Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: WilliamLin
    Bugün: 20
    Dün: 23
    Toplam: 90349

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1747
    Üye: 0
    Toplam: 1747

    Yüzüklerin EfendisiÂ?ne DairÂ?




    Yüzüklerin Efendisi ile ilgili dikkate değer konulara değinen ve bence güzel bir mesajla sonuca varan kaliteli bir yazı. Yazarımız Zeynep hanımın ilk yazısı, teşekkür ediyoruz.


    Herhalde aramızda fantastik edebiyatın kapılarını bizlere açan Yüzüklerin Efendisi üçlemesinden haberdar olmayan yoktur. Yüzük Kardeşliği, İki Kule ve Kralın Dönüşü adlı kitaplardan oluşan bu üçleme, J.R.R. Tolkien tarafından, bizi bu dünyadan tamamen farklı bir dünyanın varlığına ve tarihine inandıracak kadar gerçekçi bir dille kaleme alınmıştır.  Tolkien bu dünyadan ayrı, bambaşka bir dünya (Orta Dünya) oluşturmuş ve bu dünyaya ait ırkları, mekânları, karakterleri ve olayları en ince ayrıntısına kadar özenle tasarlamıştır. Öyle ki insan bu eseri okurken sanki Orta Dünya’da yaşıyor gibi kendini özdeşleştirebileceği karakterleri bulmaktadır.
                Eser dünya üzerinde kazandığı gözardı edilemez başarısının etkisiyle, en büyük hayranlarından biri olan Peter Jackson tarafından, görsel sanatın en prim getiren koluna yani sinemaya aktarılmıştır. Yüzüklerin Efendisi 2001 yılından itibaren beyazperde de hayranlarıyla buluşmuştur. Her yıl bir bölümü beğenimize sunulmuş ve 2003 yılında efsane, beyazperde de son bulmuştur. Ancak her bölümüyle Oscar’a aday gösterilmesi ve özellikle son bölümü olan Kralın Dönüşü ile aday gösterildiği 11 dalın tamamında ödülleri silip süpürmesi bu üçlemeye olan ilgiyi daha bir arttırmıştır. Oscar’da kazanılan bu büyük başarı, zaten son derece sağlam temellere oturtulan Yüzüklerin Efendisi’nin aynı zamanda yüksek mükemmeliyette sinemaya aktarıldığının da bir kanıtıdır. 
                Ancak film gösterime girdiğinden bu yana bir türlü sonlandırılamayan tartışmalar son zamanlarda tekrar kulağıma çalındı. Bu tartışmaların merkezinde ise tam bir İngiliz aristokrat olan ve bu kimliğini eserine yansıtmakla eleştirilen Tolkein yer almaktaydı. Getirilen bu eleştirilere göre Tolkein sahip olduğu İngiliz aristokrat kimliğinin de etkisiyle eserde yoğun bir şekilde sınıf farklılıklarına yer vermekte ve seçkin, üstün ( tıpkı İngiliz aristokrasi sınıfı gibi) bir sınıf oluşturmaya çalışmaktaydı.
                Peki, insanların bu eleştirileri getirmelerinin altında yatan nedenler nelerdi ( bunları eseri okuyanlar veya filmi izleyenler aslında rahatlıkla tahmin edebilir) ?

     

                — Filmin başkarakterlerinden birisi olan (yüzük taşıyıcısı) Frodo Baggins, Orta Dünya’da bir hobbitti ve Shire’da yaşardı. Hobbitler ne Orta Dünya’nın yönetiminde söz sahibi olan, ne de çok bilinen ırktı. Fakat eserde Frodo’nun bahçıvanı olarak tanımlanan Sam Gamgee (üçleme boyunca Frodo’nun yol arkadaşı) ile Frodo arasında belirgin bir efendi-uşak ilişkisi vardı ( iktidardan en uzak ırkta bile efendi-uşak ayrımına gitmesi).
                — Elfler eserde diğer ırklardan üstün yeteneklere sahip ve soylu bir ırk olarak gösterilmişti. En güçlü, en güzel ya da en bilge olarak tanımlanıyorlardı. ( üstün ve asil bir sınıf oluşturma çabası)
                — Orta Dünya’nın yönetiminde Kraliyet Soyu’ndan gelenler söz sahibiydi. Yönetme kudretinin kan bağı yoluyla geçtiğine inanılıyordu. Orta Dünya’daki Gondor Ülkesi’nin vekilharcı (Denethor) ve büyük oğlu (Boromir) asil kan taşımamaları ya da onu kabullenmemeleri nedeniyle hatalar yaptılar ve bu hataların karşılığı ölümleri oldu. Ancak asil kanı kabul eden ve onun hizmetine giren küçük oğul (Faramir) yaşadı ve hatta yüzüğün gücüne karşı koyacak kudreti göstererek, canı pahasına Frodo ve Sam’i serbest bıraktı. Böylece yüzüğün yolculuğunu tamamlamasını sağladı. Kral soyundan gelen Aragorn ise geçmişte atalarının yaptıkları (birçok ırkın bağımsızlığını yitirmesine ve milyonlarca Orta Dünyalı’nın ölümüne neden olan) hataya rağmen, eser boyunca, yönetimde söz sahibi olması gereken, yönetmeyi en çok hak eden kişi olarak gösterildi ( yönetimde kraliyet soyu ve asil kan unsurlarını vurgulaması, karşı koyanların ya da kabul etmeyenlerin eserin akışı doğrultusunda cezalandırılması).
               
    İşte bunlar ve benzer unsurlar eleştirilerin en belirgin nedenleriydi.
                Tüm bunların yanında özellikle doğulu ve güneyli kimliğe sahip (biz de dahil olmak üzere) dostlarımızın ise en çok takıldıkları ve eleştirdikleri nokta ise Orta Dünya’nın kötülerinin doğudan ve güneyden geliyor olmalarıydı. Bu noktada ise Tolkein alegori yapmakla yani tarihi (özellikle İngiliz tarihini) eserine yansıtmakla eleştirildi. Ancak tüm yöneltilen sorulara ve eleştirilere rağmen Tolkein’in tek cevabı, Yüzüklerin Efendisi’nin yaşanılan dünyadan ayrı, tamamen kendi içinde bir dünyanın, yani Orta Dünya’nın bağımsız tarihi olduğu doğrultusundaydı.
                Ama bu eleştirilere katılmak ne kadar doğrudur bilinmez. Çünkü her yazarın eseri biraz da olsa ondan bir parça taşır ve onun varlığını barındırır. Bu durum özellikle Tolkein gibi bir dönemde yaşamış olan (1892–1973), 1. ve 2. Dünya Savaşları dahil olmak üzere dünyayı derinden etkileyen olaylara birebir tanıklık yapmış olan yazarlar için daha bir geçerlidir.
                Bu tartışmaların sonu nereye varır ya da tartışmalar neyi değiştirir bilinmez ama (tıpkı dünya üzerindeki diğer tartışmalarda olduğu gibi) yine de Orta Dünya’yı bu denli irdelememek (Türk deyimiyle öküz altında buzağı aramamak) gerektiği düşüncesindeyim. Çünkü Yüzüklerin Efendisi’ni izlerken bende böyle duygular uyanmadı. Tam aksine Yüzüklerin Efendisi bana kendimi onun bir parçasıymışım gibi hissettirdi. Sanki yüzüğü taşıyan, Balrogla savaşan, ölüme rağmen sevdiği erkeğe olan inancından onu bekleyen, Entlerin sırtında savaşan, savaş meydanında dokuzların başını öldüren… Ve daha aklıma gelmeyen birçokları bendim.
                Böyle irdelemeler aslında olmayan şeyleri de düşündürür insanlara. Bu nedenle bırakalım Orta Dünya’nın büyüsü bozulmasın ve herkesin hayalleri yaşasın.   









    Zeynep Kızılgöl

    Copyright © FRP World © Fantezi Edebiyat ve FRP sitesi T�m haklar� sakl�d�r.

    Yay�nlanma:: 2005-09-14 (2936 okuma)

    [ Geri Dön ]
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.53 Saniye