Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: yqiqufa
    Bugün: 16
    Dün: 23
    Toplam: 90345

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1774
    Üye: 2
    Toplam: 1776

    Şu An Bağlı:
    01 : ofine
    02 : yqiqufa

    FrpWorld.Com :: View topic - FRPWORLD şehri sakinleri
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     FRPWORLD şehri sakinleri View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Darkgnome
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jan 31, 2004
    Posts: 3918
    Location: Ankara

    PostPosted: Mon Jul 30, 2007 1:49 pm Reply with quoteBack to top

    Giriş: Geyik olarak açtığımız ve yorumlarımızla renklendirdiğimiz "Frpworld şehri sakinleri" isimli başlıkta yazılmış karakterleri kullanarak yazdığım bir giriştir. Karakterleri olabildiğince orada anlatılanlardan dışarıya çıkarılmamaya çalışarak açacağım hikayeyi ve sizden de aynı şekilde bir anlayışı rica ediyorum.

    Karakterlerin renkliliği ve çeşitliliği sitenin çeşitliliği ve renkliliği ile alakalı olacaktır ve bir karakter hakkında daha fazla bilgi vermek yada bilgi edinmek istediğinizde aşağıdaki bağlantıdan katkılarınız ile şehri daha da büyüteceksiniz. eğlenceli bir çalışma olacağı temennisi ile;

    http://www.frpworld.com/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&t=6741

    FRPWORLD şEHRİ SAKİNLERİ:

    şehir oluşuyor

    Ormansız ve çorak bir bölgeye kurulmuştu bu şehir. Küçücük bir insan topluluğunun çabaları ile. Ancak yanlarından hızla akan Scorpion boğazı (*) ve MUSSY (**) dağından gibi suyunu akıtan MaNiak(***) nehri şehri çekici kılmıştı.

    İlk başında boğaz çok dikkati çekmemişti. Sadece bir eğlence merkezi< olarak çevreden gelen kişiler tarafından kullanılıyordu. şehirdeki bir çarpık kentleşme başlamıştı o zamanlar. Her türlü bina her türlü yere açılıyordu. İnsanları sıkboğaz edecek kurallar yoktu çünkü zaten şehrin ahalisi sadece eğlenmek için burada zaman geçiren kişilerdi.

    Bir tiyatro grubunun gelişi ile halkı bir oyun izleme isteği aldı. Ancak asıl patlama Delilerin en akıllısı, akıllıların en dellenmişi Raistlin çıkagelene kadar. Oyunun oynandığı esnada eline geçirdi kılıcını ve sallayarak böldü oyunu şu sözlerle.

    “Ne biçim bir oyun bu. Adam gibi kimse ölmüyor, ölse de kan akmıyor.”

    Ve oyunu kendi istediği şekilde yönlendirmeye başladı. Handa sakince oturan bir şövalye ikiye bölünürken, figüran olan 3 hırsız aslında çalacakları yakutlar yerine kendi kanlarından oldular oyun icabı. şehir halkı bunu çok sevmişti. Onca zamandan beri hep oyunda beğenmedikleri şeyleri değiştirmek ellerindeydi.

    Gandalfoftheday adındaki tiyatro yönetmeni şehir halkının yazdığı hikayeleri derliyor ve sonra şehir halkına sunuyordu. Ancak bir süre sonra bunlara bir kural getirme gerekliliği gördü ve artık herkes kendi için bir şeyler yazarken Gandalfoftheday bunların olup olmadığını kararlaştırıyordu.

    şehrin eğlencesi bir popülerliği bir anda arttı. Artık insanlar buraya geliyorlar ve hikayelerinin devamlılığı için sürekli kalmaya başlıyorlardı. FRPWORLD önce bir kasaba sonra bir şehir haline geldi. Ancak hala aynı çarpık kentleşme eski ana merkezleri ile gelişiyordu.

    Ticaretin önemini ve Scorpion boğazının ticarete elverişliliğini fark eden şehir o yöne de yönelmeye başladı. Ticaret için güvenilirlik, güvenilirlik için düzen, düzen için ise daha çok kural koyulması gerekiyordu. şehrin gücü artarken yöneticiler arasındaki bir karasızlıkta meydana geldi. Eğlenceyi kısıtlatan ticaret ile ticareti baltalayan eğlence. şehirde özellikle tiyatro kesiminden bir kısım yönetim ayrıldı ve başka diyarlarda başka şehirler kurmaya başlandı. Ancak FRPWORLD yoluna başlamıştı ve durmuyordu.

    Ardından şehirde ikinci yönetim tartışması meydana geldi. şehrin eskiden kalma binalarının tarihi eser ve şehrin şehrin ruhunu temsil ettiğini düşünen kısım ve şehrin çarpık kentleşmesini önlemek için binaların yıkılmasını öneren karşı kısım ararsında kalan pek çok düşünce arasında şehir yine ilerleyişine devam etti. FRPWORLDden kopan başka şehir parçacıkları ise başka mallara yönelerek başka yönlere ilerlediler.

    şehir hala çarpık kentleşmenin düzenli ama engebeli yolları içinde düzensizce ilerleyen kişilerin kendilerine kurdukları düzenleri ile yaşamaktadır. Ancak artık kocaman bir şehirdir ve pek çok kişi kalmasa da bilmekte, bilmese de duymuş bulunmakta, duymuş bulunmasa da duymakta, duymasa da şehrin nimetleriyle ilgilenmemektedir, pek çok başka şehirde olduğu gibi.

    *Scorpion boğazı: şehri ilk kuranlardan biri, bu benim boğazım olsun demiş ve olmuş.

    **MUSSY Dağı: “O boğaz onun olacaksa bu dağ da benimdir!” demiş MUSSY bunun üstüne.

    ***MaNiak çayı: Bazen akan, bazen akmayana; bazen taşan, bazen duran, kafasına göre takılan bir nehir. Bu sebeple manyak nehir anlamında kurulmuştur. Daha sonra şehrin çok ünlü bir karakteri olan MaNiak ismini bu nehirden almıştır.

    Bölüm 1:

    Daha önce defalarca kere farklı mühendisler ve çalışanlar tarafından tamir edilmiş ve yenilenmiş pek çok şehre açılan engebeli bir yoldu bu. Yürümek kolaydı ama engebeler bazı yerlerde o kadar zorluk çıkartıyordu ki, tüccarların değerli malları bazen devrilen arabalarla birlikte telef oluyor bazen de büyük kayıplar içinde şehre varabiliyorlardı.

    Yaz sıcağını savuruyordu güneş tepeden ve rüzgar bu sıcağı şehrin sokaklarında gezdirirken bir yandan da MaNiak nehrinden gelen karşı rüzgarın serinliği ile bir şehri zapt etme telaşesine düşmüşlerdi. Seyreden bulutlarsa bazen güneşi kapatıyor serinliği yendiriyor, sonra aradan çekilince kızan güneş daha çok parlayıp sıcağı gönderiyordu.

    Bu gidiş hat için karmaşık diyecek kişinin şehre girmeden önce iki kere düşünmesi gerekirdi. Çünkü bu şehir baştan aşağı büyü ile doluydu. Dünya içi ve dışı, yer altı ve üstü, insansı ve insan dışı o kadar çok varlık geziniyordu ki, her ırkın bir temsilcinsin olduğu bile düşünülebilirdi.

    şehir her zaman olduğu gibi yöneticilerin ne yaptıklarını konuşuyor ancak kendi hayatlarına da devam ediyorlardı aynı şehrin yeni geleni bir tüccar gibi. Yolunu kaybetmiş olacak ki etrafına şaşkın-şaşkın bakarken bir yandan da küfür ediyordu birisine aksi-aksi. Onun konuşmalarına biraz daha yakından kulak kesilen bir delinin duyduklarını size aynen iletiyim.

    “Hay binlerce Maskın bellediği adam! İşim gücüm varken nasılda soktu beni buraya. Satacağıma aldım, şerefsizin en dillisi yüzünden!”

    Aransayes, kulağının çınlatılmasına alışkın olduğu için bu sözlerin onu pek etkilediği söylenemzdi.

    Yoldaki çatallaşmanın tam merkezinde bir cüce vardı, silah döven. Demire şekil verdikçe sevinen, veremedikçe küfreden bir cüce. şehrin en dev küfürlerini savuran cüceydi bu ama tüccar ne bilsin bu konu hakkında.

    Yanaştı cücenin yanına tüccar büyük adımlarla. Kaftanı sallanıyordu sağa sola kime ne. Yüzünde bir sinir zaten sıcakta bastırmakta.

    “Selam cüce demirci. Kolay gele. Buranın şu güzelim pazarı nerede?”

    Sesi fazlamı çıktı ne ama olsun cüce anlar halinden. En tüccar kafalılar olur cüceden.

    “…”

    Kulağı duymamıştı herhalde tüccarın kalabalıktan. Yada cüce duymamıştı metale çarpan tokmağından.

    “Selam ola cüce demirci. Yolumu kaybettirdi densizin biri bana. Para kazanacağıma harcadım burada. Pazar meydanı nerede bir yardım…”

    İşini bırakan phantom, karışık sakalının dahi saklayamadığı titreyen çenesi ve ocak başında toz yemekten mi, yoksa sinirden mi anlaşılmayan kızmış demir kadar kanlanmış gözleriyle adama küfür eder gibi bir bakış attı. Bu bakıştan dahi adam ilerisini tahmin edip ürkse de cücenin sadece bakışla kalmayacağı kesindi. Gürlemeye başladı cüce, demirinden daha kızdığı kişiye.

    “Sen sakalını çekiçle mi tıraş edersinde gelmiş bana sorarsın. Ben burada çalışırım, neden çekicimi saptırırsın. Senin sakalından anlaşılıyor zaten ananın …*%*&&%... babanın &%1234%. Kobolt gibi bittin sende tek farkın o bi saldırır olmadı kaçar sen maden oltacısı gibi yapışırsın. De get başımdan şurdan sağa dön yolu takip et oradan sor sana göstersin, Malovana da dua et yolunu açık etsin, yoksa bu &5%%& kafayla biraz zor gidersin.”

    Adam ilk yönü duyduğu anda hemen yola koyulmuştu ama cüce arkasından hala konuştukça konuşuyordu. Tüccar uzaklaştıkça cücenin sesi yükseliyor sanki şehrin diğer tarafına gitse yine onun sesini duyacakmış gibi geliyordu. Ancak beklediği gibi olmadı tüccarın çünkü biraz sonra handan gelen müzik sesi ve gülüşmeler onun sesini bastırmıştı.

    Handa eski bir şarkı söyleniyordu eski zamanları anlatan

    “Ve savurunca kılıcını şöyle bir etrafa, 3 hırsız bir şövalye telef oldu oracıkta...”

    Herkes açmış kulağını dinliyordu bu yaşlı gnom Firble’yi oracıkta. 2 sevgili ise birbirine bakarmış gibi ancak kafaları başka yerde oturuyorlardı hanın bir kenarında.

    Tüccar merak etti adamların yanından geçerken ve meraklı gözlerini fark eden bir adam hemen adama yardım elini uzattı. İnsanın içini titreten bir sesle konuşmaya başladı.

    “Çnce Süründürür Salgını”na yakalanmış gariplerim. Aslında son derece neşelidir ama işte bak ne hale gelmişler. Bilmeden insanlar, bunların halini, nasılda eğleniyorlar. Aşkın sonu bu mudur? Aşk güzel diye acı çekmek mi zorunludur?”

    Adamın siyah bir elbisesi vardı kocamanda bir şapkası. Kirli siyah sakalından az daha açık suratı. Göz yaşlarını tutmakta zorlanan tüccar biraz titredikten sonra çenesi üzüntüden ağlamaklı bir tonla sordu

    “Ne zamandır böyleler?”

    Diye. Artemis Entreri’nin cevabı ise adamın tüm hüznünü bir anda alacak kadar soğuktu.

    “10 gün sonra geçer. Herkesin başına 1 kere gelir. Bazıları daha çok yakalanır bu hastalığa. Sonra birden geçer bunlarda soluğu denizde alır.”

    Tüccar konuşmaya dalmışken kara pelerinli, kırmızı çizmeli sessizce biri yanaştı mallara. İçindeki baharatları kokusundan tanımıştı ve bilirdi bu baharatlar şu sıralar çok giderdi. Elindeki küçük şişeden 1-2 damla damlattı her birine ve uzaklaştı tam tüccar kendine gelirken. Vampir Lixer’in yer altı krallığından yürüteceği planın 2. aşaması da başlamıştı.

    NOT: Yazım kuvvetli değildir. Ancak bir başlangıç olsun diye yazdım bunu. Hade parmaklarınıza kolay gelsin.

    _________________
    Göz alıcı tepenin yerinde artık binalar yükseliyor. Büyük, ulu; ama büyüleyici mi? Sislerin ardından ıÅ?ıÄ?ı daha net görürdüm, Å?imdi, kalabalıÄ?ın içinde, koca bir boÅ?luktayım.
    Eskisi kadar zevk vermese de, son bir kez daha!
    "
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.54 Saniye