Morien in sonsuz sessizliğini suya düşen bir taş gibi dalgalandıran bir ses! Bier cevap zannedettiğinde içindeki alev yükselmişti, ölümlü bedeni olsa heycandan bayılabilirdi ama bu Andero'nun sesiydi. Efendiden bir cevap alamamıştı hala .
Doğruldu ve Taht odasına doğru ilerledi Kaosun Kalbi.
Odaya girdiğinde gözleri Anderoyu ve diğerlerini aradı.
"Geldim kardeşim!"
_________________ Bugün için yaÅ?a , yarın için hayatta kal..
Efla adeta bütün gücü kendine çektiğini hissetmişti. Hepsini kullanıyor gibiydi. Kendi odasının kaos dolu ortamı olmasa bunu başarabileceğini sanmıyordu. Fakat işte yine muzafferdi. Bir kez daha bu zevki yaşattığı için Apocalipse'e şükretti.
Bir meditasyona başlayıp olanları düşünmek ve ruhsal dinginlik sağlamak istiyordu. Fakat Andero'nun sesi kulaklarında yankılandı. Pek hoşuna gittiği söylenemezdi. Fakat bir yorgunluk hissetmeyen bedenine şükretti. Gidebilecek durumdaydı. Fakat bu kadar acil olanın ne olduğunu merak etmemek elde değildi. Maskeyi odasındaki güvenli biryere yerleştirdi.
Gitmeden önce kendine çekidüzen vermek eski adetiydi. Fakat şu ölü görünümünden kurtulmanın zamanı gelmişti. GEnellikle görüntüsüne dikkat eden biri olmuştu.Sonra onu taht odasına götürecek olan biriki büyülü kelime mırıldandı.
Odada belirdiğinde karşısındakileri selamladı:
"Selam olsun kardeşlerim"
_________________ Chaos is the law of nature,
Order is the dream of man.
Joined: Jun 24, 2004
Posts: 758
Location: İstanbul
Posted:
Sat Nov 26, 2005 11:30 pm
Andero odasından çıkıp taht odasına geldiğinde henüz hiç kimse gelmemişti zira bu kadar erken bir gelişte beklemiyordu zaten. Bir süre üzeri hala dikenlerle kaplı tahtı inceledi. Ardından taht odasına giren devasa kapıların açılışını duydu ve o yöne baktı. Kapıdan giren şekil, Morien'di.
- Selamlar kardeşim diyerek uzun süredir görmediği Morien'i selamladı.
Selamlaşmaları yeni bitmişti ki, arkalarındaki sesi duydular. Andero Efla'nın sesi üzerine arkasına baktığında onu tekrar insan formunda ve yüzü yerinde görünce ilk önce hafif bir şaşkınlık yaşasa da ardından suratına ufak bir sırıtış yerleştirebildi. Demek Efla laneti bozmuştu.
Andero diğer iki seçilmişi karşısına aldı ve onlarla üçlü bir çember oluşturdu.
- Geldiğiniz için sağolun dostlarım. Direk olarak konuya gireceğim. dedi ve devam etti.
- Tahminimce sizinde kısa bir süre önce hissetmiş olduğunuz gibi efendi Glasya buradaydı. Kendisi geldi ve benimle konuşma lütfunda bulundu. Anlattıklarını sizlere aktaracağım.
- Anlattığı üzere Efla ve ben Azalin'in Kalesi'nden ayrılırken tanrımız Apocalypse kaleye gelmiş ve Azalin'le savaşmış. Büyük bir savaş olmuş ama sonunda tanrımızın fiziksel varlığı Azalin tarafından kovulmuş ve bir demiplane'e hapsedilmiş.
Burada diğerlerinin bilgiyi hazmetmeleri için bir süre durdu ve ardından devam etti.
- *O*nu oradan kurtarmanın bir yolunu bulma görevi bana verildi dostlarım. Savaşçıların Tepesi denen bir yerde birileriyle buluşacağım ve onlarla boyutlar arası bir yolculuk yaparak Apocalypse'in bu tutsaklığını sona erdirmenin bir yolunu bulmam gerektiği bana efendi Glasya tarafından anlatıldı.
- Görevim çok önemli ama sizler içinde efendi Glasya tarafından verilmiş bir görev var. Efendi Glasya diyarın tanrısal dengelerin bozulması ile yok olmanın eşiğine geldiğini ve kısa bir süre sonra parçalanmaya başlayacağını anlattı. Tapınağı kurtarmak zorundayız ve ben burada olmayacağımdan bu yük sadece ikinizin sırtına binecek kardeşlerim. diyerek devam etti.
- Kaos boyutu bu gezegenden ve boyuttan tamemen ayrı olduğundan herhangi bir şeyden etkilenmeyecektir. Bu sebeple öncelikle değerli kütüphanemizi her türlü probleme karşılık kaos boyutuna taşımayı öneriyorum. diyerek derin bir nefes aldı ve tekrar devam etti.
- Eğer bu gezegen yok olacaksa mantıklı olan bu gezegenin üzerinde olmamak. Kardeşlerim, tapınağımızı ana boyutumuza, Pandemonium'a taşımayı planlıyorum. Bildiğim kadarıyla Efla bunu yapabilir. diyerek bir an Efla'ya baktı ardından bariton ses konuşmayı sürdürdü.
- Bunu yaparak hem tapınağı gezegenimizin yok oluşundan kurtarabilecek hem de kaos boyutu için bir kapı vazifesi gören tapınağı kurtardığımızdan kaos boyutuna geçişi hala mümkün kılacağız. Ne dersiniz?
_________________ Sadness is my reward because I hate, because I am alone, because I exist. It is the thing which reveals my rage, my envy. I neither live nor die. I will always pursue her. I am sad, I am angry and, I am waiting my time, because I am it, revenge itself.
Joined: Jun 24, 2004
Posts: 758
Location: İstanbul
Posted:
Sat Nov 26, 2005 11:42 pm
- Haklısın kardeşim. diyerek yanıt verdi Andero.
- Kaosun tanrısı yüce Apocalypse asla böyle bir duruma düşemez. Bu sebeple tüm gücümü *O*na adayacağımdan emin olabilirsin. *O* düştüğü bu tuzaktan kurtulduğunda bizler için en iyiyi düşünecektir. Buna emin olabilirsin. dedi ve bakışlarını Efla'ya çevirdi.
- Evet Efla. Ne diyorsun?
_________________ Sadness is my reward because I hate, because I am alone, because I exist. It is the thing which reveals my rage, my envy. I neither live nor die. I will always pursue her. I am sad, I am angry and, I am waiting my time, because I am it, revenge itself.
Apocalipse'in dualarını yanıtsız bırakmasını daha iyi anlayabiliyordu şimdi... Durum çok ilginçti. Kendi tanrısı bile bu durumlara düşebiliyordu. Kudretine inanıyordu. Ona bahşettikleri güçler bile o kadar fazlayken... Efla bir süre sukünetini koruyarak düşündü. Bir-iki saniyenin ardından kendine sorulan soruya cevap verdi.
"Seçilecek yol pek yazla değilken kararlar da pek çeşitlilik gösteremez değil mi dostlarım? Alternatif bir öneride bulunacak olan yoksa malum olan kararı vermek düşer bana..."
Efla biraz daha düşündüğünde düşünceler kafasında daha da belirginleşti. Duruma o kadar da karamsar bakmamak gerekirdi. Efendilerinin gelen amacını düşündüğünde ilk kez bu kadar yaklaşmış olduğunu farketmek zor değildi. Diyar üzerindeki diğer bütün herşey son bulacaktı ve onlara kurtuluş için bir imkan sunulmuştu. Aslına baklırsa Ander'nun bahsettiği grupla yola çıkıp inceleme yapmayı çok istiyordu. Fakat başka kimsenin yapamayacağı bir görev üstlenmek zorundaydu burada. Belki daha ilginç şeylerle karşılaşabilirdi.
ZAman onu nerelere getirmişti ve bundan sonra daha nerelere götürecekti?
_________________ Chaos is the law of nature,
Order is the dream of man.
Joined: Jun 24, 2004
Posts: 758
Location: İstanbul
Posted:
Sun Nov 27, 2005 12:08 am
Andero Efla'nın cevabı üzerine,
- Evet kardeşlerim. O zaman sonuç belli. Karşımızda belki de aldığımız en zorlu görev var. Organize çalışmalıyız. İşe kütüphaneyi taşıyarak başlamamız mantıklı olacaktır ama bana biraz zaman verin. Savaşçıların Tepesi'nin yerini bulmalıyım. Ardından boyuttaki köleleri de kullanarak kütüphanemizi taşıyabiliriz.
- Çnereceğiniz başka bir şey var mı? Yoksa ben izninizle kütüphaneye geçiyorum.
_________________ Sadness is my reward because I hate, because I am alone, because I exist. It is the thing which reveals my rage, my envy. I neither live nor die. I will always pursue her. I am sad, I am angry and, I am waiting my time, because I am it, revenge itself.
Aslına bakılırsa devasa bir adamın yanında ilginç bir görüntü sergiliyordu. Ama gözlerin alışkın olduğu birşeydi.
Andero'ya dönerek "Ne zaman ayrılman gerekecek kardeşim?"dedi nazik bir ses tonuyla.
Herşeyin kontrol tamamen elerinde kalmıştı. Büyük sorumluluk demekti. Ama sorumluluk için her zaman güç gerekirdi. İhtiyacı olandan fazlasının zaten kendisinde olduğunu umuyordu. Her zaman yeni birşeyler farkediyordu gücü hakında. Her seferinde daha önceden keşvedemediği için üzülebilirdi fakat keşvettiği için de sevinmeliydi. Gözü birden oradaki tahta kaydı. O gün ne zaman gelecekti acaba?
_________________ Chaos is the law of nature,
Order is the dream of man.
Joined: Jun 24, 2004
Posts: 758
Location: İstanbul
Posted:
Sun Nov 27, 2005 12:13 pm
- Efendi Glasya bana zaman belirtmedi Efla. Bu sebeple en kısa sürede harekete geçmek istiyorum zira bana birileri ile buluşacağım söylendi. Bu "birilerinin" ne zaman bu tepede olacakları hakkında bir fikrim yok. Bu sebeple acele etmeliyim dedi ve,
- Sen de haklısın Morien. Tanrımız mükemmel güçlerimizi bize bu gün için vermiş olmalı. Eğer düşünürseniz güçlerimizin bizi bugüne bağlayan özelliklerini görebiliriz. Çrneğin Efla'nın bu diyarın diğer sıradan büyücülerinin eerişemeyeceği kudreti olmasa tapınağı nasıl taşıyabilirdik? Ya da bizim gibi iki üstün savaşçı olmasa birimiz arayışlardayken tapınağı nasıl koruyabilirdik? Evet, Apocalypse bunu öngörmüş olmalı. Bunu uzun zaman önce öngörmüş ve bizi bu zor mücadeleden çıkabilecek güçlerle donatmış olmalı. Bildiğiniz gibi tanrımızın stili bu. Hep ileriyi düşünerek çalışmak. diye devam etti. Ardından derin bir nefes alarak,
- Bana biraz zaman verin kardeşlerim. Kütüphaneye giderek Savaşçılar'ın Tepesi'ni araştıracağım. dedi.
- Kütüphaneden direk olarak yola çıkacağım sanırım. Bu yüzden sizlere zorlu görevinizde başarılar dilerim kardeşlerim. Tapınağımızı gelen felaketten koruyabileceğinize eminim. Daha sonra görüşmek üzere. diye konuşmasını tamamladı 2,40'lık yarı iblis.
Andero, kaos seçilmişi Katliam'ın El'i, diğer seçilmişlere selam vererek taht odasından kütüphaneye gitmek amacıyla ayrılmak üzere hareketlendi.
_________________ Sadness is my reward because I hate, because I am alone, because I exist. It is the thing which reveals my rage, my envy. I neither live nor die. I will always pursue her. I am sad, I am angry and, I am waiting my time, because I am it, revenge itself.
"Saygılar kardeşlerim" diyerek her zamanki kibarlığında bir referans yaptı. Ardından birkaç söz mırıldanarak tekrar ortadan yokoldu. Andero'nun dediği gibi efendilernin herşeyi öngörmüş olduğunu umuyordu. Zira bazen tanrılar bile hata yapabilirdi. Efendisinin kata yapmamış olmasını umuyordu. Onunkisi Andero'nunki gibi körü körüne bir bağlılık sayılmazdı. Kendi tanrısının kararlarını bile kafasında yargılayabilirdi. Bu itiraz edeceği anlamına gelmese bile... Bu da Eflanın yöntemiydi.
Joined: Jun 24, 2004
Posts: 758
Location: İstanbul
Posted:
Thu Dec 01, 2005 2:34 pm
Yarı iblis taht odasını kan havuzunun bulunduğu ana holden ayıran devasa siyah metal kapının kanatlarının arasından geçerek hole girdi ve durmadan ilerleyerek kütüphaneye yöneldi. Aklında binlerce soru vardı ve bu sorularının cevaplarını yolculuğu sırasında öğreneceğini umuyordu.
Andero geniş raflara dizili binlerce kitabın bulunduğu geniş kütüphaneye girdi ve hemen girişin sağ tarafında bulunan indexlerden "Savaşçıların Tepesini" araştırmaya başladı.
_________________ Sadness is my reward because I hate, because I am alone, because I exist. It is the thing which reveals my rage, my envy. I neither live nor die. I will always pursue her. I am sad, I am angry and, I am waiting my time, because I am it, revenge itself.
Joined: Aug 16, 2005
Posts: 188
Location: Hell Hole
Posted:
Thu Dec 01, 2005 3:46 pm
Büyük bir hışımla kalktı.Zaman önünde akıp gitmişti sanki.Gözleri etrafındakileri zar zor seçebiliyordu.
O kadar bulanık görüyordu ki karşısındakini ilk başlarda duergar sanmıştı.İlk defa gri olmayan bir cüce görmüştü.
Konuşamıyacak kadar halsizdi.Dudakları kuru bir şekil almıştı.Dafnet olan biteni kabus gibi hissetti.
Gücünü toparlayarak yerinden kalktı.Sözcükler ağzından zar zor çıkıyordu."Nerdeyim ben."
Raziel içgüdüsel olarak yüce bir varlık tarafından yönlediriliyordu.Ona hakettiği saygıyı ve gücü bahşetcek bir güc vaat ediyordu.Raziel gözlerini açtı.Hava cehennem ateşi renginde toprak ise kuzgan karası bir tondaydı.Çnünde ise bakan kişinin gözlerini hipnotize eden,duvarları değişik rünlerle ve kurukafalarla kaplı ,devasa bir kapı durmaktaydı.Raziel merak ve korku içinde elini şeytan kafası şeklindeki kapı tokmağına götürdü,tokmağı kapıya wurduğu anda ise ortaya çıkan çığlık sesleri onu dizlerinin üstüne çöktürttü.Bayılmadan önce şeytani bir ses duydu '' İtaat et,karşı koyman faydasız,itaat et yada daha önce tatmadığın acıları tat!!!!...
_________________ Nindyn vel'uss kyorl nind ratha thalra elyhinn dal lil alust.
Joined: Jun 24, 2004
Posts: 758
Location: İstanbul
Posted:
Sun Dec 04, 2005 8:38 pm
Dafnet ayağa kalkıp etrafına bakındığında altınlar, kuarslar vb. değerli taşlarla inşa edilmiş göz kamaştıran bir koridorda olduğunu gördü. Hemen yanında onu sarsarak kaldıran bir cüce görebiliyordu. Cüce, Dafnet uyandıktan sonra dönerek kordior boyunca ilerlemeye başlamıştı.
Drow ayağa kalkarak etrafına bakınca ayakta duran ve aklı ona oyun oynamıyorsa kısa bir süre önce Balor'un karşısında yanında duran keşiş onunlaydı ve ayakta etrafı inceliyordu.
_________________ Sadness is my reward because I hate, because I am alone, because I exist. It is the thing which reveals my rage, my envy. I neither live nor die. I will always pursue her. I am sad, I am angry and, I am waiting my time, because I am it, revenge itself.
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum
FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.
FRPWorld, yeni bir frp dünyası
Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır. Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.