Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: Caleb08O16
    Bugün: 25
    Dün: 35
    Toplam: 90389

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1968
    Üye: 0
    Toplam: 1968

    FrpWorld.Com :: View topic - New York Günlükleri
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     New York Günlükleri View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Fri Dec 25, 2009 4:25 am Reply with quoteBack to top

    New Yorkta Yılbaşı

    New Yorkta yılbaşı, hatta kış deyince aklıma ilk gelen paten pistleri.... Kentin birçok yerinde kasımdan nisana kadar açık birçok paten pisti var. Açık havada gökdelenlerin arasında buz pateni yapmak güzel bir duygu olmalı....

    Olmalı diyorum çünkü yapmaya cesaret edemedim. Ayağını bir kere kırmış bir kere burkmuş birisi olarak, ABDdeki korkunç boyutlardaki sağlık masraflarını da göz önünde bulundurduğumda biraz dikkat etmek gerekiyor sanırım.

    Neyse en azından Rockafeller Merkezindeki meşhur ağacı gördüm. Rockafeller Merkezini daha önce anlatmıştım. New Yorkun en meşhur yerlerinden birisi NBC studyoları da merkezin içinde. Ben studyoları turladım ama değil NBC Türk kanallarını bile çok az izleyen birisi olarak pek heyecanlanmadım. Diğer katılanlar falanca muhabirin haber sunduğu yer, filanca artistin makyaj yaptığı yeri falan görünce heyecanlandılar tabii, hatta bir yerde haber sunan adamın oturduğu sandalyeyi kaldırmışlar, insanlar oturmak ister diye.

    Neyse bu merkezin önündeki alan kışın buz pateni pistine dönüşen binbir alandan birisi... Sanırım en meşhuru.

    Bir tane Times Meydanının hemen yanında, Milli Kütüphanenin önünde var. ( Milli Kütüphane hani şu Yarından Sonra filminde veletlerin sığındığı yerdi, içeride bedava kablosuz internet var, filmde veletlerin hayatını kurtarıyordu bine birkaç defa benim de bedava internet sayesinde bir bakıma hayatımı kurtardı. : ) ) ) Bir tane de (benim en sevdiğim o aslında ) Central Parkın güney bölgesinde var. Bir dördüncü de Harlem de... Daha da vardır kesin. Bunlar benim bildiklerim...

    Sonuç olarak paten yapanları izlemek bile çok güzel. Hem Rocakfeller Merkezinin etrafında sayısı bini bulup geçen insan olduğu için de izlemek daha zevkli oluyor.

    Eh bunun dışında belki en meşhur çılgınlık ağaçlar. Tren İstasyonları, iş yerleri, devlet binaları, alışveriş merkezleri, küçük boyutlu parklar, ve bizim apartmanın içinde değişik ama hemen hepsi makul boyutlarda ağaçlar var. Zaten bir iki hafta önce kent merkezinin sokakları ağaç satıcıları ile dolmuştu. Ağaçları kaldırımlara yayıyorlardı. Geçemiyorduk bile.

    Bu arada Noelin en meşhur başka bir yanı, sırf Noelde yapılan gösteriler. Yine Rockafellerde Rockets diye bir gösteri var. Adı en çok duyulan gösteri o... Geçen sene çok merak etmiştim bu sene gittim. Genel olarak güzel dans ediliyor. Ama dansların temaları birbirinden kopuk.... Yine de derslerin ortasında güzel bir gösteri idi.

    Kentin kuzey batısında bir bale merkezi var, orada Fındık kıran gösterisi var, o da neredeyse Rockets kadar meşhurmuş. Bunun dışında çeşitli konserler ve gösteriler var. Çzellikle çocuk koroları ağaçların var olduğu yerlerde kimi zaman gösteriler yapabiliyorlar. Yalnız bizim apartmanda yapmadılar sanırım. : ) ) )) ) ))

    Bir de Cristmas yani sanırım 25 Aralık günü, yılbaşı gibi özel bir tarih. Bu tarihte herkes evinde ailesi ile zaman geçiriyor. Eh bizlerin Ramazan Bayramına benziyor. Dolayısı ile herkesin evinde geçirdiği Cristmas akşamı, New York gibi para kazanma delisi bir kentte bile hiç umulmayacak profesyonel mağazalar bile kapanıyor.

    Eh bir de ne oluyor? Uçak biletleri ucuzluyor. Ben de dolayısı ile biletimi o tarihe yani yarına alıyorum o nedenle.. : ) ) ) ) ) Neyse yarın üçüncü New York İstanbul yolculuğuna çıkıyorum.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Fri Dec 25, 2009 4:41 am Reply with quoteBack to top

    Doğu Harlem Ya da El Barrio

    Yahu bir göz attım günlüğe... Nice eksik var. Çzellikle biri gözüme çarptı. Eh gidiyoruz, ne kadar dönmeyi planlasam da sonuçta belli değil. El Barrioyu anlatmadan gitmeyeyim dedim New Yorktan...

    Efendim El Barrio, New Yorkun klasik bir etnik grubun ötekinin yerine geçtiği mekanlarından birisi imiş. Zamanında İtalyanlar otururmuş, sonra Porta Rikolular taşınmaya başlamış. 70lerde 95i cadde El Barrionun sınırı gibiymiş, bu caddeyi beyazlar zor geçermiş. Son 90lar gelmiş, beyazlar caddeyi hepten geçip El Barrioya taşınmaya başlamışlar. Ama mahalle hala Porta Rikolu...

    Mahallenin derinlerine gidince en çok göze çarpan özellik resimler. Mahallenin resmin her yerini resimle kaplamışlar. Akla gelebilecek her tür resim var, ülkelerine ait resimler, komik resimler, ünlü Porta Rikolular. Her köşesinden müzik sesi, ama İspanyolca müzik sesi duyabileceğiniz bir yer. İspanyolca da İngilizceden daha fazla konuşuluyor.

    Çok sıcak bulduğum ama bir türlü nedense aramda sanki hep bir mesafe var gibi gelen bir kültür, genel olarak Hispanik, özel olarak Porta Riko kültürü. Yemeklerine yeni yeni alışıyorum. Görünüş olarak berbatlar, içerik olarak, eh her şeyi birbirine katıyor sayılırlar... Ekmek arasına mesela pilav bile konuyor. Aslında herşey konuyor. Ama işte tekrar tekrar müsait zamanlarda deneye deneye alışıyor insan.

    Lokantalar, hatta dükkanlar bana çok iç içe geçmiş sıkışık geldi. Aslında bu sıkışıklığın bile kendince bir güzelliği var, ama işte bazen benim de kafamda sorunlar olduğu zaman daha geniş bir mekana ihtiyaç duyuyorum o zaman Çin Mahallesi daha iyi geliyor.

    Sonuç olarak Hispanik ve Çinliler New Yorkun en dinamik tabakası, aslında Hispanikler bir adım önde, çünkü Çinlilerden çok daha fazla karışmışlar New Yorka... Bugün New Yorkluların birçoğu İspanyolcayı vurgularına bile son derece dikkat ederek konuşuyor, hatta biz yabancılar öyle konuşmayınca uyarıyorlar.

    Böyle işte... El Barrio dan bir Firble geçti derler ileride. Manhattanın ikinci bir Hispanik Mahallesi daha var, Washington Tepeleri, Broadwayde müzikali bile vardı. Bir daha ki döneme oraya da gitmeyi planlıyorum. : ) )

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    catboy
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Jan 19, 2007
    Posts: 3268
    Location: Izmir

    PostPosted: Fri Dec 25, 2009 10:45 pm Reply with quoteBack to top

    Firble wrote:


    Bu arada uzun süre New York'ta kalırsanız ve benim gibi yolunuz sık sık Empire State'in civarına düşerse binanın tepesindeki ışıklara bakın... Deniyor ki bu ışıklar her gün o günü milli bayram olan bir ülkenin bayrak renklerinde yanıyormuş... 29 Ekimde de kırmızı beyaz yandığını söylediler ama ben o gün dikkat etmemişim.


    demiştin ya zamanında peki bu yıl fark edebildin mi bunu merak ettim, gerçekten de kırmızı beyaz yandı mı bu yıl 29 ekimde...
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's website
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Tue Dec 29, 2009 10:15 pm Reply with quoteBack to top

    Yok bu sene cidden hiçbir şey fark edemedim. Çok yoğun geçti sene... Bakalım hala sonuçları da bekliyorum.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Mon Jan 25, 2010 10:22 pm Reply with quoteBack to top

    Yeniden New York

    Bu ucuncu yeniden gerci... Bu defa uc saate yakin gecikmeden sonra gelebildim. Eve donerken daha da geciktim. Bindigim metro treni mucizevi sekilde farkli bir tren hattinin yoluna girdi ve yolu uzatti. Eve gider gitmez de yattim uyudum. Turkiye saati ile iki uc gibi yatmis oldum. Cok gec degil ama bir onceki aksam yaklasik uc saat uyumustum. Buraya gelirken uyku duzenini bastan alt ust edilince uyum saglamak daha kolay oluyor.

    Neyse yagmurlu bir New York gunu... Ilk ugradigim yer elbette okulumdu. Her zamanki gibi yabanci ogrencilerini ayni ozenle karsiladirlar. Okulumu sevmiyorum. Sevdigim yanlari var ama paraya cok duskunler ogrencilerini dusunmuyorlar. New Yorkun tamami parayi hep dusunur gerci. Ama bir universitenin para kaynagi olarak neyi gordugu onemlidir. Kimi universite ogrencilerini kaynak olarak gorur kimisi urettigi bilimi... Ilk grup surgun universiteleridir. Yani aslinda sizin olmayan sizin ne urettiginizi umursamayan universiteler.

    Neyse sonra Cin Mahallesine gittim. New Yorkun en sevdigim yeri. Her sey ucuz ve ozenle hazirlanmis. Bu ozen hep bizim hosumuza giden bir ozen olmayabilir. Ama acikcasi ben saygi duyuyorum. Findikli Tavuk isimli bir yemekleri var. Tavuk Findik aci biber elma karisip bir yemek oluyor. Bu benim Cin Mahallesindeki yemegim. Onu yedim. Cay ictim. Bir de Baloncuklu Cay ictim.

    Sonra da dondum okuluma...

    New Yorku ozledim mi? Evet ozledim. Her yani istedigim gibi olmasa da sanirim yasamim burada... Turkiyede bir yasamim yok.... Dahasi sanirim biraz da kacmak istiyorum. En azindan tam anlami ile yasamimi yoluna koyana kadar. Kacmak isteyen bir insan icin de belki de en uygun sehir New York.

    Neyse iste sonuc olarak bir defa daha dondum. Ne diyelim hayirli olsun. Gunluge en azindan yaza kadar devam edecegim.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Mon Feb 01, 2010 4:28 pm Reply with quoteBack to top

    Metropolitan Muzesi

    Aslina bakarsaniz bu muze, genellikle New Yorkta gezilecek yerler listesinde ilk 10dadir. Yalniz cocuk ve genclere yonelik rehberler haric. Acikcasi muzede gezen cocuk ve genclerin cogunun yuzunde hafif acikli bir ifade vardi. En azindan benim gorebildigim bolumlerde....

    Aslinda belki biraz hareketli olsa onlarin da hosune gidebilecek yerler var. Ama muze belki de bir muze oldugu icin hakli olarak tarihi canlandirmak yerine sergilemeyi terich ettigi acin aslinda cok ilginc olan bircok sey, cok duragan oldugu icin ozellikle yasi daha kucuk arkadaslarin cok ilgisini cekmeyebiliyor.

    Neyse ben Yunan-Roma galerilerini gezdim. Bir parca deli oldugum icin, gezdigim yeri tam gezeyim mantigi ile uzun uzun inceliyorum. Eee muze de zaten sabahtan aksama kadar acik. Yemek yiyebilecegim dort ayri yer var... Kim tutar beni? ? ? ??

    Bir not... Muzeye aslinda ucret odenmiyor. Bagis aliniyor. Ama adamlar onerilen miktarlar demisler giriste. Senin onerim beni baglamaz da demek mumkun tabii. Ama bir de muzedekileri anlatan ses cihazi da alinca oyle diyemedim. Odedim odenecek miktari. Ama bir dahaki sefere belki giriste onerilen miktardan daha az bagis da yapabilirim.

    Muzenin en guzel yani medeniyetlerin eserlerinin sergilendigi odalarin da o medenityetlere ait binalar gibi tasarlanmalari. Ornegin Roma eserleri Roma hamamina benzeyen bir yerde sergileniyor. Tabii Misir bolumunde yaptiklari daha uc bir sey olmus. Adamlar gidip binanin kendisini, Misir tapinaklarindan birini getirip muzenin ortasina koymuslar. Hatta tapinagin ortasindaki golun de aynisindan yapmislar.

    Neyse Amerikalilar, ozellikle de New Yorklular bir seyleri sergilemesini iyi bildiklerini dusunurum. Benim gibi cilgin degilseniz bile, begendiginiz seylerin onunde durarak muzede bir gun harcamaniz mumkun. Tabii daha kisa bir sure harcamayi da dusunebilirsiniz. O zaman oncelikle Cin bolumunu oneririm. Oylesine bir girip ciktim, ama en azindan Avrupa muzesinde bulamayacaginiz kadar zengin bir bolum.

    Neyse sonuc olarak Dunyanin en unlu muzelerinden birisi denen muzeden de bir Firble gecmis oldu. Muzeye tekrar gidip diger bolumleri de daha ayrintili gezebilirim. Eeee bosuna muze delisi demiyorum kendime... : ) ) )

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Fri Feb 05, 2010 8:43 pm Reply with quoteBack to top

    Metroda Sanat

    Bu konuda en unlu metro Moskova Metrosudur. Ama New York metrosu da hic fena degil. Oncelikle resmi sanat var. Resmi derken bizzat metroyu insaa edenlerin planladigi sanati kastediyorum. Kimi zaman ufak resimler, kimi zaman iki uc heykel oluyor. Asla tum metroyu kaplayip onu rengarenk hale getirecek kadar cok resim ya da heykel olmuyor. Ama bilmiyorum. Boyle etrafimi sarmak yerine tek tuk beklenmedik yerde karsima cikan sanat benim daha cok hosuma gidiyor. Aslinda bu tur ufak resimler, heykeller New Yorkta bircok yerde insanin karsisina cikabiliyor.

    Bir de illegal sanat yani grafitiler var. Genellikle metroda zaten olan resim ve kimi zaman posterlerin uzerine yapilyor. Boyle oldugu zaman onlari degistirip farkli bir sekil veriyor. Kimi zaman da az da olsa basli basina bir resim de yapabiliyorlar. Acikcasi bu sekilde korsan yapilmis resim ve yazilari gordugumde ilk onlara bakiyorum. Cogunlukla komik oluyorlar. En azindan gune gulerek baslamis ya da gulerek bitirmis oluyorum.

    Tabii bambaska bir sanat turu de var... Muzik... Kimi zaman piyano, ya da elektronik ses tesisti gibi getirilmesi zor seyleri metroya getirebiliyorlar. Ki bu sanirim onlarin metro teskilatindan izin aldiklarini gosteriyor. Ancak elbette daha ufak, ornegin gitariyla gelip de metronun icerisinde muzik yapanlar oluyor... Ozellikle bu tur muzik yapanlari cok seviyorum. Genellikle Latin Amerika muzikleri caliyorlar. En beklenmedik anda bir muzik dinlemek belki hosuma gidiyor. Acikcasi emeklerine de cok saygi duyuyorum bu sekilde muzik yapanlarin.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Tue Feb 09, 2010 10:52 pm Reply with quoteBack to top

    Ozgurluk Heykeli ve Ellis Adasi

    Ozgurluk Heykeli hakkinda daha once yazmisim. Bu defa Ozgurluk Heykelinin yanisira Ellis Adasi denilen adaya da gideyim dedim. Ellis Adasi denilen bu ada, Heykelin hemen hemen yaninda... Zamaninda (20. yuzyilin baslarinda ) ucuncu sinif bilet alan gocmenleri buradan gecirip ulkeye sokarlarmis. Sokarken de saglik kontrolu yapar bir de kimmis niye gelmis anlamak icin soru sorarlarmis. Adamlar sehrin dibine kadar gelirmis gemi ile, sonra gemiden birince ve ikinci sinif yolcular indikten sonra tekne ile Ellis Adasina goturulurmus. Saglik kontrolu ve sorgu sirasinda dikkat ceken bir grup ki bu sayi gelenlerin yuzde 20sini bulabiliyormus. daha detayli sorgu, tibbi kontrol ya da zeka testinden gecirilirmis. Bunlarinda yuzde 10u ( yani genelin yuzde 2si geri yollanirmis )

    Neyse benim durumume gelince... Gecen yazida yazmistim. Bu iki adanin bugun tursitlerin en sevdigi yerler oldugundan korkunc bir siradan gecilerek ancak onlara ulasmak mumkun oluyor. Ancak icinde bulundugumuz mevsimin bulunmaz nimetleri kar kis ve firtina bu sirayi eritip bitirdiginden, kisin bu adalara gitmek icin bulunmaz bir zaman. Tabii adalarin acik bolumlerinde dolasmak, mesela Ozgurluk Heykelinin oldugu adadan Manhattani seyretmek istiyorsaniz, kis insani biraz usutebiliyor. Ama Ellis Adasinin icinde dolasmak istiyorsaniz sonucta soguk ya da sicak fark etmiyor.

    Eee ben de Ozgurluk Adasina ( Heykelin bulundugu adaya oyle diyorlar ) ciktim. Bir etrafini dolastim. Ilk tekne ile ama Ellis Adasina gittim. Vallahi tekneden Ozgurluk Heykelinin oldugu adaya indigimizde bizi karsilayan adamin sozleri hostu... Manyaksiniz her halde bu havada buraya geliyorsunuz dedi adam, tam manasi ile Turkceye cevirirsek.

    Neyse Ellis Adasina gelirsek.. Ada etkileyici idi. Herseyden once milyonlarca insanin gectigi milyonlarca olayin yasandigi adanin sessizligi ilgi cekici idi. Adadaki islemlerin cogunu ikinci kattaki dev bir salonda yapiyorlarmis, ve islek gunlerinde salon ( yaklasik olarak akla gelebilecek buyuk bir sinema salonunun sanirim iki kati ) tiklim tiklim olurmus. Kadinlarla erkekleri ayirip ayri bolumlerde kontrol ediyorlarmis.

    Tabii simdi, ozellikle kisi salon bombos ve o kadar seyin yasandigi yerin bombos olmasi insani etkiliyor.

    Sergiler tabii guzel yapilmis. Zaten ABDliler bu isten anliyorlar. Gerci belki bir parca canlandirma da yapabilirlerdi. Ama belki milyonlarca insanin anisinda hala canli olan gunlerin canlandirilmasi henuz cok saglikli degil.

    Adanin ilginc bolumlerinden birisi disarda bulunan saniyorum bu adadan iceri girenlerin isminin yazili oldugu bir duvar var ( belki oyle olmayabilir, tam emin degilim belki isteyen her ABDli duvara isim yazdiriyor olabilir ) ABDliler arasinda buraya gelip buyuk buyuk babalarinin ismini aramak yaygin bir gelenekmis. Tabii 1900lerin baslarinda Avrupadan gelmis olanlarin yapabilecegi bir sey, eger sadece girenlerin ismi yazilmissa. Bir de gocmenlerle ilgili bilgilerin oldugu ilginc bir arastirma yeri var. Mesela her hangi bir ulkeden gelenlerinden hangi eyalete ne kadar dagildigina bakilabiliyor. Turkiyeden gelenlere baktim. Yanlis hatirlamiyorsam cogunluk kuzeyde soguk eyaletlerde idi...

    Neyse boyle... Ellis Adasindan da boylece bir Firble gecmis oldu. Darisi diger yerlerin basina diyelim.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Wed Feb 10, 2010 7:16 pm Reply with quoteBack to top

    New Yorkta Kar Fırtınası

    Evet arkadaşlar New Yorkta da kar tatili olur mu derseniz. Olur. Aslında dün henüz daha hava gayet güzelken üniversiteyi yarınki yağıştan dolayı tatil ettiler. Bugün yarın da okulun tatil olacağını açıkladılar. Eh bilmiyorum fırtına yarına devam eder mi?

    New Yorklular herşeyi abartmayı seven bir insan grubu olduğundan.... Dışarı çıkanlara kış hayatta kalma kutusu ( onlar Winter survival kit diyorlar ) ile çıkmayı öneriyorlar. Bahsedilen yer Manhattan, her adım binalarla kaplı, bir sorun olsa insanların ulaşması bir dakikadan bile kısa sürer. Ama işte Dünyanın en zengin ülkesinin, en meşhur şehrini kar bu hale getirebiliyor.

    İşin ilginç yanı sadece kara yolları değil, metro hatları da buzlanmadan dolayı sorunlu. O nedenle seferler aksıyor. Metronun hava alması için fan sistemi inşaa etmek yerine pratik düşünüp yolların altına mazgallarla kapatılan metroya açılan boşluklar açmışlar.

    Bu boşluklar, öncelikle yazın en sıcak olan yer olan asvaltın sıcağını doğrudan aşağıya aktarıyor ve bahsettiğim metro cehennemini yaratıyor. Kışın da soğuğun çoğu metro durağına doğrudan aktarılmasını sağlıyor. Yere yağan kar, yerin altındaki ulaşımı aksatmayı başarıyor böylece...

    Kısaca kar fırtınası, New York şehrini bir anda bir felaket alanına çevirebiliyor. Bu normal bir şey mi belki? Ama bana her şeye rağmen yapılacak ek bir şeyler olabilirdi gibi geliyor. Belki en azından felaketi ciddiye alıyorlar denebilir. Hatta daha da ileri gidip aşırı ciddiye alıyor ve dramatize ediyorlar.

    Neyse... Pazartesi de Başkan Günü... İki ünlü ABD başkanının doğumgünlerini aynı güne getirip kutluyoruz. Nasıl kutluyoruz? Tatil yaparak kutluyoruz. Böylece bir haftaya yakın bir tatilimiz olmuş oldu New Yorklular olarak. Ne mutlu bize ? ? ? ?

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Tue Feb 16, 2010 12:39 am Reply with quoteBack to top

    Bu da Çin Yılbaşısı

    Arkadaşlar, önceki gün yani 14 şubat günü Sevgililer Günü olmasının yanısıra aynı zamanda Çin Takviminin yılbaşıydı, Çin Takvimine göre Kaplan Yılına girdik. New Yorkun Çin Mahallesindeki kutlamaların da izlenmesi önerildiğinde ben de gidip görmek istedim.

    Her şeyden önce mahalle tıklım tıklımdı. Zaten daracık sokaklar, en azından şehrin üst kesimine göre bir de bol bol insanla durunca ilerlemek neredeyse imkansızdan da öte imkansız hale geldi. Nisbeten geniş caddelerden araçlara ayrılmış yolu bol bol ihlal ederek yürümek mümkündü. Ama dar sokaklar zaten kapatıldığından ihlal edilecek bir yol da kalmamıştı.

    Çncelikle yılbaşının asıl kutlandığı alana gittim. Tıklım tıklım dolu olduğu için pek bir şey göremedim. Tabii bu bir bayram değil de yılbaşı olduğu için etrafımdaki insanlar kendi kendilerine eğleniyordu. Çncelikle eğlenmesi gerekenler tabii Çinli kardeşlerimizdi... Onlar tabii asıl coşkuyu yaratıyordu. Ancak açıkçası günün heyecanını etraftaki herkes paylaşıyordu. Doğrusu yabancı bir topluluğun bayram sevincini paylaşmanın oldukça güzel bir duygu olduğunu hissettim.

    Yılbaşı vakti geldiğinde ki, nasılsa gündüz vakti geldi, bol bol havai fişeğimsi bir şeyler patlattılar. Gündüz olduğu için ortaya çıkan bir ışık varsa da göremedim. Ancak bol bol kulağı sağır edecek kadar fazla ses vardı. Yılbaşı bitince tören alanına girebildim. Tabii alanın iki yanında masa açan şirketler vardı. Ama bunun dışında Çin kültürünü de tanıtan bir iki masa vardı. Çinlilerin kağıt katlama sanatlarını tanıtan bir masa vardı, oradan bir kağıt kuş ile yine kağıttan yapılmış bir canavar yüzüne benzeyen bir şey hediye ettiler. İkinciyi yılın başında baş ucuma asınca işlerim rastgidiyormuş.

    Neyse tören alanında fazla durmadım, daha aşağıdaki bahsettiğim dar sokaklara girdim. Dar sokaklarda bir sağa bir sola gidip gelen, arada sanırım dinlendikleri bir yere girip, on dakika sonra tekrar ortaya çıkıp dolaşan sanırım bir tür sembolik anlamları olan dansçılar ve onlar için müzik çalan bir grup var. Dansçılar ejderha kostümü giyiyorlar... Ya da yılan da olabilir bilmiyorum. Dansçıların geçtiği yerlerde insanların açılmasını bekliyorlar ki bu da kimi zaman zor olabiliyor. Bir defa önümdeki Çinli bir çocuğun ezileceğinden korktum açıkçası... Bunun dışında yılbaşında Çin Mahallesinde köşe başında satılan insanların çok sevdikleri bir alet var. Aletin içinde bir sürü konfeti, yani renkli kağıt var. Bir şekilde aleti patlatıp konfetinlerin etrafa saçılması sağlanıyor. Dolayısı ile de yılbaşı boyunca yerler renkli kağıtlarla dolu oluyor. Çzellikle dört beş kişi birden bu konfetileri patlattığında insanlar çok mutlu oluyor. Eh onlar mutlu olunca, bu ihtiyar gnom Firble de seviniyor sonuç olarak.

    Bu konfeti saçan aletlerin yanısıra aynı zamanda yere atıp ayağınla basınca patlayan bir tür toz da var. Böylece zaten bolca var olan seslere yenileri de eklenmiş oluyor.

    Çin Mahallesine yılbaşına gelince yemeği de burada yiyeyim dedim. Ama lokantaların hepsinin önünde 30 40 kişilik sıra olunca mahallede yemek yemek bir hayli zorlaştı. Sonunda ne yaptım? ? ? ? ?

    şöyle yaptım. Baktım ki, bu turistik, tanınmış Çin Mahallesinde yemek yenmiyor. Çin Mahallesinin daha az bilinen bir yeri vardı oraya gittim. Orada yemek yedim. Orada da sorun neredeyse İngilizce yazısı olan hiçbir lokantanın olmaması idi. ABDnin ortasında İngilizce kelimenin bulunmadığı bir bölge anlayacağınız. Neyse bir yer buldum yemek yedim.

    Elbette Çinde söz konusu yılbaşı daha bir görkemli kutlandığı için, lokantada Çindeki kutlamaları izliyorlardı. Neyse ben de yemeğimi yedim ve de evime döndüm.

    Evet böylece Sevgililer Gününü de yılbaşını kutlayarak geçirmiş oldum.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Thu Feb 18, 2010 2:34 am Reply with quoteBack to top

    İngilizce Bilmeyen İnsanların şehri New York

    Arkadaşlar, bir insan bir yabancı ülkede o ülkenin resmi dilini ülkenin insanlarından daha iyi konuştuğunu hissedebilir mi? Eh oluyormuş demek... Yahu burası resmen bir İngilizce bilmeyen insanların ülkesi gibi... Sokaklardaki, dükkanlardaki, tiyatrolardaki insanları falan geçiyorum. Onların İngilizceyi düzgün konuşmamaları hatta hiç bilmemeleri elbette mümkün.

    Ancak metrolarda anons yapan görevlilerden polislere pasaport görevlilerine, zaman zaman ulusal anıt denen yerlerdeki kişilere kadar nice insanda ciddi bir telafuz sorunu var.

    Yani sonuçta yabancıyım. İngilizcem de süper değil belki... Ama bir şive olarak adlandırılacak telafuz sorunundan çok daha fazlası var. Zaman zaman adam ya da kadının ne söylediğini duymak bile mümkün olmayabiliyor. Ki özellikle metrolarda bu ciddi sorun olabiliyor çünkü bazen pat diye bindiğiniz metronun gittiği hattı değiştiriyorlar bambaşka yere gidiyorsunuz.

    Elbette İngilizceden arınmış bölgeler de var ki bunlar ayrıca ilginç Çrneğin Çin Mahallesinde böyle bir bölgeyi yılbaşında keşfettim. Hatta bir parça Çin alfabesinin harfleri hakkında da fikir edinme şansım oldu.

    Benzer şekilde İspanyolca dışında dilin konuşulmadığı sokaklar var. Tam emin değilim ama Arapça ve Yunancanın da tek dil olduğu bölgeler olabilir.

    Aslında bu kadar farklı bölgelere ayrılması şehrin insanın bilmediği dil hakkında birkaç parça da olsa bir şey öğrenmesini ve bazen ortak dili olmadığı kişilerle de anlaşabilmeyi öğretiyor. Neyse işte arkadaşlar, bir New York izlenimim daha sonuna geldim. Yeni bir izlenimde görüşmek dileği ile diyelim. : ) )

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Sat Feb 27, 2010 3:21 am Reply with quoteBack to top

    New York Doğa Tarihi Müzesi

    Bir müze bu kadar mı güzel olur? Çyle ki oraya kapanıp, bir yıl kalsam yine de sıkılmam gibi geliyor. Aslında ilginç de olur Operadaki hayalette hayatını opera binasında geçiren bir adamın hikayesi işleniyordu, hayatını müzede geçiren bir adamın hikayesi de güzel olabilir.

    Müzede ne var diye sorarsanız, kısaca herşey... Dinazor İskeletlerinden, aklınıza gelecek her hayvanın yaşam ortamının canlandırılmış haline... Farklı medeniyetlerin yaşam tarzlarından, göktaşları, uzay, deprem, kasırgalar, küresel ısınma, okyanuslar, pırlantalar....

    Bilmiyorum tüm bunların üstüne bir şey kaldı mı?

    Kısacası evet. İçinde yıllar geçirebileceğim bir müze... Ama bunun yanında... Çocuklarla New York listelerinin üstünde... New Yorkun en iyi müzeleri listesinin ise biraz altında.. Nedeni de New Yorkun kendi egzantrik sanatının sergilendiği müzelerin daha üstte olması.

    Yine de benim en çok zevk aldığım müze kesinlikle... Çocuk muyum neyim? ? ? ? : ) ) ) ))

    Müzenin en güzel yanı içinde bulunduğunuz her salonun aynı anda onlarca noktadan sizi etkileyen nesneler videolar seslerle dolu olması... Tabii ben deli olduğum için müzeye gittiğim dört beş sefer boyunca gezdiğim salonlardaki her ayrıntıyı okudum. Çzellikle uzay ve göktaşları bölümünde sizin her şeye dokunabilmeniz gerçekten çok etkileyici. Benim gibi daha çok ayrıntı isteyenler için de en ufacık parçanın bile öyle ayrıntılarına işaret ediyorlar ki, başta ne bu deyip geçebileceğiniz parça sizi etkileyebiliyor.

    Planeteryum denen yer ama bence ilk gittiğiniz Planetoryum değilse izlemeye deymez. Tamam yukarıya bakıp gökyüzüne bakıyormuş hissi veren tiyatro ortamı insanı ya da beni yani gnomu etkiliyor.

    Ama film gerçekten kötü.. En azından benim izlediğim Journey to the Stars çok kötü... Yani uzayla ilgili müzedeki her yazıyı harfine kadar okuyan, bunu da bir ders ya da görev için değil, zevk aldığı için yapan benim gibi biri bile filmden hoşlanmadı düşünün artık...

    New Yorktaki birçok müze gibi buranın da bol bol yemek olanağı var. Zaten her müze yemeklerini ve dükkanlarını özel bir özenle tanıtıyor. Yemeği bilmem de dükkanlarda dikkat etmek lazım beş para etmeyen bir şeyi o an büyük bir şey gibi zannettirip satabiliyorlar bazen...

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Fri Mar 05, 2010 8:18 pm Reply with quoteBack to top

    New York un Aci Hava Patent Pistleri

    New Yorkta gecirdigin kis mevsimlerinin bir vazgecilmez yani var midir diye sorarsaniz. Evet bir tane, digerlerinden ayrilan ve evet sadece kis ve tamam biraz da ilkbaharin ilk ayinda tanik olabileceginiz bir sey var. Acik Buz Pateni Pistleri...

    Gokdelenlerin ortasinda uzerinize vuran ruzgari hissederek paten yapmak gercekten zevkli bir sey olmali. Olmali diye yaziyorum cunku ben ne yazik ki yapmadim. ODTUde ilk gunumde ayagimi kirmistim. Burada ayagimi kirip hafifce sardirip ameliyat icin Turkiye ye gitsem, sarmak icin odedigim ucretin Turkiyeye ucak biletini gecme ihtimali var ne yazik ki...

    Neyse sonucta ben paten yapmadim izledim. Ama izlemek bile cok guzeldi, ozellikle Yilbasina yakin zamanlarda...

    Sehirde benim sevdigim, bildigim kadari ile de en meshur olan uc pist var. Ilki daha once de bahsettigim Rockafeller Merkezindeki... Basiniza toplanan onca insan, hemen dibinizden yukselen Rockafeller binasi ve de aralik ay boyunca buz pistinin hemen onunde duran New Yorklularin cok ovundugu dev yilbasi agaci var. Tabii etrafinizda istemediginiz kadar isik var geceleri...

    Central Parktaki daha farkli, isik nisbeten uzakta parkin etrafinda, etrafiniz agaclarla cevrili ama biraz ileride gokdelenlerlerle kapli New York... Ilginctir sanki sehir orman, parksa New York Ormaninin ortasinda bir vaha gibi... Biraz ilerisi aril parilken etrafinin nisbeten karanlik olmasi da bu hissi arttiriyor.

    Bir de Bryant Park adindaki Parkta, hani filmlerde falan bahsedilen New York Halk Kutuphanesinin hemen dibinde yer alan parkta kisin paten pisti kuruluyor, kaymak bedava... Eh iki pistin ortasi gibi.... Parkin etrafindaki otantik New York trafigini, gokdelenlerden birindeki spor merkezinde kosu bantinda calisanlari gorebiliyorsunuz. Oturup dinlenmek icin bile en sevdigim yerlerden biri, buz patenini izlemeyi ise cok cok seviyorum. Yapmayi da her halde severdim.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Darktimes
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Aug 02, 2006
    Posts: 809
    Location: istanbul

    PostPosted: Sat Mar 06, 2010 3:26 pm Reply with quoteBack to top

    Firble wrote:


    Bir de Bryant Park adindaki Parkta, hani filmlerde falan bahsedilen New York Halk Kutuphanesinin hemen dibinde yer alan parkta kisin paten pisti kuruluyor, kaymak bedava... Eh iki pistin ortasi gibi.... Parkin etrafindaki otantik New York trafigini, gokdelenlerden birindeki spor merkezinde kosu bantinda calisanlari gorebiliyorsunuz. Oturup dinlenmek icin bile en sevdigim yerlerden biri, buz patenini izlemeyi ise cok cok seviyorum. Yapmayi da her halde severdim.


    Evet izlemesi gerçekten hoş ama yapmaya kalkışmadan önce sanıyorum 4 tekerlekli yerküre üzerinde giden paten ile alıştırma yapma fikri hiç fena değil.Yoksa İstanbul Olivium'a (sanırım böyle yazılıyordu) gidip pistin kenarlarından tutunarak kanter içinde kalıp ve bütün eklemlerinizde bir ağrı hissetmemeniz içten bile değil.Yine de denemesi hoş, ama paten önemli yahut benim gibi kalça ağrısıyla kalakalırsınız.Canınızın acımasına rağmen beğendiğiniz ender aktivitelerden biridir sanırım.

    Umarım Firble bana şimdi onca New York diyoruz, ABD diyoruz yaza yaza bunu mu yazdın demez ya da en azından öyle umuyorum Rolling Eyes

    _________________
    Ultima bırakılmaz, ara verilir Wink
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Wed Mar 10, 2010 2:52 am Reply with quoteBack to top

    Niye diyeyim? Buz pateni pistleri benim New York un en sevdiğim yanlarından birisi.

    Buz patenini en son sanırım 7-8 yaşlarındayken yapmıştım. Aslında denerdim, ama işte ODTÇde iktisat eğitimime başlamadan bir gün önce basit bir basket maçından dolayı ayağımı kırıp üç hafta okula gidemediğim için çekiniyorum, doğrusu değil buz pateni basket oynamaktan bile çekiniyorum.

    En azından kürek çekme bisiklete binme gibi etkinlikleri yapabildim ama...

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.67 Saniye