Â? Kral mesajini sizlere iletmemi istedi.Â? Bunu söylerken iki eli ile ruloyu gözleri hizasinda iki zit yöne dogru açti. Okumaya basladi Â? Sistram ordu komutani Anikda, bu mesaji bir müjdeyi belirtmek için yolladim. Siz yola çiktiktan 2 gün sonra Prens Xilocient DarkShine hayata geldi. Bu yüzden bu savasta sizlere katilamayacagim, oglumun dogumu sizlere sans getirsin ve tanrilar hep sizinle olsun. Buraya dönüsünüz zaferle olacaginda hiç bir kuskum olmadigini da bilmenizi isterim.Â?

    Yaziyi komutana okuduktan sonra mesaji tekrar rulo haline getirip cebine koydu. Kralin savasa gelmeyecek olmasinin huzurlari kaçirdigini gören Jhimra çadirlarinin baslarinda olup biteni görmeye çalisan askerlere yüksek ses ile seslenir Â? SistramÂ?in cesur ve yenilmez savasçilari!Â? Bu sözler bile Sistram askerlerinin tüylerinin diken diken olup cesaretlerinin artmasina sebep oldu. Â? Kralin bas muhafizi Jhimra Akasin olarak sizlere sesleniyorum.Â? Askerler JhimraÂ?yi duymak için adim adim yaklasiyorlardi. Jhimra ismini duymalari onlari sasirtmisti çünkü daha aralarinda sadece unvanini duyduklari Jhimra vardi. Az önce kaçan huzurlarindan eser kalmamisti. Â? Bugün, tipki geçmis günlerde oldugu gibi Sistram ugruna kanlarini dökmeye ve yasamlarinizi fedâ etmeye gidiyorsunuz. Gün bitmeden yapacaginiz savasta Kral Shimeran DarkShine olmayacak. Bunu sebebi ise yeni dogan Prensimiz XiloCient DarkShineÂ?dir. Sizler bugüne kadar sayisiz savaslarda kanlarini döktünüz, kardeslerinizi kaybettiniz. Sizler sayesinde güçlenen SistramÂ?in beklentisi yuvaniza zafer ile dönmenizdir. Kralin savasta bulunmayacak olmasi yeteneklerinizden ve ruhlarinizdan hiç bir sey kaybetmenize sebep olmayacagindan eminim. Kralda emin. Tanrilar yaninizda olsun kardeslerim. Yasasin Sistram!Â? Jhimra sözleri ordu tarafindan tüm ormanin içinde duyulacak kadar defâlarca tekrar edilip yankilandi.

    Sözlerini bitiren Jhimra migferini basina tekrar geçirir. Komutana dönüp sag elini yumruk yapip kalbine bastirdiktan sonra atina atlar. Komutanda ayni sekilde JhimraÂ?yi selamlar. Â? Sistram zaferinizi duymak için sabirsizlaniyor komutan Anikda. Deahh!Â? dedikten sonra ati ile hizla uzaklasti Jhimra.

    Jhimra ile gelen kisi savas meydanina daha önceden gönderilmis gözcülerden biridir. Gördüklerini hemen anlatmaya baslar. Â? Efendim, Yodos ordusu savas meydanina bugün günesin dogusu ile vardi. Bizleri tuzaga düsürmek ve ordunun az sayida gözükmesini saglamak için ordularini ikiye böldüler. Oraya gittiginizde sizden sayica az bir ordu ile karsilasacaksiniz. Yodos süvarileri savas meydanina geldigimiz zaman dolasip arkadan saldirmayi deneyecekler. Sanirim su an süvariler sizin gelmeniz ile atlarini tekrar dönüp sizlere gözükmeden arkaniza geçecekler. Tüm gördüklerim bu. Bunun disinda önemli bir gelisme yok. Tanrilar yaninizda olsun. Â?
    Â? Sag ol kardesimÂ? diye yanitlar komutan. Gözcü ordudan ayrilir.

    Yodos ordusunun planlarini ögrenen Anikda rahatlamistir. Çgrendikleri sayesinde savasi kazanmasi kolay olacaktir.

    Yodos ordusu savas meydaninda heyecanla karsilarindaki tepeden Sistram ordusunun gözükmesini bekliyordu. Askerlerin korkusu onlari tir tir titretiyordu. Ellerinde olsa Sistram ile savasa girmek kesinlikle kabul etmeyecekleri bir seçenekti. Ne var ki krallari Yodos ayni düsüncede degildi ve Sistram ordusunu yenip büyük bir güç kazanmayi hedefliyordu.

    Yodos süvarileri yerlerini almis gelecek olan haber ile harekete geçmeyi bekliyordu. Bunun sürpriz bir saldiri olacagini saniyorlarsa da Sistram ordusunun onlarin varligindan haberdar olduklarini bilmiyorlardi.

    Sistram komutan Anikda birlik sefleri ile yaptigi toplantida tüm planlarini anlatmis ve arkadan saldiracak Yodos süvarilerine karsi tetikte olmalarini söylemisti. Okçu birlik sefine askerlerini savas meydanini yandan görebilecek bir yere yerlestirmesini istemisti ve bunlarin arkadan gelen süvari saldirilarini kesmesi eklemisti. Okçu sefi yapmasini gerekeni tam olarak anlamis ve toplantidan sonra askerlerine yapacaklarini anlatmisti.

    Okçu birlikleri saldiriyi kesemese bile yari yariya azaltilabileceginin düsüncesi içerindeydi. Bunun için piyade birligi sefine arkadaki askerlerin hazirlikli olmalari gerektigini söylemisti. Â?Onlar üzerlerine gelen oklardan kurtuldugu anda piyadeler tekrar toparlanmaya çalisacak olan süvari birligine sarj edecektir.Â? diyerek planini dile getirmisti.

    Sistram ordusu savas meydanina gelmeden önce okçu birlikleri onlardan önce yola çikmis ve yerlerine yerlesmisti. Sistram Yodos süvarilerini nasil göremiyorsa Yodos ordusu da Sistram okçularini göremeyeceklerdi. Ama bir fark vardi. SistramÂ?in Yodos süvarilerinin varligindan haberdar olmasina karsilik Yodos ordusunun okçu birliklerinden haberi yoktu.

    Sistram ordusu tepenin ardindan yavas yavas belirmeye basladiginda Yodos ordusunu büyük bir korku salmisti. Sistram ordusunun üzerine yansiyan günes sanki onlarin kutsalligini kanitlarcasina üzerlerinde parliyordu.

    Iki ordu birbirlerinden uzak bir mesafede karsilikli duruyorlardi. Sistram askerleri sakin bir sekilde beklerken havadaki zafer kokusunu cigerlerine çekiyorlardi. Yodos ordusu ise onlar kadar sakin degil korku iliklerine islemisti. Her seye ragmen savasmak zorundaydilar. Kaçsalar bile öyle ya da böyle öleceklerdi. Sistram ordusunun yarattigi bir kaderdi bu. Sistram askerleri ile çarpismis hiç bir asker, torunlarina bunlari anlatma serefine varamamislardi. Bu ölümdü.

    Yodos komutanin atini savas meydanin ortaya dogru sürmesi ile komutan Anikda da ona dogru sürmeye basladi atini. Iki kumadan ortada bulusmuslardi. Birbirlerinin gözlerinin içine ölüm kusuyorlardi atlari ile daire yaparak dönerlerken.

    Anikda durdu ve yesil gözleri ile Yodos ordusunu süzdü. Bu bakis Yodos askerlerini o kadar rahatsiz etmisti ki AnikdaÂ?nin keskin bakislari vücutlarini delip geçmisti sanki. Yodos insanlarina bakarken Â? eger ordunu bugün buradan çekersen bu zavalli insanlarin kaderleri daha öncekilerden farkli olur komutan eeÂ?Â? biraz duraksadi, Â? MÂ?eis.Â? diyerek kendini tanitti Yodos komutani gururla. Â? MÂ?eisÂ? ya da her neyse degisen bir sey yok.Â? diyerek tamamladi Anikda.

    AnikdaÂ?nin konusmasi, MÂ?eisÂ?i kendisinin bir fare gibi küçültülmüs ve degersiz hissetmesini saglamisti. Fakat MÂ?eis kendi iradesi içine verdigi üstün savasla bunun yüz hatlarina vurmasini engellemeyi basarmisti. Ne kadar bunu basarabilse de, Anikda yaptigi konusmanin farkinda ve nasil bir etki biraktiginin da bilincindeydi. Çünkü bunu hemen hemen her savasta yapmisti. Kullanacagi kelimelerin yeri ve zamanini çok iyi bilen bir komutandi Anikda.

    Â? Savas meydanina geldigimden beri dikkatimi çeken bir nokta var ki o da, sizin ordunuzun sayisinin az oldugudur. Böyle bir ordu ile savasa kalkismaniz insani duygulandiran bir cesaret dogrusu. Kutlarim. Â? diyerek Yodos süvari birliginden ha beri yokmus gibi davranmisti.

    AnikdaÂ?nin söyledigi sözler bir anda MÂ?eisÂ?i yüceltmis ve planinin isledigini düsünmesini saglamisti. Amacina ulasmis olmayi sanmasi ile birlikte bir anda farkinda olmadan çökmüs olan omuzlarini gögsünü kabartarak kaldirdi Â? Bu ordu ile bu meydani sizlere mezar ettigim zaman senin yüzünün halini görmek isterdimÂ? sesindeki alayci bir ton ile. Â? O halde bize kaderinizi tayin etmekten baska bir sans birakmiyorsunuz, YodosÂ?lu.Â? son kelime agzindan insani dehsete düsürecek kadar kisik ve tizdi. Â? YodosÂ?lu.Â? Kelimesi MÂ?eisÂ?in kulaklarinda sürekli çinlamisti ve sanki beynin içinde firtinalar koparmisti. Buna dayanamayan MÂ?eis hiç bir sey söylemeden atini çevirip ordusunun yanina gitmisti.

    Anikda ordusunun yanina gelmisti. Â? YodosÂ?lu komutan ile yaptigimiz konusmalar savasi engelleyecek türden degildi. Baris teklifimiz bize buranin mezar olacagi söylenerek reddedildi kardeslerim.Â? Diyerek ordusuna seslenmisti komutan. Kafasini çevirip Yodos ordusuna baktiktan sonra tekrar kendi ordusuna döndü ve Â? Sistram ve onun Krali Shimeran DarkShine adina hazir miyiz kardeslerim Â? diye yüksek ve insanin ruhunu açiga çikaran bir ses tonu ile haykirmisti Anikda. AnikdaÂ?nin sesi Yodos tarafinda kisik duyulsa da tüm Sistram ordusunun hep bir agizdan Â? Sistram ve onun Kral Shimeran DarkShine adina savasmaya hazirizÂ? diyerek bagirmasi ile Yodos askerlerinin içini kelimeler ile tarif edilemeyecek bir korku sarmisti. Haykiris tüm gökyüzünde yankilanmisti.

    Ati ile Yodos ordusuna dogru dönen Anikda migferinin kapaginiz yüzüne kapatti. Kalkanini dogrulttu ve kilicini kinindan çikarip yukari dogru kaldirdi. AnikdaÂ?nin her hareketi arkasindan ordu tarafindan tekrar ediliyordu. Kinlarindan çikan kiliçlarin çikardigi keskin sesler savasin melodisi idi.

    Anikda sag eli ile yukari kaldirmis oldugu ucu gökyüzüne bakan kilicini yavas yavas indirip eli tam diyafram bosluguna geldiginde durmustu. Ayni sekilde arkasindaki kutsal ordu da. Hepsi tek bir vücut gibi hareket ediyordu çikardiklari melodiye eslik eden rüzgârin ugultusu ile.

    Anikda kilicini ileri uzatarak Yodos ordusuna dogrulmustur. Â?Saldirin!Â? komutu ile arkasindan ok gibi firlayan piyade birligi Yodos ordusunun üzerine dogru kosmaya baslamistir. Tozu dumana katan piyadeler zirhlarinin altinda bastigi topraktan çikardiklari ses ile kiliçlarin melodisinin yerini almistir. Artik sira onlardadir.

    Yodos komutan üzerine gelen kalabalik piyade grubunu bastirmak için Â?Saldirin!Â? komutu ile kendi piyadelerini Sistram ordusunun üzerine yollamistir. Yodos piyadeleri gözlerini Sistram askerlerini dikmis hirla üzerlerine dogru kosmaya devam etmislerdir.

    Anikda Yodos piyadelerinin, süvarilerin arkasinda duran okçu birliklerinin mesafesini girmesine az bir süre kala, süvarilerden birini piyadelerin planda konusuldugu gibi geri çekilmesini söylemesi için yollamisti. Süvari hizla piyadelerin arkasindan gidip onlara sesini duyabilecek mesafeye geldigi zaman Â? Geri çekilin! Â? diye bagirarak piyadelerin durmasini saglamisti. Piyadeler geri sanki korkmus gibi geri geri adim atmaya baslamislar ve adimdan sonra biraz daha hizlanarak geri çekilmislerdi.

    Yodos piyadeleri geri çekilen Sistram askerlerini görünce cesaretlenmis üzerlerine daha bir hizla kosmaya baslamislardi. Gözleri karsilarindan piyadelerden baska hiç bir sey görmüyor, onlarin üzerine kitlenmis durumdaydi.

    Anikda Â? Okçular atese hazir! Â? dedikten sonra süvarilerin arkasindan çikan kalabalik bir okçu birligi ordunun hemen önüne geçip oklarini hazirlayip pozisyon almislardi. Oklari havaya dikmis hiç titremeyen ellerinin parmaklari yayda oku özgür birakmak için emirleri bekliyordu.

    Yodos komutani okçularin öne çiktigi gördügü zaman tuzaga düstügünü anlamisti. Piyadelere Â? Geri çekil, geri. GeriÂ? diyerek bagirsa da, askerleri çikarttiklari gürültüden duyamayacak kadar uzakta olmasi, MÂ?eisÂ?in az sonra sonsuza kadar tükenecek olan nefesini bosa harcamaktan baska bir ise yaramamistir.

    Anikda emri vermek için en uygun zamana kadar beklemisti. Yodos askerlerini en uygun zamanda vurup, toparlanmasina izin vermeden piyadeleri tekrar saldiriya geçirip Yodos askerlerini hezimete ugratmayi düsünmüstü.

    Yodos askerlerinin en uygun zamana geldigini gören Anikda hiç beklemeden Â? Ates!Â? diyerek emrini vermisti. Okçular emir ile birlikte parmaklarinin ucundaki oklari serbest birakip gökyüzüne salmislardi ve ardindan hemen diger oklari yaylarina takmaya baslamislardi.

    Yodos askerleri havada çinlayan bir islik sesi ile durmustu. Migferlerinin kapaklarini açip yukariya baktiklarinda, savasin ölüm ve kani anlatan melodisini çalan oklari gördüklerinde paniklemeye baslamislardi. Havadaki oklarin üzerlerine dogru inise geçmesi ile birlikte geriye dogru kaçmaya baslamislardi ama o kadar panik halindeydiler ki sürekli birbirlerine çarpip düsüyorlar, yere takilanlara takilip düsmemek için yakininda kilere tutunup onlari da düsürüyorlardi.

    Oklarin ilk temasi ile savas melodisinin ilk sözleri agizlardan dökülmeye baslamisti. Sözlerin sahipleri, oklara hedef olan Yodos askerleriydi, aci çigliklar atarak.

    Savasin ilk kani dökülmeye baslamisti. Panik halindeki Yodos piyadelerinin Sistram piyadeleri tarafindan sarilip öldürülmesi, Sistram askerleri için hiç de zor olmamisti. Daire içine aldiklari askerleri daireyi küçülterek arada sikistirmislardi. Sistram askerleri daireyi birlestirip yok ettiklerinde çevrelerindeki daire YodosÂ?un ölü askerleri tarafindan olusturulmustu.

    Parlak zirhlar kan lekeleri ile kirlenmisti. Kiliçlarin ucundan damlayan kan topraga karisip kuruyordu. Yerde yatan Yodos askerlerinin hepsinin vücutlarinda derin yariklar vardi. Bazilarinin ise gövdesinden kelleri bile ayrilmisti.

    Savasin melodisinin en yüksek oldugu anlardan biriydi ilk çarpisma. Çlümün habercisi oklarin isligindan sonra ölümün geldigini kanitlayan aci haykirislarin ardindan, piyadelerin çarpismasi ile kiliç kalkanlarin melodide bizde variz dercesine haykirislari bastirmalari ile oklarin isliginin manasi hakli çikarilmisti.

    MÂ?eis askerlerinin teker teker yere serilmesini çaresizce izlemisti. Bir süre ne yapacagini sasirmisti. Arkasinda duran bir takim piyade birligi de artik savasacak cesaretlerini kaybetmislerdi. Ama izledikleri savas karsisinda donup kalmis zihinlerinden geri kaçmak bile geçmemisti.

    MÂ?eis ilk soku atlattiktan sonra kendine gelmis ve aklina henüz yasayan süvarileri saldirtmak gelmisti. Onlarin saldirmalari için okçulardan bir tanesini yanina çagirip ve oku havaya atmasini emretmisti. Emri alan okçu yayini havaya kaldirip okunu gökyüzüne dogru firlatmisti.

    Gelecek olan saldiri emrini beklemekteydi süvari birligi. Savasin durumundan hiç haberleri yoktu ama havaya çikacak olan Â? Saldir!Â? emri anlamina gelen tek oku gökyüzünde aramakla mesgullerdi. Tabi ki SistramÂ?in oklarini görmüslerdi ama süvariler melodinin anlamini duyabilecek mesafede degillerdi.

    Havada tek okun görünmesi ile süvari birligi kiliçlarini kinlarindan çekmis, migferlerini kapatmis hizla atlarini Sistram ordusunun arkasina geçirmek için sürmeye baslamisti.

    Bir süre sonra MÂ?eis karsilarindaki Sistram ordusunun arkasindan yaklasan toz bulutunu görünce az önceki vahseti unutmustu. Büyük bir zevkle süvarilerinin Sistram ordusunu dagitmasini izlemek için sabirsizca beklemekteydi. Toz bulutu Sistram ordusuna yakinlastikça kalbi küt küt atmaya baslamisti.

    Süvarilerin geldigini gören okçu birligi sefi askerlerini hemen atis pozisyonuna sokmustu. Ve ayni komutan Anikda gibi uygun zamani beklemekteydi. Tabi hizla giden süvari birligini isabet ettirmek ustalik ve tecrübe gerektiren bir isti. Yapilacak olan zamanla hatasi süvari ordusunun düzeni bozulmadan SistramÂ?I arkadan vurmasini saglardi.

    Okçu birligi sefi hizla giden süvarileri dikkatlice izliyordu. Â? Hazir!Â? diyerek okçularini uyardi. Süvarilerin okçu birliginin tam karsisina geçmesine bir süre kala Â? Firlat!Â? emri ile birlikte bos arazinin üstüne yollamislardi oklarini.

    Savasin melodisi süvarilerin gök gürültüsü ile devam ediyordu fakat ölüm isligi yine çalmaya baslamisti. Hizla gitmekte olan süvariler üzerlerine dogru gelen oklari görünce aniden atlarini durdurmak için ipleri sert bir sekilde kendilerine çekince bütün atlar birbirine girdi. Daha oklar temas etmeden ordu paniklemisti. Atlarindan düsen süvariler atlarina binmeye çalisiyorlardi ama artik her sey için çok geçti. Çlüm isliginin ardindan bir nakarat gibi söylenen sözler yine söylenmisti. Bu melodinin düzeniydi ve degismemisti.

    Melodi yine ayni sekilde devam etmisti. Piyadelerin süvari birligine hücumu ile kiliçlar kalkanlar yine okun isligini kiskanmislar ve ayni seyi yapabileceklerini kanitlamislardi.

    Artik melodinin sonu yaklasmisti. Yodos süvarilerinin saldirisindan sonra artik söz Sistram süvarilerine geçmisti. Komutan AnikdaÂ?nin Â? Süvariler! SaldirinÂ? emri ile yeryüzünün yildirim süvarileri olarak bilinen Sistram süvarileri YodosÂ?un üzerine gitmeye baslamisti.

    Yodos komutani süvari birliginin dagilmasini gördügünde kaybettigini anlamisti. Çzerlerine gelen Yildirim Süvarilerini görünce geri kalan bir avuç ordusu ile kaçmaya çalissa da Sistram Süvarileri aldiklari lakabi yine sonuna kadar hak ettiklerini kanitlamislardi.

    Melodinin son sesleri rüzgârin ugultusu, son sözleri de Â? Zafer SistramÂ?dir.Â? Olmustu.

    Savasin ardindan geriye kalan manzara ölmeden önce Â? Burasi size mezar olacak.Â? Sözlerini hatirliyordu. Ama bu mezar Yodos ordusunun bireylerinden olusuyordu.

    Komutan Anikda, savasin çok az bir kayipla kazanildiginin duyurulmasi için savastan hemen sonra Sistram Kralinin yasadigi sehir olan XeanÂ?a bir haberci yollamisti. SistramÂ?a dönülmeden önce kamp yapilmasina karar verilmisti.

    Komutan AnikdaÂ?nin yolladigi haberciler Sistram baskenti XeanÂ?a varmislardi. AnikdaÂ?nin bayraginin dalgalandigini gören muhafizlar Xean sehrinin dev demir kapilarini aceleyle mekanizmayi çevirerek yukari çekmeye baslamislardi. Haberci sehre girdikten sonra kapilar yine ayni sekilde kapanmisti. Çok agir olan kapiyi açip kapatmak muhafizlarin kan ter içinde birakmislardi.

    Xean caddelerinde ati ile hizla ilerleyen haberci halkin ilgi odagi olmustu. Yaninda hizla gelip geçen haberciyi islerini birakip gözleri ile takip edip gittigi yöne dogru bakiyorlardi. Halkin baktigi yönde daglarin ardindan SistramÂ?in Altin Satosu yükseliyordu kuleleri bulutlara karismis sekilde.

    Haberci satoya kadar kisa sürede geldi. Sato kapilari açilmamisti ve sehirden arasindan geçen büyük bir dere ile ayriliyordu. Sato genis düz bir arazinin üzerine insa edilmisti. Nehrin hemen öbür tarafinda duruyordu. Arkasi ise daglarin eteklerine uzanan uzun bir yol vardi. Daglarin eteklerine geçmek için o yoldan gidilmesi gerekiyordu ama yol bugüne kadar kimsenin içine girmeyi cesaret edemedigi Aç OrmanÂ?nin içinden geçiyordu. Bu adi Sistram askerleri oraya giden her kisinin orman karanlik derinliklerinde yutulup bir daha geri dönmemeleri üzerine koymuslardi.

    Ormanin sonunda ki daglar ise geçilemeyecek kadar yüksekti. Tepesini gören çok az kisi olmustu çünkü her zaman bulutlar dagin tepesinin görülmesine engel olmustu. Tepesiz Daglar Xean sehrini, çocugunu kucaklamak için kollarini iki yana açmis bir anneye benzetirlerdi. Sehri iki taraftan kaplamis ve tek bir girisi olmasini saglamisti. Daglar sehrin kesinlikle arkasindan dolasmasini engelleyecek sekildeydi. Hiç bir ordu o daglari asip ta satonun arkasina çikamazdi.

    Â? Komutan Anikda tarafindan savasin sonuçlarini anlatilmak üzere yolladimÂ? diyerek kaledeki muhafizlara seslenmisti. Satonun giris kapisinin her iki yaninda bulunan kuledeki muhafizlar habercinin sesini az duymus olsalar bile söylediklerini anlamislardi. Kale kapilari nehrin üzerine büyük bir gürültü ve gicirti ile açildi.

    Haberci atini dev tahta kapini üzerinden satonun içine dogru sürdü. Nehrin üzerini kaplayan kapi 30 metre boyunda dev bir kapiydi. Haberci içeri girdikten sonra sato kapisi yukari kaldirilarak kapandi.

    Içeri giren haberci atini etrafinda çesitli heykeller olan altin sari renginde tas yol üzerinde satoya dogru sürüyordu. Satonun kapisindaki nöbetçiler haberciyi karsiladilar. Yine dev bir tahta kapi iki ayrilip satonun içine dogru açildi.

    Her yer mesaleler ile aydinlatilmis ve duvarlarin kenarlarinda savasçi heykelleri vardi. Tavan ise çok yüksekti. Büyük bir holdü habercinin muhafizlar ile birlikte girdigi. Â? Bizi takip kardesim seni kralin huzuruna götürecegiz.Â?

    Hol çok kaliteli ve yumusak gece mavisi bir hali ile çevrilmisti. Holüm biraz ilerisinde insanlar vardi. Ilerde ki duvarlarda kapilar vardi. Insanlari sürekli buralara girip çikiyordu. Içerisi bayagi bir hareketli gözüküyordu.

    Muhafizlari takip etmeyi baslamisti haberci, holün ilersine dogru gidiyorlardi. Az önce insanlarin sürekli girip çiktigi kapilardan birine dogru yönelmeye basladilar. Muhafizlardan biri kapiyi açti. Uzun bir koridor gözüktü kapinin açilmasi ile. Muhafizlardan girdiler ilk önce. Habercide sagi solunu inceleyerek muhafizlarin arkasindan takip etmisti. Sonsuz koridorun soguk duvarlari arasinda uzun bir süre ilerlemislerdi. Muhafizlardan biri yine bir kapinin önünde durdu. Cebinden bir anahtar çikardi. Anahtari yuvacagina sokup çevirdikten sonra kapiyi iterek açti. Karsilarinda yukari dogru yükselen merdivenler çikmisti bu seferde. Muhafizlar yine önde olmak üzere merdivenlerden çiktilar. Bu çikis haberciyi biraz yormustu. Her katin biraz ilersinde kapilar vardi. 7 kat çikmislardi. Karsilarindaki kapiyi açtilar. Açilan kapinin ardindan yine uzun bir koridor çikti karsilarina. Muhafizlar kapidan girip saga döndüler, habercide ayni sekilde. Kisa bir süre yürüdükten sonra koridor genisledi, karsilarina dev bir kapi çikti. Çnünde iki tane muhafiz duruyordu ellerinde mizraklari ile. Â? Biz seni buraya kadar getirdik. Kapinin arkasinda kralin tahtinin bulundugu mekân var. Bizden burada ayriliyorsun Â? diyerek muhafizlar geldikleri yönden geri dönmüslerdi.

    Haberci, dev kapinin yanina yaklasti. Â? Krala komutan AnikdaÂ?nin mesajini getirmistim Â? dedi sessizce. Muhafizlar önlerinde durduklari kapilari iterek açti.

    Zümrütler ile süslenis olan kral tahtinin yaninda yine ayni güzellikte bir taht bulunuyordu. Kirmizi bir hali tahtlarin hemen önündeki, tahta dogru basamaklari genisleyen bir merdivene kadar uzaniyordu. Kirmizi halinin her iki yaninda tavi tutan dev kolonlar vardi. Her kolunun arasinda savasçi heykelleri vardi. Genis bir odaydi ve içindeki sicaklik insani rahatlatiyordu. Kolonlarin bittigi yerde hemen merdivenlerin basinda bir insan toplulugun rahatlikla sigabilecegi kadar alan vardi.

    Haberci merdivenlerin basina kadar gelip beklemeye basladi. Bu sirada merakla gözle ile etrafi inceliyordu. Â? Satoma hos geldinÂ? dedi bir ses. Haberci sesin geldigi yana dogru baktiginda Kral ve kraliçeyi tahtlarinda otururken buldu. Ilk saskinligini üstünden attiktan sonra hemen egilerek selam verdi. Tekrar ayaga kalkti Â? Selam Yüce Kralimiz. Komutan Anikda tarafindan yolladim.Â? Bunu duyan Kral DarkShine merakla dinlemeye basladi. Kiyafetinin üzerindeki degerli taslar parildiyordu. Â? Anikda size savasin çok az bir kayipla kazanildigini söylemem için yolladi efendim. Zafer SistramÂ?in oldu. Siz kazandiniz efendim.Â?

    Kral DarkShine zaferin verdigi mutluluk ayaga kalkti Â? Savasi ben kazanmadim. Komutan Anikda ve onun komutasindaki onur askerler kazandi.Â? Yüzünde çok hos bir tebessüm vardi.

    Â? Iste sizi gerçek bir kral yapanda bu Lordum Â? dedi tahtin arkasindan çikan karanlik bir suret. Kral arkasina dönmeden Â? Tesekkür ederim Jhimra.Â? Dedi Kral DarkShine yüzündeki gülümsemesi ile. Â? Gidebilirsin haberci.Â? Haberci tekrar egilerek selam verdikten sonra kraliyet odasindan ayrilir. Kapilar yine kapanir.

    Anikda ve ordusu kamp yaptiklari yerden ülkelerine dönmek için hazirliklar yapiliyordu. Sadece bir kaç çadir kalmisti henüz toplanmamis. Askerler üzerlerindeki kurumus kanla kapli olan zirhlari ile geri dönmenin hazirligi yapiyordu.

    Gökyüzü temiz, masmavi bir deniz gibi berrâkti. Gökyüzünde bir bulut bile yoktu. Komutan Anikda gökyüzü izliyor temiz havayi cigerlerine çekip rahatlamaya çalisiyordu. Ellerinde belinde gözlerini kapayip kendini temiz havanin esiri etmisti.

    Gökyüzünde kara bulutlar bir anda hizli bir sekilde toplanip günesi yutmuslardi. Sert bir rüzgâr çevredeki agaçlarin yapraklarini dövmeye baslamisti. Hava gölge denizinin üzerindeki gibi kapkara olmus çakan simseklerin etkisi ile zaman zaman beyaza bürünüyordu etraf.

    Komutan Anikda esen sert rüzgâri teninde aci bir sekilde hissettiginde gözlerini açti ve tepesindeki kara bulutlarin etraflarinda deli gibi döndügünü görünce dondu kaldi. Korkuyu hissetmeye basladi hayatinda ilk defa. Ayni sekilde Sistram ordusu korkmus gökyüzüne fal tasi gibi açilmis gözleri ile bakiyorlardi.

    Rüzgâr daha da sertlesip artik bir firtinaya dönüsmüstü. Agaçlar topraga son güçleri ile kenetlenmislerdi. Yerden uçusup oraya buraya dagilan tozlar Sistram ordusunu içine almisti. Herkes çikan firtina ile ayakta durmakta zorlaniyor bir yandan da gözlerine kumlarin kaçmamasi için elleri ile gözlerini koruyorlardi.

    Komutan Anikda ise oldugu yerde hareketsiz bir sekilde gökyüzüne lanet okurcasina yesil gözleri ile bakiyordu. O anlamisti. Â? Böyle bir firtinanin aniden var olmasi kara büyüden baska hiç bir sey olamaz. Tanrilarin isi olmadigi kesin.Â? Kendine söylendi komutan Anikda.

    Gökyüzündeki bulutlarin arasinda alev gibi parlayan dev gibi bir çift göz olustu seytani bakislara sahip olan. Â?Ha ah ha ah haÂ? bu kötü kahkaha firtina ile birlikte birlesip yankiliyordu dört bir yandan. Sistram askerleri artik iyice korkmustu. Tüm kaslari gerilmis yerlerinden kipirdayamiyorlardi.

    Â?Kara Büyücü Khalein Thor Â?Â? umutsuzca söylemisti bunu Komutan Anikda. Â? Evet, evet, evet Sistram komutani Anikda evet. Çok iyi bir tahmin. Kara Büyücü Khalein Thor. Ne kadar hos bir isim degil mi? Â? sesi kopan firtinayi bastiracak kadar sert ve yüksekti. Sesindeki seytani ton komutan disinda herkesin kulaklarindan girip içini parçaliyordu.

    Â? Evet, o kadar hos ki duydugum zaman midem bulaniyor seni igrenç büyücü, Cesaretin varsa çik ve benle yüzlesÂ? firtinada sesini duyurmak için nefretle bütün gücü ile bagirdi. Â? Cesaret Komutan Anikda. Çok cesaretlisin ama senin o kilicin benim büyülerim karsisinda bir çaki kadar etkisiz kalir. Ha ah ha ahÂ?Â? kara büyücünün kahkahasinin ardindan gökyüzündeki gözler yavas yavas kaybolmustu.

    Savas meydanin ortasindaki ölülerin arasinda iki omzundan asagi dogru inen kirmizi çizgili siyah cübbesi ile Kara Büyücü Khalein Thor ortaya çikti. Arkasindan esen sert rüzgâr cübbesini dalgalandirip önüne dogru salliyordu. Kukuletasi arkasinda duruyordu. Cübbesinin kollarinin içinden kemigimsi elleri ile uzun tirnaklari seçilebiliyordu. Teni bir ölününki kadar cansiz ve soluktu. Â? Iste buradayim cesaretli Anikda, karsindayim. Hadi gel de öldür beni eger bunu yapabilecek kadar cesaret varsa.Â? Dudaklarindan dökülen kelimeler sanki bir ölü konusuyormus gibi ahenksiz ve insanin kulagini tirmaliyordu.

    Komutan Anikda kilicini kinindan çekti Â? Sistram ve onun Krali Shimeran DarkShine adinaÂ? yüksek bir ses ile bagirarak kilicini büyücüye dogru uzatarak kosuyordu.

    Çzerine hirsla kosmakta olan komutani gören büyücünün yüzünde seytani tebessüm olustu. Sag elini üzerine dogu kosmakta olan komutana dogru kaldirirken agzindan bir takim büyülü kelimeler çikip rüzgârla karisip etrafta anlamsizca yankilaniyordu. Avuç içini parmaklari birbirinden ayrik bir sekilde uzattiktan sonra kan kirmizisi gözlerini kapadi. Cübbesini kolu bileginden asagiya birazcik sarkiyor ve rüzgâr ile dalgalaniyordu. Büyücünün dudaklarinda lanetli bir sekilde dökülen kelimeler gittikçe büyücü tarafindan daha hizli hizli dökülmeye basladigin rüzgârin siddeti ve gücü sürekli artiyordu.

    Askerler sert esen rüzgârda artik dengede duramiyor tirnaklari ile topraklara tutunmaya çalisarak sürükleniyordu. Komutan Anikda rüzgârdan etkilenmeden büyücüye kosmaya devam ediyordu.

    Kara Büyücü Khalein Thor göz kapaklarini kaldirdigi anda yumrugu sikti. Gözleri alev gibi parliyordu. Yumrugunu sikmasi ile birlikte elinin ucundan, aci içinde havada kivranan komutani görebiliyordu. Komutanin avucunun içinden kiliç kayarak yere düstü. Kara Büyücü gözlerini kisip kapali olan yumrugu tekrar siktiktan sonra komutan Anikda milyonlarca küçük nokta parçasina ayrilip rüzgârinda etkisiyle havada uçusup kayboldu.

    Komutanlarinin ölüsünü gören askerlerin bir kaçi korkudan bayilmisti. Hepsi yasadigi korkular ile soke girmis hepsinin renkleri atmisti. Kaçismaya baslamislardi.

    Gökyüzündeki bulutlar kaybolmustu. Günes kara bulutlarin arasindan kurtulup yine yeryüzüne gülümsemeye devam etti.

    XeanÂ?a dönen Sistram askerleri yüzleri hâlâ bembeyaz kesilmis gözleri fal tasi gibi açilmis hiç kirpmadan sürekli bir noktaya bakmaya baslamislardi. Hepsi Kara Büyücünün yaptiklari karsisinda akillarini kayip ettim delirdiler.

    Sistram askerlerinin çogu uzun süre yasayamamisti olaylardan sonra. Bir iki tanesi kendine gelebilse de yasadiklarini hatirlayamamistir. Bir çogu da hafizasini kaybetmis kim olduklari nerede bile olduklarini unutmuslardir.

    Savasin ardindan günler geçmesine ragmen sürekli konusulurdu bu olaylar. Kimileri kendilerine göre yorum yapiyorlar kimileri bunun tanrilarin bir cezasi oldugunu söylemislerdi kendilerince. Ama hiç biri degildi.

    Kral DarkShine özel odasindaki masada oturmus yine ayni masada karsisinda oturan Jhimra Akasin ile tartisiyordu. Â? Bu kesinlikle o Kara Büyücü Khalein ThorÂ?un isidir Jhimra. Komutan Anikda dönmedi. Ordumum en iyi komutanlarindan birini kaybettim ve bu çok bir kayip.Â? Masaya egilerek dirseklerini masaya koydu, basini ellerinin arasinda alip cilali tahta masanin pürüzsüz cildine bakiyordu, kelimeleri zorlukla söylemekte olan kral. Â? Lordum, bunun o büyücünün yaptigi kesin. Peki ama bunun yapmasindaki amaç ne? Neden sadece komutani öldürdü? Burnuma hiç de iyi kokular gelmiyor efendim.Â? Kral Darkshine Â? Benimde dostum benimde.Â? diyerek JhimraÂ?yi bir yandan kafasini sallarken onayladi.

    Xean bitmek tükenmeyen yagmurlarin esiri olmustu iki gündür. Sürekli yagan yagmur sehrin düzenini de bozmustu. Çogu evi su basmisti. XeanÂ?in sokaklarindan sular nehir gibi akiyordu. Çiftçilerin çok ekimi mahvolmustu. Madenciler yogum yagmur nedeni ile Tepesiz Daglarin madenlerine gidemiyorlardi. Satoyu sehirden ayiran nehir tasmis kizgin bir sekilde gürültü ile akiyordu. Sulari kapinin öne kadar gelmisti. Diger taraftan sehrin içine dogru akiyordu. Kimse evlerinden çikamiyor hapis kalmislardi. Hava dondurucu sekilde soguktu.

    Iki gün süren siddetli yagmur Xean sehrini terk etmisti. Sehirdeki hasar büyüktü. Ama kimse yaralari kapatmak için çalismalarda bulunmuyordu.

    Kara Büyücü Khalein Thor, Gölge Denizindeki satosunun çalisma odasinda masasinin basinda oturmus iki eli ile önünde duran kristali ovusturuyordu. Kristalim içinde simsekleri andiran cisimler görünüp yok oluyordu. Kara Büyücü donuk elleri ile kristali ovusturmaya devam ediyordu. Bir süre sonra yagmurlari görebildi. Yine o seytani gülümsemesi yüzünde belirdi ve gözleri yanmaya baslamisti. Â? Sonunda, yillardir hasretini çektigim arzuma kavustum. Sistram artik yok ha ah ha ah.Â? Kahkahasi bos satonun tüm koridorlarin uzun süre yankilandi.

    XeanÂ?a yagan yagmurlar, Kara Büyücü Khalein ThorÂ?un parmaklarinin arasindan çikan büyüleri ile yapilmis bir lanetti. Yagmurun tek damlasini bile cildinde hisseden kisi sonsuz bir kin ve nefret duymaya baslamisti SistramÂ?a.

    Büyücü uzun yillardir kitaplarin içinde kaybolmasinin sebebi, lanet büyüsünü genis bir alandaki tüm insanlara nasil yapabilecegi idi? Uzun çalismalari ve sabri onu cevaba götürmüstü. Lanet büyüsünü ögrenmese ile gücüne güç katmisti Kara Büyücü.

    Sistram insanlari çok geçmeden sehirdeki bütün evleri atese verdiler. Her yeri yikip yagmaladilar. Verdikleri hasarlar kendi evlerine ve kendi sehirlerine idi ama yagmurun lanetli damlalari vücutlarinin islerine islemisti.

    Sehrin ortasindan yükselen dumanlari kendisi odasindan gören Kral DarkShine ne yapacagini sasirmisti. Uzun yillarin verdigi bir itinali çalisma ile yapilan Xean yikiliyordu. Insanlarin, kendi halkinin insanlarinin kendi aleyhine yapilan isyanlari duyabiliyordu. Xean düsmüstü.

    Orduyu da yanina halk artik silahlanmis ve güçlüydü. Yagmurdan etkilenmeyen insanlar son çirpinislar ile lanetlenmis olan insanlara karsi gelmeye çalissalarda bunlari hayatlari ile ödemislerdi.

    Gün geçtikçe isyan büyüyordu. Halk artik kendini iyiden iyiye kaybetmis Sistram satosuna saldirmak için hareket geçmek için toparlaniyorlardi. Bunlari ögrenen yagmurdan etkilenmeyen bir kaç kisi gecenin geç vakitlerinde bu olacaklari ve sehirdekileri rapor etmek için kralin huzuruna çikmak için satoya gizlice gitmislerdi.

    Kale kapisindaki muhafizlar kapiyi açmamak için emir almislardi. Bu kralin ailesinin hayati için tehlikeli idi. Nehrin karsisinda duran insanlari gören kuledeki muhafizlar asagidakilere seslendi. Â? Kimsiniz?Â?.
    Â? Isyan çikaranlardan degiliz. Yakin bir zamanda kaleye saldiracaklar, ögrendigimiz bilgileri krala aktarmak zorundayiz. Buraya gizlice geldik lütfen kapiyi açin yoksa bizi burada bulurlarsa öldürürler. Sehirdeki her kralin tarafini tutan, isyancilara engel olmaya çalisanlar öldürüldü.Â? Diye seslenmisti. duyulabilecek olma korkusu içinde titreyen sesi ile.

    Muhafiz kapiyi açmadi. Ama insanlarin isyanci olmadigina ikna olmustu. Kraldan yetki almak için birini kralin yanina gitmesini istedi.

    Disaridaki grup gecenin dondurucu sogugunda hem korkudan hem de üsümekten titremekteydi. Korku dolu gözler ile sürekli karanligin içini süzmüslerdi. Satonun dev kapisi açilmaya basladi. Gecenin sessizliginde büyük bir gürültü ile açilan kapi neredeyse tüm Xean sehrinde duyulmustu.

    Sesi duyan isyankârlar kale kapisinin açildigini anlamis hizli bir sekilde kalabalik olarak toplanmis ve satoya saldirmak için kosmaya baslamisti. Sato ya yaklastiklarinda nehrin akintisinin sesini duyabiliyordu. Satoyu görebilecek kadar yaklastiklarinda kapinin kapali oldugunu gördüler.

    Kuledeki muhafizlar nehrin biraz ilerisinde duran bir eli silahli bir grup görmüslerdi. Kulenin pencerelerine hemen okçulari yerlestirmislerdi hizla. On kadar okçu yeri aldiktan sonra isyanci gruba ates açti.

    Saga sola bakinan isyan grubu oklarin seslerini fark etmislerdi ve hemen saga sola kaçissalar da yirmisi kadar oklarin hedefi olmus hayatlarini kaybetmislerdi. Ok atisi ile kalenin önündeki grup dagitilmisti.

    Yagmurdan etkilenmeyenler bir muhafiz esliginde habercinin gittigi yollardan geçerek kralin odasina kadar gelmislerdi. Merdivenin hemen önündeki genis alanda bekletildiler. Arkalarinda ise iki tane muhafiz beklemekteydi. Satonun muhafizlari yagmur sirasinda hep satoda olduklari için Kara Büyücünün lanetinden etkilenmemistiler.

    Kral henüz tahtina gelmemisti. Tahtinin arkasindaki odada Jhimra ile konusmaktaydi. Â? Efendim, içerdeki insanlari içeri alinmasina ben izin verdim. Sato kapilarinin açilmasinin ne derece riskli oldugunu biliyorum ama bir seyler ögrenmemis sartti. Zaten sato kapilarinin etrafinin güvenli olduguna kanaat getirdikten sonra girmelerine izin verdim. Kapinin açilmasindan yararlanmak isteyen bir grup isyankar ellerinde silahlar ile geldiler. Satonun güvenliginin saglanmasi için okçular ile onlari geri püskürttüm.Â? Diyerek kraldan izin alinmadan içeri alinan grubun tehlikesi olmadigi açiklama çalismisti Jhimra Akasin. Â? Ok saldirisinda hayatini kaybeden oldu mu Jhimra?Â? Jhimra sorudan hoslanmasa da cevap vermek zorundaydi. Â? Evet efendim tahminen on kadar insan öldürüldü. Digerleri hemen kaçtilar.Â? Kral DarkShine kraliyet odasina açilan kapiya yönelirken Â? Bir gün kendi muhafizlarim ile Sistram halkinin öldürülebilecegini hiç düsünmemistim.Â? Diyerek hayal kirikligini dile getirmisti üzgün Kral DarkShine.

    Kraliyet odasinin içindekilerin sabirsiz bekleyisi Jhimra ile Kralin konusmalari sirasinca sürmüstü. Kralin tahtin arkasindan çikip yerine oturmasi ile bekleyis bitmisti. Halk krallarinin önünde egilerek selamini verdiler saygilarini belirtmek için. Â? Lordumuz DarkShine, üzülerek belirtiyorum ki, XeanÂ?in caddeleri artik eskisi gibi degil. Her taraf isyankârlar tarafindan yikilmis ve yakilmis durumda. Sehir girisindeki duvarlar yikildi. Tüm çiftliklerimiz yakildi. Xean ölü sehirden ibaret. Parklardaki tüm yesillikler soldu. Yasanacak hiç bir yer kalmadi. Sehir kapilarinin açik olmasi ile birlikte savaslar çikti. Ormandan gelen eskiyalar karilarimaza ve kizlarimiza defalarca tecavüz ettiler. Isyankar ile birlestiler. Onlara karsi çikan herkes öldürdüler. XeanÂ?dan geriye hiç bir sey ama hiç bir sey kalmadi.Â? Grubun basinda ki yasli adam bunlari anlatirken agzinda gözlerinden gelen yaslarin tuzlu tadini hissediyordu.

    Kral DarkShine yasli adamin anlattiklarini her kelimesini çok dikkatlice dinlemisti. Duyduklari durumun kendisinin bildiginden daha içinde çikilmaz bir durum oldugunu gösteriyordu. Xean sehrinin tamamen yerle bir olmasi demek SistramÂ?in sonu demekti. Kral DarkShine XeanÂ?in durumunu kafasinda canlandirdikça dehsete sürüklenmisti. Yapilacak bir seyin kalmadigini anlamisti.

    Yasli adamin arkasinda duran baska bir adam yeleginin cebinden hançerini fark ettirmeden çikarmaya çalismisti ama kinindan çektigi hançerin çikardigi keskin ses JhimraÂ?nin kulaklarinda vahsi bir hayvanin bagirmasi gibi çinladi. Hançerini çikaran adam hemen önünde krallar konusan adamin sirtina hançeri geçerdi. Yasli adamin hançeri yemesi ile bir anda bütün vücudunu dolasan bir aci hissetti. Bütün kaslari gerilmis bir halde ses bile çikaramadan yere yigiliverdi. Yasli adamin ruhu bedenini oksarcasina yavas bir sekilde özgür kaldi.

    Adamin önünde yere yigilmasindan sonra elindeki kanli hançer ile kralin üzerine yürümeye basladi. Fakat Jhimra çok çevik bir hareketle adamin önüne zipladi ve ustaca bir bilek hareketi ile kiliciyla adamin gögsünü yarmisti.

    Darbenin etkisi ile biraz sarsilmis olsa da dengesini kaybetmedi. Jhimra sasirmisti. Adam ani bir hareketle JhimraÂ?yi kolu ile kavrayip bir yana firlatti. Jhimra merdivenlerin üzerine düstü oradan da yuvarlanarak kirmizi halinin üzerine. Toparlanmaya çalisirken Kral Shimeran DarkShineÂ?nin ayaga kalktigini ve elindeki hançerli olan adama dogru yaklastigi gördü.

    Kral Shimeran DarkShine her sey yolunda gidiyormus gibi ayaga kalkmisti ve üzerine yaklasmakta olan yarali adamin üzerine dogru yürümüstü. Lanetlenmis olan adam ona yaklastigi anda Kral DarkShine sag eli ile yarim bir daire çizer avcu açik bir halde.

    Kraliyet odasinda insanlarin soluk alip vermelerinden baska bir ses kalmamisti DarkShineÂ?nin hareketi ile. Kral disindan kimse yerinden hareket edemiyordu. Sanki zaman donmustu. Kimse oldugu yerden hareket edemiyor ama gözlerini kullanabiliyorlardi.

    Jhimra dogrulamaya çalisirken krala dogru baktigi için bütün olanlari görebiliyordu ve inanamiyordu. Kral zamani dondurmustu. JhimraÂ?nin aklindan düsüncüler çok hizli bir sekilde geçmisti. Nasil olurda sadece çok usta büyücülerin yapabildigi bir büyü olan zamani dondurmayi yapmisti? Bu büyüyü yapmak yeryüzünde kara büyülerinin kudreti ile bilenen Kara Büyücü Khalein Thor bile henüz çözmeyi basaramamisti.

    Lanetlenmis olan adamin yanina gelen DarkShine Â? Ben, Büyücüler Tanrisi Yunis Xilaran DarkShineÂ?nin oglu, Sistram Krali Shimeran DarkShineÂ?nim. Geçmiste yapmis oldugum bazi hatalar nedeni ile bazi büyüleri yapmam babam tarafindan yasaklandi. Yine de güçlerimin ötesi ve siniri yok sayilabilecek kadar vardir. Kara Büyücü tarafindan yapilan yagmurlar sayesinde lanetlenen halkimi büyüden kurtarmak için yapabilecegim büyülerin yasaklanmis olmasi neden ile elim kolum bagli. Geçmisteki hatalarimin bedelini bugün SistramÂ?I kaybederek ödüyorum.Â?

    Jhimra kralinin söyledikleri karsisinda sonsuz bir hayrete düsmüstü. Onun babasinin bir tanri oldugunu bilmiyordu.

    Â? Sana gelince lanetli olan. Senin yasama hakkini elinden aliyorum.Â? Diyerek elini adamin alnina dogru götüren DarkShineÂ?nin avucunun içinde bir takim isik kümeleri olusmaya baslamisti. Elinden çikan isi odayi bir cehennem atesi ile isitmisti. Odadaki herkes yakici sicaktan terlemeye basladi. Bütün bunlar olurken zaman dondurma büyüsünün etkisi kaybolmustur.

    Büyünün etkisi ile birlikte herkes bir anda yere yigilivermisti Kral DarkShineÂ?nin önündeki adam disinda. Jhimra hayretle Kral DarkShineÂ?nin yaptigi büyünün sonunu bekliyordu.

    Kralin elinden çikan isik kümesi lanetlenmis olan adamin her tarafini sarmisti. Sanki isiktan yapilmis bir kafesin içindeydi. Kral DarkShine elini ani bir hareketle kendine dogru çekti ve isik kümesi eline dogru toplanip kayboldu. Isik kümesinin yok olmasi ile adamda yok olmustu.

    Kral geriye yorgun bir sekilde gidip tahtina çöktü. Yaptigi büyüler tüm gücünü almisti. Tanrilar tarafinda elinden alinan büyü güçleri onu zayif duruma düsürmüstü.

    Tüm bunlar olurken lanetlenmis halk nehri yüzerek geçmisti ve kapiyi delip satoya girmisti.

    Kraliyet odasina muhafizlardan biri kosarak girdi. Â? Isyankarlâr içeri girdi satonun her yerini ele geçirdiler efenÂ? ah!Â? Sirtina saplanan bir ok ile muhafizin cansiz bedeni yere yigildi. Koridordan dogru lanetlenmis olanlar odaya dogru kosturmaya baslamislardi.

    Â? Efendim gidelim.Â? Dedi Jhimra bir yandan Kral DarkShineÂ?ni kolundan tutup kaldirmaya çalistigi sirada. DarkShine zorlukla kalmis tahtin arkasindaki kapidan Jhimra ile geçmisti.

    Muhafizlar üzerlerine kosan halkin arasinda etkisiz kalmislardi. Bir iki kere kiliçlarini savursalar da kalabaligin arasinda eriyip gitmislerdi.

    Kral, kucagindaki prens ile kraliçeyi yanina almis Jhimra ile birlikte satonun gizli merdivenlerinden indiler ve uzun bir inisin sonunda Aç Ormana giden yola varmislardi. Ormana dogru yürüyorlardi. Arkalarindan gizli geçitleri bulmus olan lanetmis halki sesi de git gide yaklasmaya baslamisti.

    Kral ile kraliçenin ve yeni dogmus prensin Aç OrmanÂ?a girmelerinin imkani yoktu. Prensi ve Kraliçe oradan kesinlikle canli olarak kurtulamazlardi. JhimraÂ?nin aklina tek bir fikir gelmisti. Büyülü bir kapi açip kraliyet ailesinin buradan çok uzaklara güvenli bir yere yollayacakti. Â? Lordum buradan öteye gidemeyiz, Aç Orman hepimizi yutar. Kurtulmanin tek bir yolu var efendim.Â? Kendinden çok emin konusmustu Jhimra. Â? Nedir Jhimra?Â? diye merakla sormustu bir an kapi açarak kurtulabileceklerini unutmus oldugu için. Â? Size buradan çok uzaklara güvenli bir yere kapi açacagim efendim. Kapidan geçip ailenizi kurtarmis olursunuz. Baska çaremiz yok efendim Â? diyerek kralin tepkisini beklemeden ellerini kafasinin üstünde birlestirmisti ve daire yaparak midesinin önünde birlestirmesi ile beraber mavinin farkli tonlarinda parlayan bir kapi JhimraÂ?nin hemen önünde belirmisti.

    Jhimra Akasin büyülerden pek anlamasa da baska bir yere kapi açabilecek kadar güçsüz büyüler yapabiliyordu. Bunlari henüz çocukken büyüye olan merakindan ögrenmisti. Ama büyüleri sadece dogustan yetenek sahibi olan insanlar yapabilirdi ve eger o yetenek yoksa belli bir büyü seviyesinin üstüne çikamazlardi. Bu tipki açilan kapidan kapiyi açanin geçmesinin ona sadece aci ve ölüm verecektir kurali gibi tanrilarin koydugu baska bir kuraldir.

    Kral kapidan geçmelerini bekledigi JhimraÂ?ya bir süre baktiktan sonra Â? Evet Jhimra bu kapidan ailemi alip geçecegim. Ama yaptigin sonsuz dostluk ve hizmetlerin adina sana minnettar oldugumu bilmeni isterim Jhimra. Seninle bizimle gelebilmeni saglayabilecek bir gücüm olsaydi keske. Â? diye yakindi Kral DarkShine. Â? Sistram yikildi ve benim hükümdarligim sona erdi ve bende gidiyorum artik. Tanrilar yardimcin olsun JhimraÂ? dedikten sonra Kraliçe ve prensin kapisindan geçmesinin ardindan son bir kere JhimraÂ?ya bakti ve kapidan girdi.

    Jhimra kapiyi açarken yapmis oldugu hareketin tam tersini yaparak kapiyi sonsuza dek kapatti. Satonun içinden gelen isyankârlarin sesleri çok yaklasmisti. Jhimra Aç Ormana dogru kostu.
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's websiteMSN MessengerICQ Number
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.64 Saniye